Keskin -Bölüm 23

632 2 1
                                    

" "Ben kelebek olacağım" dedim anneme; "kelebeğin ömrü üç gündür" dedi. "Zaten üç günlük dünyada yaşıyoruz" dedim. -şizofren" 

"Bir balık olsamda zihnin derinliklerinde kaybolsam" 

"Gökyüzü avuçlarımı daldırdığım bir derya ve sen ellerime bulaşan yıldızlarsın."

Etraf çok kalabalık,insanlar fazla kalabalık ve hiç biri bize yer ayırmıyor.Çünki insanların kendi akıllarında yapacağı kar göz bebeklerinin koyuluğuna işlemiş işte bu yüzden gözleri parlayan insanlar daha değerlidir.Anlamlı cümle kuramam,becerikli olamam.Ben sadece normal şekilde devam ediyordum hayatıma savaş benim karşıma çıkana dek, hayatımda kaybetmekten korktuğum birinin olması acı veriyor bazı anlarda.O kadar aptalız ki aşk denen şeye kapılıp onun içinde boğuluyoruz.Ben cennete giderken cehennem olan dünyaya düşmüş gibiyim,tanrım beni yanına al daha fazla dayanamıyorum tüm yankılar kafamda baskı yapıyor..Belkide dünyaya bahşedilmiş büyük günahım.

Annemin mırıltısı tüm gölgeleri susturuyordu,böyle bir melek nasıl ağır bir sırrı taşıdı ki ? gözlerimin dolacağını anladığım an dizinden başımı kaldırdım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Annemin mırıltısı tüm gölgeleri susturuyordu,böyle bir melek nasıl ağır bir sırrı taşıdı ki ? gözlerimin dolacağını anladığım an dizinden başımı kaldırdım.Annemin gözlerine baktım"seninle bir süre sonra önemli bir şey konuşacağım" dedim,eminim ki anlamadı ne demek istediğimi serum direğimle terasın giriş kapısına yöneldim annem ardımdaydı onu arkamda bırakmıştım ben bir şeytandım.Kaldığım odaya doğru yönelirken doktorların bir odada sohbet ettiklerine gözlerim takıldı her birinin yüzünü inceledim artık öyle bir hale gelmiştim ki insanlara tek bakışta ne olduğunu anlıyordum.Arkadaşlarıma bunu anlatamam ama ısrarla gerçeği sorduğum halde bana yalan söylediklerini anladığım an kalbime bir hançer daha saplanıyordu.Gözlerim hala onların üstündeydi ellerinde kahve ceplerinde son model telefonlar bazılarının parmaklarında yüzükler kim bilir hangi sınav stresinden geçtiler hangi zamanlarından harcadılar.Onları izlerken bir şey fark ettim her zaman bir sınava tabii tutuluyorduk,hep bir engelleri geçmemiz gerekiyordu yaşamak cidden çok zor hasta gözlerim kafamdaki saçma diyaloglara dalmıştı.Bir dokunuşla kafamı kaldırdım"iyimisin?" dedi bu beni tedavi eden doktordu"iyiyim,teşekkür ederim" dedim çekingen bir sesle.Yüzünü tatlı bir gülümseme kapladı parmağını iki kez dolandırdı "şu karanlık halinden kurtulsan ? " dedi.Anlamamış gibi ona baktım omuz silktim.Elini uzattı "ben doktor alperen"dedi,bazen insanların sevecen olmasını seviyordum bende gülümseyerek karşılık verdim uzattığı eli sıktım"bende gece,doktor bey" dedim.Kolundaki pahalı saate baktı "hastaların kontrol zamanı gitmeliyim"dedi başıyla selam vererek yanımdan geçti.Odama doğru ilerlemeye devam ettim kapının camından içeri baktığımda savaşın hala uykusunda olduğunu gördüm öyle bebeksiydi ki.Senden kopup gitsem bana çok kızarmısın?.Sorunda burda başlıyordu sürekli birilerini ardımda bırakıyordum onlara hiç bir açıklama yapmadan.Bana tatlı yalanlar söyle altında acıları kapatan.Kapıyı açıp içeri girdim, etrafı topladım kendimi iyi  hissediyordum yada bu yalana kendimi inandırmaya çalışıyordum.Her tarafı topladıktan sonra elime kaydı gözüm elimdeki iğneye bir kaç kez yutkundum,bu nasıl çıkacaktı.Yüzüm ekşi bir hal aldı nefret ediyordum işte iğnelerden biraz bu şekilde oyalandıktan sonra savaş uyandı."Günaydın" dedim sevecen bir sesle aklımdaki o yere gidene kadar savaşla güzel anılar bırakmak istiyordum."Günaydın, iyi misin ? " dedi.Elimden geldiğince acıyan herşeyi saklama kararı aldım ve bu şuan aldığım bir karardı,ben böyleyim kesin bir şey kararlarımda."iyiyim artık gitmek istiyorum hastaneden,hadi kalk daha bir sürü işimiz var " dedim, aklımda pis pis sırıtan tilkiler dönüyordu pembe taraf bedenimi ele geçiriyor,buna karşı koymaya gücüm yetmedi bazen bırakmak gerekiyor."ne..ne işi daha iyileşmedin bile gece" dedi savaş yataktan kalkarak gözlerimi gözlerine kenetledim ve "beni küçümsüyorsun savaş" dedim elimdeki iğneyi bir hışım çıkarttım."HEY! sakin ol elin... o iğneyi nasıl çıkarttın öyle" dedi.Masum şekilde omuz silktim " üstümü değiştirmeliyim,yarın okula gidiyoruz annemi çağırır mısın ? çıkış işlemlerini yapsın" dedim öyle bir şehvetli bir intikam kapladı ki içimi siyahla pembe ortaklaşa çalışıyorlardı deli gibi hızlı konuşuyordum sanki dozlu uyuşturucu almış gibiydim."Gece haplar yan etkimi yaptı bu ne heyecan neler oluyor " dedi savaş "birşey yok savaş sende eve git bir güzel dinlen yarın çok güzel bir gün " dedim ellerimi havaya kaldırarak,"hey,hey,hey küçük kız sakin ol öncelikle doktor senin iyi olup olmadığına karar vericek doktoru çağıralım"dedi ve odadan çıktı.Annemin getirdiği çantayı aldım ve odadaki tuvalete girerek üstümü değiştirdim siyah pantolum ve toz pembe uzun kollu giysim çok güzel bir seçim olmuş anneciğim.Gözlerimle aynaya baktım elimin üstündeki kanı temizledim kendimi kişisel bozukluğu olan hastalar gibi hissediyordum bir film gibi bedenimin istem dışı hareketlerini izliyordum ama bu sefer müdahele etmeyeceğim bir kez olsun onları serbest bırakacağım.Geri odaya döndüğümle savaş, doktor, annem odada konuşuyordu, " eveet doktor bey artık çıkmak istiyorum" dedim.Doktor yanıma geldi ve sırtımı sıvazladı gözlerim büyürken birazda olsa utanmıştım bir süre sırtıma baktıktan sonra "peki madem gitmeyi bu kadar istiyorsun gececiğim,seni göndereceğim pansumanlarını ve sargılarını temizlemeyi unutma" dedi ve kulağıma eğildi"miray denen kızı gebertince detayları anlatırsın"dedi."seen senn nerden biliyorsun?" dedim,"sürekli miray ismini sayıklıyordun buraya geldiğinde sana kim olduğu sorulunca geberteceğim diyordun" dedi.Sayıklamayı sık sık yaptığım doğrudur psikopat bir gülümsemeyle karşılık verdim"tabiki sargılarımı temizlerim... doktor bey sargıyla ilgili detayları kontrolde anlatırım" dedim.Doktor bey çok iyi birisiydi,annem ve savaş anlamayan gözlerle bakmaya devam ediyordu" ee canlarım hadi artık cidden sıkıldım " dedim ve kapıya yöneldim.Annem doktordan reçeteyi alıp gelicekti " dur bekle bizde arabaya gidelim gece... gerçekten eminmisin biraz daha kalsaydın " dedi savaş gözlerimi devirdim ve "gidelim lütfen"dedim.Arabaya vardığımızda içeri oturduk savaşla ve onun her detayını incelemeye başladım ona bakarken sebebsiz ağlayabilirdim, bir ressamın en güzel fırça detayları gibiydi herşeyi bir beyaz gömlek böyle asil durabilirdi." ne bakıyorsun öyle" dedi bana gülümseyerek ve elini yanağıma koydu"hiç elinin sıcaklığını özledim" dedim.Birbirimize gülümserken annem arka koltuğa bindi düşünceli bir hali vardı.Yol boyu kimse konuşmadı bense planlar kurmaya devam ettim, eve vardığımızı anladığımda "yarın görüşürüz savaş " dedim en samimi sesimle"görüşürüz gece" dedi küçük çocuklar gibiydik ikimizde."Teşekkürler savaş yavrum " dedi annem savaş başıyla selam verdikten sonra onu uğurladım ve yanağına bir buse kondurdum çok yorgundu ben onu böyle görmek istemiyordum.Annemle merdivenleri çıkarken belimin acısı batmaya başladı  belli etmemeye çalıştım, annem kapıyı açtıktan sonra "odama gidiyorum yarın okula gideceğim uyumalıyım " dedim."dur bakalım yemek yemelisin" dedi annem " şöyle yapalım en yemeği hazırladıktan sonra beni uyandır olur mu ?" dedim.Başıyla onayladı ve odama girdim ahh çok özledim odamın her zerresini.Telefonumu şarja taktım ve yastığıma bıraktım kendimi.

"bu kadar dengesiz olmamı sende anlayamıyorsun değil mi ?, -gülünç- çünki beni yıllardır anlamıyorlar tıpkı şuan senin anlamadığın gibi"

"GECEE hadi yemek hazır" annemin sesiyle uyandım,"GELİYORUM,," kendi yatağımda uyumak ilaç gibi gelmişti sonuçta bütün herşeyimi sonunda yatağımla paylaşıyordum gözyaşlarımı mesela.Belimin ağrısı azalmış gibiydi bileklerim hafif morluklu haldeydi.İçimden yaşıyorum miray! diye haykırdım.Mutfağa doğru ilerledim yemek masasına oturdum yok ilaçla olmaz bu işler büyüklerin bildikleri ilaç gibi asıl, "ellerine sağlık çok güzel görünüyor masa" dedim anneme, gülümsedi.Saat akşam yediye doğru ilerliyordu, yemeği yedim ve oturma odasına geçtim telefonum açıldı ve bütün arkadaşlarımdan mesajlar vardı sanki ünlü biriydim ve hayranlarımdan mesaj gelmiş gibi hepsini oturdum ve tek tek cevapladım bir tek mert ve göktuğ'ya olanları anlattım ikisiyle uzun bir süre aklımdaki planı tartıştıktan sonra kararlaştırdık.Yarın benim kasetim çalıcaktı onların kulaklarıda, kendi kendime kötü filmlerdeki karakterler gibi sırıtırken savaş iyi geceler gece mesajı atmıştı,onun herhangi bir lakapla seslenmemesini seviyordum en çok da aşkım,canım,hayatım bunlar zaten herkesin diline dolanmış.Onun ismimle hitap etmesini seviyorum onun her ismimi söylediğinde daha çok anlamlı oluyor adım.İyi geceler savaş diyerek karşılık verdim onun adıda o kadar anlamlıydı ki  benim için,anneme iyi geceler dedim ve saat dokuza gelirken uykuya daldım yeniden..

"rüyalar aslında çok anlamlılar"

Alarm beynimin içinde öterken susturdum,uyandım artık benim sıram okul formamı giydim çantama küçük bir hediye ve kitapları koydum.Saçlarımı düzleştirdim siyah ceketimi giydim üstüme ve okul yolunu tuttum.Yolda yürürken insanların yüzüne bakmayı ve onları okumayı seviyorum çoğu zaten çok depresif halde oluyor okul kapısından içeri girdiğimde bir el çantamı tuttu bu savaştı artık oda kendine gelmişti siyah saçları beyazla zıt ama eş bir anlam oluşturmuştu,"günaydın " dedik ikimizde birbirimize merdivenleri çıkarken,miray aşağıya iniyordu miray'ın önüne geçtim ve "savaş sen önden çık küçük hanımla bir şey konuşmalıyım" dedim savaş'la kötü çift gibiydik, başıyla onayladı biliyordu durdurmak istese yapamacağını.Miray'a gözlerimi diktim parmağımla omzunu ittim "seninle gerçek bir kapışma yapalım dövüş yerinde saat 4'te" dedim."olur " dedi başka bir cevap veremezdi zaten ikimiz ters yöne giderken gözlerimizden alev alıyordu,aptal.Sınıf merdivenlerini çıktım ve arkadaşlarımla konuştum sınıfta dersler halen benim için bir anlam ifade etmiyor çoğunuda dinlemedim aklımdaki plana deli gibi odaklanmıştım.Tennefüslerde savaşla birlikte,derste arkadaşlarımla sohbet ediyordum ta ki saat dörde gelene kadar, okul dağılmaya başladı benimde dersim bitti savaşında onun plandan haberi yoktu yolda anlatıcaktım.Cebimdeki ikinci telefon çalmaya başladığında cevapladım dövüş yerine mert'e kamera bağlamasını söylemiştim çünki bu filmi kaydetmek istiyordum,miray içeride dolanıyordu bir yandan telefonda onu izliyordum bir yandan savaşa gitmemiz gerektiğini söylüyordum.Arabaya binelim dedi savaş ve arabayla yol almaya başlarken göktuğ'ya bağlayın,telefonunu alın mesajı gönderdim.Arabada herşeyin rayında gitmesini izlerken bana yapılanların böyle kalmacağını  miray'ın bir kez daha hatırlamasını istediğimi ikinci kez anladım ilkinde beni o kızların önüne atmıştı ve bu iki üçüncüye seni yaşatmam miray.

GECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin