Nihayet kavuştuk 😆
Sizi çok özledim 💕
Çok şükür geldim, burdayım 😊
Hadi o zaman koşun bölüme 👇Bölüm şarkısı;
Can Bonomo - Tastamam
( Can Bonomo hiç sevmem ama bu şarkıyı seviyorum )Hayatın bir noktasında, uyanıp yola devam etmek gerekmez mi?
___♥♥♥___
" Tamam sen merak etme. Neyse hadi çık şu odadan da bi kendine gel. Ayşe arar birazdan" diyen Demir' e başımı sallayarak onay verdim ama, yürüyecek halim yoktu. Bu yüzden ikisinin ortak kararı, beni kolumdan tutup gerekirse sürükleyerek salona götürmekti.
" Ve bir şey daha, bugün sanırım hastaneye gitmiyoruz Demir" dedi Mert. Yerlerde sürüklenirken saçma bir kahkaha attım.
" İşte bu da büyük bir gelişme..."
___♥♥♥___
Zehra' dan
Evden uzaklaşmak için o kadar erken çıkmıştım ki, şirkete ilk gelenlerden oldum. Bunun iyi tarafı, Nedim Bey için güzel bir program hazırlamak oldu. Kötü tarafı ise önümde boş geçireceğim bir zaman diliminin oluşuydu. Halbuki ben elimden geldiğince boş vakitlerden kaçmaya çalışıyordum.
Çabucak, babamın ithamlarını düşünmeden, dün gece üstünde çalıştığım dosyayı çıkarttım ve bugün Nedim Bey' in toplantısı için lazım olan diğer dosyaları hazırladım. Uzun bir aradan sonra tekrar yönetici asistanlığı yapmak beni başta zorlamıştı ama artık becerebiliyordum. Son bir aydır, işi hiç aksatmıyordum. Kendimi tamamen işe vermiştim. İyi bir çalışan olmak için elimden gelenin fazlasını yapmıştım ve bu sayede, şirkette başarılı bir asistan olmayı başarmıştım. Nedim Bey bu yükselişi bana gösterdiği toleransa veriyordu. Böyle düşünmek onu mutlu ediyorsa, bunu bozmak pek niyetim değildi.
Kendimi, herkes gelene kadar bütün dosyaları hazırlamaya zorladım ve sonra koşarak Nedim Bey' in odasına gittim. Beraber günün programını hazırladık.
Sonra toplantılar, önemli bir proje için gelen misafirlerle ilgilenme derken, saat baya bir ilerledi.Zaman, şirkette iken daha kolay geçiyordu. Mesai bitmek üzereydi. Çantamı toplamaya başladım.
" Zehra?"
Efe' nin sesini hemen tanıdım. Şirkette yanımdaki masada çalışıyordu ve iyi bir çocuktu.
Adımı söyleyince dönüp ona baktım. Bir sonraki kelimesinin ne olduğunu o söylemeden biliyordum." Yarın bir işin var mı?"
Yüzümü çevirdim. Masaların arasından tedirgin bir yüz ifadesi ile bana doğru yaklaşıyordu. Her cuma bana aynı soruyu soruyordu.
" Yarın cumartesi değil mi?" dedim. Sesim o kadar cansız çıkıyordu ki.
" Evet öyle, yarın beraber bir şeyler yaparız diye düşünmüştüm." dedi.
Bu çocuğun sabrına hayrandım. Ben her seferinde bu teklifi reddediyordum ama o inatla sormaya devam ediyordu.
Boş gözlerle Efe' nin yüzünü inceledim. Sarışın bir çocuktu. Pek yakışıklı sayılmazdı ama sempatik biriydi. Yine de bu bir şeyi değiştirmezdi. Efe kayıtsız yüz ifademe bakıp benden bir cevap alamayacağını anlayınca, çantasını aldı.
" Aa, tamam ben anladım. Neyse sonra görüşürüz" deyip el salladı ve gitti. Onu bu şekilde kırdığım düşünülebilirdi ama Efe bu duruma yeterince alışkındı.
Çantamı kapatmadan önce, ilerdeki masalara doğru, ağır ve zalim bir yüz ifadesi ile yürüdüm. Babama dışarı çıkacağımı söylemiştim ve şimdi bir şeyler yapmam gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Adını Sen Koy
FanfictionAdını Sen Koy, içerisinde az da olsa masumiyet olduğunu düşündüğümüz karanlıkların, cok büyük yıkımlara sebebiyet veren savaşların, hiç görülmemiş bedeller ödeten fedakarlıkların, birbirleri için yaratılmış iki insanın, Zehra ve Ömer in, kalpleri de...