Bana Bir Şarkı Söyle Anne Bölüm 22

744 3 0
                                    




yaşamak ölümden daha acı verici .

"Ruhuma saplı bıçağı çıkarsam çığlık çığlığa,çıkarmasam sessizce öleceğim gecenin karanlık sularında"-anonim.

Gözlerim yine yaşlı,kelimelerim yine insanlara anlamsız.

"kayıp ve korkmuş genç ama yaşlanıyor"

Kapıyı açtığım gibi çıktım,sakin olmalıyım kafama binlerce el değiyormuş gibi kendime bir delik arıyordum,çıplak gibi hissediyordum.Saat gece'ye doğru ilerliyordu ama benim için cennet ve cehennem karışmış gibi,melekler birbirinin kanatlarını kopartıyor, şeytanlar kötülükler için birbirini suçluyordu.Anneme gitmeliyim bunlar yalan değil mi ?.Arkamda hareketlenme olsada ilerliyordum bahçe kapısından çıktım berbat bir haldeydim bir insan ne kadar çaresiz olursa ondan daha kötü haldeydim,ben.. ben.. kaybetmiş gibiyim.Gözlerim nehir gibi akıyordu durduramıyordum.Bedenim kötü bir halde,savaş nerde?,annem, bütün kelimeler başımda dönüyor sakinleştiremiyorum.Sadece iki taraf suskun bir halde bu beni korkutuyor omuzlarımdaki kanatlarım yok gibiyim lütfen bu his bir an önce gitsin lütfen.Evden iyice uzaklaştım yolu çaresizce takip ediyorum en çok arzuladığım şeyin şuan karşıma çıkmasından korkuyorum azrail.Bugün sadece bugünü ver bana tükeniyorum her adımımda belimdeki kemikler derime batıyor gibi.Evi baya arkada bıraktıktan sonra yolun aşağı taraflarına doğru bir araba sesleri geliyordu.Farları açık bir araba çalıştırılmaya uğralışıyordu.Umut ışığım gibi hissettim o anda son nefesimle bağırdım YARDIM EDİN! LÜTFEN...biri fark edicekmiş gibi hareketlenme oldu farın önüne birisi geçti.Ağlamaklı gözlerim gülümsedim.Son bir hırsla koştum lütfen!! yardım edin ! dedim.Ayaklarım daha fazla dayanmadı,olduğum yere çöktüm.Birisi bana yöneldi "iyimisiniz?" dedi.Sesi duyar duymaz başımı kaldırdım."yardım edin şehre inmem gerek"dedim.Yüzünü tam çözemesemde kim olduğu umrumda değildi şuan tek kaçış yolu şuan bu kişi."sakin olun,arabamı çalıştırmayı deniyorum yardım ediceğim"dedi.Sesi çok yumuşaktı,çöktüğüm yerden beni kaldırdı ve arabanın arka koltuğuna oturmama yardımcı oldu."burada bekle,geliyorum.Telefonun var mı ? bir tanıdığın ?" dedi.Telefonuma göz gezdirdim ama kapalıydı şarjı bitmişti." hayır telefonum kapalı".Daha fazla cümle kuramıyordum,gözlerim ağırlaşıyordu aç hissetmesemde midem bomboş,her tarafım yara , bileklerim acıyor, belim ruhumu teslim etmemi söylüyordu resmen."belim.. belim çok acıyor" dedim.Gözlerini sırtıma çevirdi sırt çantamı acelece bir kenara attı.Sırtımı açtı, o an utandım ama karşıda koyamazdım."sırtın çok kötü bir halde hastaneye gitmelisin, bir yerden mi düştün ? " .Artık cevap veremez haldeydim."beni..götür... lütfen" dedim.Ve gerisini hatırlamıyorum,şuan bedenim uykuda ama ruhum bir boşlukta ne bu bedenden çıkabiliyorum, ne ölebiliyorum, nede.. yaşabiliyorum.Annem,savaş, dışında bir çok daha sorun vardı.Arkadaşlarım,hayatımın dönüm noktası olan sınav, ve önemsediğim bir çok şey daha.Sadece biraz daha mutlu bulutlarda oynayamazmıydım ki ? ruhumda döktüğüm göz yaşları bedenimden damlıyordu.Gözlerim kapalı ama dışarıdan bir kaç sesler geldiğini anlayabiliyordum,umrumda değil bir göçüğün altında kaldım hırsım bir işe yaramıyor tüm yıkıntıyı daha fazla üstüme çekiyorum.Bir an önce toparlanmalıyım,miray seni affetmeyeceğim.Dünya, insanlar herşey hep bir uyum üstünde olmak zorunda etrafımdaki dönüp duran insanların kendine göre bir düzenleri vardı hep.Ama ben herşeyde ikilemde kalıyordum bedenim bir bütün olsada iki ruhla dolaşıyordum ortada,korkuyordum arada mutlu olamacağım etrafımdaki kızlar gibi olamayacağım evet bu sefer açıklıyorum korkuyordum.Beni bir uykuya yatırın ölüm olmasın bu ama yaşamda değil sevdiklerime gözlerim kapalı bir şekilde kendimi sunarken ruhum özgürce dolaşsın.Keskin bir kokunun burnumu kemirmesiyle gözlerimi açtım.Beyaz yorgun bir tavanla bir kaç dakika kendime gelmeye çalıştım,daha sonra yattığım yataktan kendimi topladım,bileklerimde beyaz sargılar kollarımdaki sıyrıkların yara bandıyla kapanışlarını inceledim.Keşke yara almış düşüncelerime bir teselli olsaydı.Etrafa göz gezdirince sıradan bir hastane odasında olduğumu fark ettim baş ucumda çantam ve kirli kıyafetlerim.Bir vazo çiçeği tercih ederdim etrafımda kimse yoktu en azından beni buraya getiren beyefendiye teşekkür etseydim keşke.Yüzüm düşüp çarçafın beyaz renginde gözlerim dalıp durdu bir kaç dakika.Annem,arkadaşlarım,savaş hiçbirinden bir haber yok mu ? ne bileyim bir kayıp ilanı adıma ? bu hastanede polis falan yok mu ? .Moralim iyice düştü normalde hastanelerden nefret etsem de şuan burda olduğum için mutluyum çünkü o halimle ve duygularla nereye sığınacağımı bilemezdim.Beyaz renk ilk defa dokularıma çare oldu,ilk defa beni sarmaladı kendimi araf da kalanlar gibi hissediyorum.Kafamın içinde hala siyah ve pembenin sessiz köşelerinde olduklarını fark ettim bir kedinin gece parlayan gözleri gibi ikisi de birbirine bakıyorlardı,parlak ve keskin şekilde.Bedenim kendini yeniden toplarken ardımda bıraktığım açıkta kalan korkularıma çare bulmalıyım.Kendi kendime mırıldanırken gün ışıkları içeriye yayılıyordu şu bir kaç gün çok garipti benim için, elimle yüzüme değmeye başlayan güneşi siper ettim.O sıra bir beyaz önlüklü uzun boylu bir beyefendi içeriye geldi,yıllarca insanlarla konuşmuyormuş gibi yabancı bir bakış attım.Gülümsüyordu üzülmek için hiçbir nedeni yokmuş gibi, tabi benimde milyarlık maaşım olsa bende mutlu olurdum.İçimden konuşurken mimiklerim dışarıdaydı.Perdeye yönelip kapattı"burada herkes beyaz mı böyle gözlerim acıyor" dedim.Yatağımın başucuna doğru ilerledi ve "doktorlar genelde beyaz olur bilmiyor musun ? "dedi kollarını göğüsünde birleştirdi parmağındaki nişan yüzüğü gözümden kaçmadı."insan hayatını kurtardığınız için melek temsili gibi bir renk galiba " dedim."Eh öylede denebilir" dedi küçük psikopat bir gülümsemeyle içimden mırıldandım böyle zeki hastalar çok denk gelmez diye.Sanırım pembe taraf canlanıyordu,kıyafetlerimi eline aldı ve çöpe doğru ilerledi "hey ne yapıyorsun onlar benim " dedim.Çöpün kapağını açıp bana döndü"sanırım yenileri daha iyi olur"dedi."yeni kıyafet getirecek biri yok" dedim geriye yaslanarak.Belim acısı hafiflesede küçük iğneler gibiydi."bence öyle düşünme" dedi.Anlamamış şekilde bakarken kapıdan açılma sesleri geldi içeriye annem girdi.Sanki hafızamı kaybetmiş gibi hissettim ona aitim,ama değilmiş gibi."GECE sonunda! bir daha kamplara gitmene izin vermeyeceğim"dedi.Elindeki çantayı yere bırakıp bana sarıldı,geri çekildiğinde ona hala anlamak istesem de anlamayan gözlerle baktım.Ardından savaş girdi içeri o gün ki haliyle duruyordu kıyafetleri yüzü gözleri kötü haldeydi.Elleri kirliydi.Annem dolaba yöneldi kıyafetlerimi yerleştirmek için bende yataktan ayaklandım,savaş karşımdaydı ama o benden daha kötü bir haldeydi dokunsam düşecekti kalbim boğazımda atıyordu yorgun bedenimi onun boynunda sarmalamak istiyordum.Kapıya dayanmış halde gözlerime bakıyordu siyah saçları dağınıktı okşanmaya,şevkate ihtiyacı vardı.Ona doğru yürümeye başladım yeni yeni adım atan çocuklar gibiydim ilk heyecanım gibiydi,gözlerimde ağlamaktan yaş kalmadığını düşünüyordum.Ama bu gözyaşı mutluluktandı.Ayaklarım soğuk zeminle buz kesiyordu,savaş'da bana karşılık verdi adım atmaya başladı.Sanki bir babanın ilk adımlarını atan bir kızını izlemesi gibiydi bu sahne hayatımda bu anı yaşamadığım için üzülürdüm,şimdi savaş bu anı yaşatıyordu.Ellerindeki damarlar renk,renk ellerimle buluşmak istiyordu,ikimizinde son adımında birbirimize baktık o darmadağın bir halde bense ruhlar aleminden onun için gelmiş gibiydim.Annemin sözü ile bölündü savaş düşüncelerim."gece bu arkadaşın bana haber verdi arkadaş grubuyla kamp kurarken kaybolduğunu" dedi.Gözlerim iyice doldu savaşa sarıldım siyah gözleri bedenimde koyulaşıyordu,korkuyorum diye sayıkladım içimden ne olur benim hikayem sensiz olmasın.Kollarını bedenime dolarken belimi kavradı bana sarılmayı özlemiş gibi sararken ellerim savaştan geri çekilip belime gitti.Yataktan destek alarak belimi tuttum,yanımızda olan doktor yanıma geldi yavaşça yatağa oturttu,"iyimisin?" dedi savaş ses tonu öyle güzeldi ki bunu duyduktan sonra anesteziye ihtiyacım yoktu.Dizlerinin üstüne çöktü ellerimi tuttu,"hala buz gibi ellerin, çok... çok korktun mu ormanda? üzgünüm sana zarar verdim... yine"dedi.Siyah pantolu bir günde eskimiş gibi beyaz gömleği renk değiştirmiş,gözleri.. gözleri ise daha koyuydu siyahın her tonu üstündeyken nasıl sevmezdim ki onu.Tabi orman konusu yaşanılanları bilmiyordu anlatmak gibi bir niyetimde yoktu tek başıma onlara zarar vericektim.Annem endişeli gözlerle bakıyordu."bizi yalnız bırakırmısınız?" dedim sesim soğuk bakışlarım sıcaktı anneme."tabi "dedi üzgün bir şekilde doktorla odadan çıktıklar."Savaş hadi kalk iyiyim bir şeyim yok ölmedim "."Ya ölseydin ? çok korktum"dedi çene hatları,yüzü çok güzel bir şekil aldı.Çok güzel değil mi sizin için endişelenen birilerinin olması,ama sorun şu ki ben bu endişeleri bırakmaktan korkuyorum.Yatakta yana kaydım elimle oturmasını işaret ettim."hayatta böyle zamanlar olur böyle günlerde tanrı bize birbirimize kenetlenme işareti göndermiş demektir acı bir işaret olsada tanrının işareti anlamak en önemli şeydir lütfen iyi olduğum ortada daha fazla üzülme "dedim.Ellerimi yanağında gezdirdim,hiç uyumamış bana bu kadar bağlanma savaş..tamam der gibi başını salladı.Konuşsa gözlerindeki damlalar akıcaktı,yastığıma başını koydum üstünü örttüm."Ben çok uyudum birazda sen dinlen "dedim."hayır,sen yaralısın"dedi.Zorla da olsa gülümsedim"ben ne yaralar aldım hala ayaktayım,lütfen sözümü dinle"dedim.Ben yataktan geri çekilip başını okşadım,uyu dedim en ince sesimle.Gözlerini kapattı bedeni sakinleşti,yırpalanmış kalbi biraz olsa dinlendi.Uykuya daldığından emin olduğumda odadan dışarı çıktım annemin yanına gittim doktorlar konuşuyordu."anne biraz dışarda konuşalım" dedim.Serum elimde teras kapısına yöneldim,annem arkamdaydı.Kapıya çıktığımız anda gündüz ve rüzgar bir çivi gibi yüzüme çarptı.Cidden şuan havayla kavga edemem."Ne oldu kızım ?" dedi annem.Peki şimdi ben bu kadına nasıl söylerdim böyle şeyleri,öyle emektar yüz çizgileri vardı ki her birine baktığımda küçüklük anılarımı,izlerimi görüyordum şevkat kokusu burnuma değdi hırsla kalkan yüreğim şevkatle sus,pus oldu.. yapamıycaktım... söylemezdim bunu ona.Terastaki sandelyeye oturduk sandelyemi ona yaklaştırdım "bana bir şarkı söyle anne" dedim.Tüm dilsizlere nota olsun acılarıma çare."kafamı dizlerine koydum bedenimdeki acı dindi.Bu halde olduğumdan mıydı hiç söylememekte sısrar etmedi.Birşeyler mırıldanmaya başladı, yavaştan kafamı okşadı.Öyle bebeksiydi ki elleri ve sesi dünyadaki nefreti bastırabilirdi."beni affet anne" dedim.Neden diye sormadı ölümünü kabullenen idama çıkan mahkumlar gibi"sana hiç kızmayacağım ki" dedi.

"son şarkım ve ninnim anne"

GECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin