Tutulma 10.Bölüm/ Son

663 136 129
                                    

Bölüm başlığına aldanmayın arkadaşlar daha yolumuz uzun 😁
İşkenceye devam 😈

Bölüm Şarkısı;
Haluk Levent - Çemberinde Gül Oya

Sonsuzluğunda bir sonu var elbet!

__♥♥♥___

Bu evi kurtarmak için artık kimse bir şey yapamazdı, kimsenin elinden bir şey gelmezdi.

İşte bu çaresizlikti.

Çok alışılagelmiş bir histi bu onlar için. Çünkü çaresizlik gölge gibi geliyordu peşlerinden.
Öyle ki artık ondan başka bir şey gördükleri yoktu.

___♥♥♥___

" Bu şehiri özlemeyecek misin?" diye sordu küçük çocuk titrek bir sesle.

Denizden gelen bir esinti, çocuğun alnına düşen bir tutam saçı hareketlendirdi. Dünyadan bir haber olan gözleri ise günlerdir herkesi kendine hasret bırakan güneşin altında, masum bir ifade ile parladı.

Çocuk adamdan cevap alamayınca yüzünü çarşaf gibi önlerine serilmiş, durgun denize çevirdi. Sonra heybetli boğaz köprüsünü süzdü hayran kalmış bir ifade ile. Bir insan bu kadar güzel bir şehiri neden bırakır giderdi? Anlayamıyordu.

" Hayır. Bu şehiri özlemeyeceğim. Çünkü artık bana iyi gelmiyor."

Çocuk duyduğu bu sözler üzerine adamın iki gece önceki halini hatırladı. Kendinden geçmiş bir halde nasıl bankın üzerine yığıldığını, bütün gece içip içip ağladığını, sabah ise sersem gibi kalkıp gittiğini...

Sokak çocuğu olmanın verdiği bir ayrıcalık gibiydi sanki, derdi olan insanlarla sohbet etmek, onların nasıl acı çektiğini, bütün insanlar kendi mutlu hayatlarını yaşarken, diğerlerininde nasıl acı gerçeklerle sınandığını görmek.

" İstanbul mu söyledi bunu sana? İyi de şehirler konuşamaz ki..."

Adamın yüzünden belli belirsiz bir tepki kıpırtısı geçti. Önce gözünden bir damla yaş düştü. Sonra elini deri ceketinin cebindeki çıkardı. Yüzünü sildi.

Küçük çocuk yanlış bir şey söyleyip söylemediğini merak etti.

" İstanbul bir dile gelse, kimbilir bize söylemek istediği ne kadar çok şey vardır. Hele bana..." dedi adam denize bakmaya devam ederek.

Çocuk adamın sesinden kendine acırmış gibi bir hali olduğunu anladı. İyi de neden?

Yedi yıllık ömrü boyunca ne çok insan tanımıştı sokakta. Onlarla kolayca sohbet etmişti. Her biri hiç zorlamadan içini döküvermişti. Ama bu adam...

" Abi, yoksa sen karınla falan mı tartıştın?" diye soruverdi küçük çocuk dayanamayıp. Aklına başka bir şey gelmiyordu.

Adam bu soruyu duyduktan sonra, konuştukları bir saat boyunca ilk defa yüzünü çocuğa döndü.

Çocuk adamın yüzünü inceledi. Çok karakteristik bir yüzü vardı adamın. Ne kadar çok çirkin insan görmüştü bu sahilde. İlk defa bir adamın yüzü ona bu kadar güzel gelmişti.

Adamın bir yanıt vermesini bekledi ama adam sadece, buruk bir gülümseme ile karşılık verdi. Aslında bu bir kelimeden daha çok şey ifade ediyordu. Ama küçük çocuk bunun farkında değildi.

Adamın derdi büyük olmalı diye düşündü küçük çocuk. Yüzünü tekrar denize döndü. Bir iki gün önce dalgalarıyla insanları yutmak isteyen deniz, şimdi sessiz sakin onları dinliyordu. Çocuk gözlerini kapattı ve yüzünü esen rüzgara doğru uzattı. Gülümsedi.

Adını Sen KoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin