" Yavrum ne yapıyon sen ya napıyon niye ani fren yapıyon? Uçtuk burda ya!"
Arkadaki teyze elindeki bastonu havaya kaldırıp bağırmaya devam etti. Herkes çok kızmıştı şoföre. Ama ben bunu yaptığı için gidip şoföre para vermek istiyordum. Hatta sarılıp elinden öpmek. Çünkü sayesinde Zehra kollarımın arasında, tatlı tatlı bana bakıyordu...
" Abiye bak sen buldu güzel kızı tuttu bırakmıyor."
Yanımızda ki 02' li öyle söyleyince mecbur Zehra' yı bırakmak zorunda kaldım. Zehra utancından bir süre oraya buraya baktı. Dönüp 02' liye burdan hemen uzaklaşması için işaret ettim. Oda korkup ileriye doğru yürüdü.
Zehra kuru kuru öksürdü. Elleriyle saçlarını düzeltti. Uzatmaya gerek yoktu. Yutkunup konuşmaya başladım.
" İyi misin Zeh..."
Gerizekalı. Kız seni tanımıyor ki sen onu nerden tanıyorsun?
" Iıııı, şey, iyi misiniz hanımefendi?" diye sordum. Zehra önceki cümleyi duymamıştı anlaşılan. Gülümsedi.
" Hı hı evet, teşekkür ederim." dedi.
" Rica ederim." diye karşılık verdim. Bende gülümsedim.Zehra ile aynı anda yüzümüzü yere eğdik ve yerdeki çantayı almak için aynı anda yere eğildik.
Nihayet, ellerimizde buluştu.
Kalbim yerinden çıkacaktı neredeyse. Sesi duyulmasın diye nefesimi tuttum.
Eli çok soğuktu. Kansızlık vardı bu kızda. Ya da yaşadığı stres, sıkıntılı hayat..." Ah," deyip güldüm. Gözlerime baktı. Çantasının yarısı benim yarısı onun elinde ayağa kalktık.
Yemin ederim, bu kadar insanın içinde olmasak yapmak istediğim çok çılgınca bir şey vardı ama, malesef bakışmalarla yetinmek zorundaydım.
" Teşekkür ederim." deyip güldü yeniden.
" Önemli değil." dedim. Çantayı elimden nazikçe çekip, bir iki adım geriye gitti ve yukarıda ki askıya tutundu.Birkaç dakika daha sürdü yolculuk. Nihayet Zehra sondan bir önceki durakta inmek için butonlardan birine bastı. Son durakta inmek bir an bana saçma geldi. İn git peşinden. Söyle işte her şeyi gitsin...
Onunla beraber bende indim. Peşinden gittiğimi fark etmedi. Yavaş yavaş yürüdüm.
Kalabalık bir sokağa girdik. Ne işi vardı burda bilmiyordum. Yürümeye devam ettim.
Bir ara arkasına dönüp baktı. Bende bir arabanın arkasına gizlendim. Önüne dönene kadar bekledim.
Anlamış mıydı acaba?Arabanın arkasından çıkıp onu takip etmeye devam ettim. Kalabalık sokağa girmiştik ve artık o kadar insanın arasından onu seçmekte zorlanıyordum.
Aramızdaki mesafe arttı ve panikledim. İzini kaybetmek üzereydim. Hızla koşmaya başladım. Birilerini ittirdim. Dönüp bana bağırdılar ama cevap veremedim. Zehra' yı kaybetmiştim...
Sokağın ortasında durdum. Ellerimi ensemde birleştirip etrafa göz gezdirdim ama bulamıyordum.
Kafayı yemek üzereydim. Tam buldum derken...
Cebimden telefonumu çıkarıp açtım. Ekranı cevapsız aramalarla doluydu. Hepsine tek tek bakarken Nihat aramaya başladı. Bir iki defa meşgule attım ama ısrarla arıyordu. Açtım.
" Ne var Nihat?" diye bağırdım.
" Ömer! Ömer Ayşe bayıldı!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adını Sen Koy
FanfictionAdını Sen Koy, içerisinde az da olsa masumiyet olduğunu düşündüğümüz karanlıkların, cok büyük yıkımlara sebebiyet veren savaşların, hiç görülmemiş bedeller ödeten fedakarlıkların, birbirleri için yaratılmış iki insanın, Zehra ve Ömer in, kalpleri de...