Ben geliyorum Londra

654 117 15
                                    

Okulların açılmasına 1 hafta kalmış ama ben depresyonik genç kız hallerimden hâlâ çıkamamıştım. Samantha'yla konuşmak bana biraz daha iyi gelmişti. Ne de olsa tek arkadaşım o. Kimsenin beni sevmemesi normal tabi bazen ben bile kendimi sevmiyorum.Şuanki gibi. İsyan etmeyi bırakıp toparlanmak zorundayım.Benden daha kötüleri de var değil mi ? Kendine acımayı kes.

2 Bardak kahve beni birazda olsa kendime getirmişti.Sonrasında da bir duş. Sen ergen değilsin alt tarafı bir sınav, büyütme bu kadar.

Eşyalarını toplaması için anneme yardım ediyordum.Üvey babam işi yüzünden bu akşam birkaç günlüğüne Amerika'ya gidiyordu.Arada sırada böyle olurdu. Annem de onu yalnız bırakmamak için onunla birlikte seyahat eder bende büyükannemde kalırdım. Büyükannem. Onu kaybedeli neredeyse 5 ay oluyor ama sanki dünmüş gibi aklımda. Şimdi beni kim teselli edecek ? Beni kim savunacak? Annem yokken bana kim bakacak ? Bu sefer annem yokken bana Londra'daki halam bakacak.Ve tabi kuzenim Sam.Hani şu telefondaki. İlk defa İngiltere'ye gideceğim için heycanlıyım tabi. Neden İngiltere'ye gideceğime gelirsek,burda pek akrabamız olduğu söylenemez.Sadece biz varız. Annem ailesini birkaç yıl önce kaybetmiş.Zaten dayım ya da teyzemde yok. Beni evde tek başıma bırakmamakta kararlı olan annem sağolsun. Daha doğru düzgün İngilizce bile konuşamıyorum ki ben ya ? İngiltere'de kalmak da ne demek? İyi ki Sam ve ailesi Türkçe biliyorlar.

İhtiyacım olan herşeyi yanıma aldım.Tüm bavul makyaj malzemeleri,topuklular ve takılarla dolu.Gerçektende ihtiyacım olan şeyler sanki. Herşeyi tamamladık ve yola koyulduk. Ama ayrı ülkelere gidiyoruz.Ne olurdu benide yanlarına alsalardı ? Ama hayır , benim düzenli bir hayat yaşamam gerekiyormuş.Normal bir gençkız gibi okula gitmeli,erkeklerle çıkmalı ve üniversite hayalleri kurmalıymışım.Tabi canım erkeklerde bana hasta zaten.

***

Havaalanın çıkışına doğru ilerliyordum. Samantha beni almaya gelecekdi. Ne de olsa Londra'ya hiç gelmemiştim.Kaybolmak istemem.Annemi arayıp iyi olduğumu ve uçaktan indiğimi söyledim.Ve sonra o kahkahaları duydum. Sammy. Metreler öteden bana doğru koşuyordu.Kendimi kocaman bir kucaklaşmanın içinde bulmuştum.Gerçekten çok sevinmiştim.Bir dostumun olması çok güzel.Buna gerçekten ihtiyacım var.

''Seni çok özledim L.İyi ki burdasın.'' L. Sammy oldum olalı bana L der. Bu birnevi kısaltma ya da takma isim gibi.Gerçekten çok zeki bir kuzenim var başka bir şey bulamamış mı ? ''Sam,ben de seni çok özledim.Ne kadar oldu ? 5 yıl mı ?''

''Evet dostum.5 yıl.Kocaman 5 yıl boyunca sadece telefonla görüşmek gerçekten çok sıkıcı.Ama artık burada olduğuna göre.''

''Eğlence zamanı.Biliyorum ama hiç havamda olduğumu söyleyemem.'' 

''Ben seni havaya sokarım kızım.'' Evet bizim inatçı keçimiz  Samantha Dunkin'ımız tabiki itiraz kabul etmiyor. ''Ne düşündüğünü biliyorum.Dediğim dedik değilim.Sadece eğlence takıntılıyım o kadar.''

''Pekala ama bugün değil.Gerçekten çok yorgunum Sam.Ayrıca akşamı ailenle geçirmek istiyorum.''

Evin önüne geldiğimizde farklı hissetmeye başladım.Hep müstakil bir evde yaşamak istemişimdir.Hani şu Amerikan filmlerinde sözüm ona köyde olan evlerden.Bizim şehir merkezimizde sadece üç dört katlı koca ve bitişik binalar olur.Burası da şehir merkezi ama filmlerden çıkma gibi. Sanırım halam düşündüğümden daha zengin.Düşünmeyi bir kenera bırakıp kapıyı çaldık.Halam benim için işe gitmemişti bugün.Bu arada kendisi bir İngilizce öğretmeni.Türk olduğu anlamak zor gerçekten. Bir İngilizden farksız konuşuyor.Teyzem olmadığı için o benim ikinci annem gibi.Bu yüzden kendimi burada güvende hissediyorum.Sesini gerçekten çok özlemişim.Eniştemi de öyle. Olmasını istediğim bir aile . Sevgi dolu bir anne,güvenilir bir baba,mükemmel bir kız kardeş ve koruyucu bir abi.Ve kapının arkasından bana bakan tanımadığım sevimli erkek çocuğu.?Belli ki aileye yeni biri katılmış. 

Bana bir oda bile hazırlamışlar. Halbuki 1 hafta sonra dönecektim.Sam'in odasındaki şahşalı kırmızı kanepede de yatabilirdim. Hatta orda bir ömür boyu bile yatabilirdim.Benim odamda ise çift kişilik geniş bir yatak-bana anca yeter-, koyu ahşap komidin ve aynısı bir dolap duruyordu.Gerçekten büyük bir dolap şu yetişkinlerin kullandığından.Ve tabiki olmaz sa olmaz çalışma masası.Sanki çok ihtiyacım varmış gibi.Ben yatağın üstünde ders çalışırım bikere.Masada değil.-Aslında ders çalışmam bile,kendimi zeki göstermeye çalışıyorum-,-. Ayrıca bir hafta için bunlar fazla gibi.Tabi haberi almadan önce böyle düşünüyordum.Halamın akşam yemeğinde konuşmaya başlamasıyla 1 saatlik mutluluğum çöp oldu.Üvey babamın işleri uzadığı için belli bir süre daha yurt dışında kalmaları gerekiyormuş.Sevgili ailem benimle konuşma zahmetine bile girmeden okul kaydımı bile yapmışlar.Ne yani ? Bilmediğim,dilini bile zar zor konuştuğum bir ülkede-Fesat bir gramerim var-yaşamamı ve hatta okumamı mı bekliyorlar yani ? Yemeyin beni.

Hayaller Çocuklar İçindirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin