Hastanın Kızı

239 34 24
                                    

 Merhaba Meleklerimmm ! Sizi gerçekten çok özledim. Uzun bir aradan sonra geri döndük. Sizi bu kadar beklettiğim için çok üzgünüm ama yazmaya fırsatım olmuyor. Şimdi diyeceksiniz ki koskoca iki ayda hiç mi boş vaktin olmadı? evet oldu tabi ama bu zamanın çoğunu yatakta ve felaket bir ağrıyla geçirmek zorunda kaldım . Konumuza dönecek olursak bu bölümü paylaşmamın tek nedeni sizleri daha fazla bekletmemek. Gerçekten aceleyle yazılmış bir bölüm oldu ve içime  sindi diyemeyeceğim . Ama bir sonraki bölümde telafi edeceğime emin olabilirsiniz. Daha fazla bekletmekten kitabımızla başbaşa bırakıyorum sizi. Keyifli okumalar dilerim xxx

Ağlamayaksın. Ağlamak zayıflıktır. Hatırlatıyordum kendime. Ben zayıf bir kız değildim. Olmamalıydım. İçinde bulunduğum son bir kaç  seneyi saymazsak 17 yaşıma kadar   oldukça mutlu bir hayat sürmüştüm. İçimde sadece babasızlığın verdiği buruk bir acı vardı. Şimdi o acının yerini annesizlik almıştı. Babamın yerini annem alıyordu.

        '' Sen be...''  Cümlesini kuramadan birden ayağı kalktı .Gözlerini çevirmişti. Niall'ın konuşmasını bölen şeyin ne olduğuna bakmak için başımı o yöne çevirdim. Ameliyathaneden çıkan doktor bize doğru yavaş adımlar atıyordu. Arkasından gelen Harry o kadar ifadesizdi ki doktorun vereceği haberi merakla bekliyordum. 

''Durumu nasıl ?'' Samantha'nın ağlamaklı sesi kulaklarımı parçalıyordu.

''Hastanın neyi oluyorsunuz ?''  

Endişeyle doktorun yanına ulaştım. ''Ben onun kızıyım.'' 

''Sizinle yalnız olarak görüşebilir miyiz bayan?'' Konuşmama fırsat vermeyrek Niall benden önce davranmıştı. Doktoru kolundan hafifçe tutarak onları duyamayacağımız bir yere geçti. Birşeyler söylemeye başlamış olmalıydı ki doktor her beş saniyede dikkatlice bana bakıyordu. Ama hâla görüş alanım içindelerdi. Ne konuştuklarını belki tahmin edebilirdim. Kahretsin ki dudak okuma gibi bir yeteneğim yoktu. Yaklaşık üç dakika sonra doktorun bana gülümseyerek aksi yöne uzaklaştığını gördüm. İşin kötü tarafı ise bu o kadar buruk bir gülümsemeydi ki bir an için annemin öldüğünü düşünmüştüm.

"Neler oluyor Niall?"

"Babanla görüşmeliyim Lara. Ona ulaşabilir misin?"

"Önce bana anlatacaksın doktor ne dedi? Niye benimle konuşmasına izin vermedin ?"

"Kafan çok dağınık dikkatli dinleyemezdin ."  İçimdeki ses üzüleceğim bir şey olduğunu söylüyordu.   
"Durun bir dakika . Babam nerede?"   Niall sormasaydı belki de babamın yokluğunu farketmeyecektim. Haklıydı. Kafam çok dağınıktı ve nasıl toplanacağımı bilmiyordum. Kafamı toplamak için belki bir beste yapabilirdim. Genelde hep böyle olurdu.  Diğer insanlar benim aksime uyuyarak kafasını toplarken ben müzik yapardım. Başımdaki ağrıyı dahil iyileştirebilen ilahi bir güçtü müzik. Ama böyle bir durumda ne kadar şarkı söylesem ne kadar beste yapsam da bir işe yaramayacağını düşündüm. Müzik herşeye iyi gelirdi ama annemin yokluğuna değil. Beni müziğe empoze eden annemdi ve aklımdan çıkmak yerine daha çok gelecekti. Yazdığım her kelimede onun adını arayacaktım. Her bir notaya bastığımda onun sesini duyacaktım. Bu sahneden çıkardığım ders, hayatıma yön veren herşeyin anneme bağlı olduğuydu.

‘’ Sana haber vermedi mi?’’

‘’ Bilsem sormazdım değil mi? ‘’ Harry’i gözlerimi devirerek cevaplamıştım.

‘’ Şuanda bile kendinden ödün vermiyorsun. Yine ve daima kabasın.’’ Tanrı aşkına Harry? Nasıl olmamı bekliyorsun? Annem ameliyatta, babam nerede belli değil bense kafayı yemek üzereyim.

Hayaller Çocuklar İçindirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin