Uyandığımda saat öğlen on iki olmuştu. Masada duran telefonuma iliştim her zamanki gibi patronum yine aramıştı ama bu sefer ona geri dönüş yapmalıydım. Yoksa sadece sahip olduğum tek şey olan işimden de kovulacaktım. Patronu aradığımda bir ton fırça yedim. Hemen büroya gelmemi istedi. Apar topar saçlarımı bir düzene soktum, ceketimi alıp çıktım.
Arabaya atlar atlamaz onun bana aldığı araba süsü gözüme ilişti. Bir hışımla çekip kopardım ve camdan dışarı fırlattım. En sonunda iş yerine ulaşmıştım. Kapıdan girer girmez bütün gözler bana dikildi. Bunun anlamını bilmiyordum ama pek iyi gözükmüyordum galiba. Patronun odasının kapısını çaldım ve içeriye girdim. Patronun keyfi pek yerinde değildi. Çünkü kaç gündür işe gelmemiştim ve masamda bir yığın gazete ile ilgili yazmam gereken yazı duruyordu. Patron elime bir zarf iliştirdi içini açmamı söyledi. Açtığımda kovulduğumu yazan uzunca bir yazı vardı bir şey demeden içeriden çıktım.
Ve en sonunda işimden de olmuştum ve o yine aklıma gelmişti ama bu sefer beni işimden ettiği için kendime değil ona sinirliydim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YILLAR SONRA
RomanceNeden zor bu kadar seni sevmek ve bulamamak, Dokunmak istedikçe uzaklaşmak,düşündükçe unutmak, Neden bu kadar zor seni sevdiği halde söyleyememek, Hep bir şeyler gizlemek,sana sahip olacağım yerde seni KAYBETMEK. Sonunu merakla bekleyeceğiniz bir aş...