BÖLÜM 24

656 42 14
                                    

Doruk: Hayat! İyi misin?

Hayat: İyiyim dedim ya ama-

Doruk: Noldu?

Hayat: Önce bi sakin ol ya! İpek ve Keremi sen çağır ben Üzerimi düzeltmeliyim.

Doruk: Peki tamam ama çabuk ol tamam mı?

Kafamı sallamakla yetindim. Doruk da yanımdan geçip merdivenleri çıkmaya başladı. Çıkmış olduğum 5 merdiven basamağından düşünce pek bir şeyim yoktu sadece saçım biraz dağılmıştı o kadar. Ben düşünce Doruk mutfaktan elinde içki bulunan bir bardakla yanıma koşup beni merdiven basamağına oturmuştu. Yani öyle önemli bir şeyim yoktu. Sadece dirseklerim sirtim ve başım çarpmanın etkisi ile biraz ağrıyordu.

Alt katta bulunan lavaboya girip aynaya baktım. Saçım çok olmasa da biraz bozulmuştu. Düzeltip elimi yıkadım ve çıktım. Bahçeye ulaştığımda dans müziği yani Kerem ile İpek in şarkısı olan Mustafa Cecelinin Sevgilim adlı şarkısı çalıyordu. Sahnede de sadece gelin ve damat vardı. Hemen Aslı nın yanına gidip oturdum.

Aslı: Nerdesin sen Hayat?

Hayat: Lavaboya gitmem gerekti sadece o kadar.

Ona söyleyip ortalığı ayağa kaldırmasına izin verecek değildim. Ben de arkama yaslanıp dans eden çifti izlemeye başladım.

Şarkı bitip yerine İrem Derici nin Aşk Eşittir Biz şarkısı başladı. Yaklaşık 10 saniye sonra da Doruk gelip Aslı yı dansa kaldırdı. Bizim iki masa ötemizde oturan Hakan ve Nergis de dansa kalkınca neredeyse düğüne gelen tüm gençler dans etmeye başladı.

Ben de süs eşya gibi yerimde oturmaya devam ettim. Ben böyle oturmuş dans eden çiftlere bakarken önümde bir el belirdi. Elin sahibi ise Muratdı. Tereddüt ettim. Ama sonunda elini tutup beni sürüklenmesine izin verdim. Aslı ve Doruk un dans ettiği yere gelince bir elini belime diğerini de biraz havaya kaldırarak benim elimi tuttu. Bende diğer boşta kalan elimi omzuna koydum.



Heyacanlanmıştım. Çünkü en son beni öpmeye çalışmıştı. Siz olsanız sizde heyecanlanırdiniz. Bana bakıyordu. Yüzünde de aşık olduğum bir gülümseme vardı. Bende gülümseyip başımı hafif eğdim. Kulağıma doğru yaklaşıp nefesini üfleyerek konuştu

Murat: Eğme başını!

Hayat: Neden?

Murat: Gözlerini görmek istiyorum.

Hayat: Neden ki?

Murat: Sen eskiden bu kadar soru sormazdın!

Ben daha cevap veremeden şarkı bitti ve yerine eğlenceli başka bir şey çaldı. Şarkı güzeldi ama adını bilmiyordum. Daha sonra Kereme sormayı aklıma not ettikten sonra ben de oynamaya başladım.




}§₪₹₩¤|~['<μ{|·₹~₹~




Kerem ve Murat ortada oynuyor diğerleri onların etrafına daire oluşturmuş alkışlıyordu. Bende onlardan biriydim. Daha sonra Doruk ile Hakan da geldi ve dördü bir oynamaya başladı.





{₩៛¥₹©¬[μ]§{~៛ (:V) (:V) ฿:-| :-$ :~ =-O





Roman havası çaldı ve kızlar ile birlikte oynamaya başladım. Sahneye baktığım da ise tüm kızlar 40 yıllık dansöz gibi oynuyordu. Bende onlara bakıp bir şeyler yapmaya çalışıyordum ama pek başarılı olduğum söylenemezdi. İpek ve Aslı ise herkesten daha güzel oynuyordu. İkisine de imrenerek baktım. Ben neden böyle oynayamıyorum?!?






}₩·₩៛©₹Г§[§]>₩}₩₪~₹©₹₹:'( :-| :~ :'






Herkes gitmiş geriye bizim tayfa ve bugün tanıştığım bir kaç kişi kalmıştı. Düğün bitmişti. Geleneksel çiçek atma vakti gelmişti. Buna inanmıyordum. Lakin gene de çiçeği yakalamak istiyordum. Hepimiz İpek in arkasına geçtik. İpek çiçeği attı. Çiçek bana doğru geliyordu. Lakin ben tutamadım. Benim arkamdaki Nergis tuttu. Hep İpek yüzünden oldu. Ha nolurdu biraz daha yavaş atsa öyle değil mi? Nergis çiçeği de alıp Hakan ın yanına koştu. Tabi ıkisi de mutluydu. Ben olsam bende mutlu olurdum.



Galiba benim gibi düşünen bir kişi daha vardı. O da Aslı. O da asmıştı suratını. Yanına gidip elimi omzuna koydum. O da benim gibi Nergise çok GICIK oluyordu.

Hayat: Yapacak bir şey yok! Olmuşla ölmüşe bir çare olmaz!

Aslı: Yani! Hem çiçeği alamayınca evlenemeyecek miyiz? Hayır! Biz de bu güzellik olunca elimizi sallasak-

Doruk: Doruk!

Hayat: Ne?!

Doruk: Aslıcım o sözü söylemediğini varsayıyorum

Aslı: Peki.

Dedi ve Doruk kolunu Aslı nın omzuna attı. Sonra birlikte Kerem ve İpek in yanına gittiler. Onları tebrik ettiler. Bende bu güzel çiftin yanına gidip onları tebrik ettim. Benim ardımdan Muratta etti. İpek ve Kerem arabaya doğru ilerlemeye başladılar. Arabanın önüne geldik. Tabi Aslı da ağlamaya başladı. İpek in annesi görevini üstlenmiş gibi ağlıyordu. İkisi sarılıp ağlayınca bende dayanamayıp ağladım. Neden ağladım bende bilmiyorum. Hem zaten İpek sadece bir aylığına Bodrum a balayına gidiyordu o kadar. Sonra geri İstanbul a dönecekti ki. Yanımda duran Murat elini sırtıma koydu. Bende onun göğsüne sarıldım. Sinirlerim bozulmuştu ve ben kendimi durduramıyordum. O da bana sıkıca sarıldı.

Murat: Tamaaam ağlama artık. Hem İpek temelli gitmiyor ki öyle değil mi?

Hayat: Öyle de!

Murat: Tamam ağlamayı kes artık sen ağlarsan Aslı ne yapar? Ama sarılmaya devam edebilirsin!



Hemen ondan ayrıldım ve göğsüne bir tane vurdum. Pek etki ettiğini zannetmiyorum.

Hayat: Pis fırsatçı!

Murat: Tamam ağlama kıyamam sen gözyaşlarına

Hayat: Yapma böyle!

Murat: Nasıl yapmayayım? Ne yapıyorum ki ben?

Hayat: Sen eskiden bu kadar meraklı değildin?

Murat: Eskiyi unutamadın galiba!

Hayat: Ya Hayır! Dedim ve ona bir tane daha vurdum.

Murat: Eee sen ne yapacaksın Aslı nın yanına mı gideceksin yoksa benimle birlikte sahilde biraz yürüyecek misin?

Elbetteki kabul etmek istiyordum. Ama Aslı şuan kötüydü. Ona destek olmam gerekiyordu.

Hayat: Hayır! Şey... Aslı nın yanında olmalıyım...

Murat: Peki tamam öyle olsun bakalım!

Kafamı salladım ve Aslı nın yanına ilerledim. Hala ağlıyordu. Doruk da onu teselli ediyordu. Ona sarıldım ve destek olmaya çalıştım. Sonuçta 4 senedir aynı evi paylaşıyorlardı.

Hayat: Bak evimize gidelim ben sana bir papatya çayı yapayım. Bir rahatla. İpek geri gelecek üzme artık kendini

Aslı: Tamam dedi titreyen sesi ile. Bende Doruk a baktım.

Hayat: Bizi eve götürür müsün?

Doruk: Tabi hadi gelin dedi ve ilerledi. Bizde Aslı ile birlikte onun peşinden gittik.

Arabadan inip Doruk a iyi geceler dedikten sonra eve girdik. Aslı biraz sakinleşmişti. Ama biraz yorgun gözüküyordu.

Aslı: Ben uyuyacağım sana iyi geceler dedi ve odasına gitmek için merdivenlere ilerledi. Bende su içmek için mutfağa gittim. Artık korumalar yoktu. Galiba Emre ile aralarindaki sorunu halletmişlerdi. Su içerken tıklanan pencere yüzünden su boğazıma kaçtı. Oksurmem geçince pencereye baktım. Sırıtan bir adet Emre vardı. Kapıya gidip açtım. Emre beni çekip dışarı çıkardı. Sonra da arka bahçeye doğru ilerledik. Sonra bir anda durdu. Bu yüzden ona çarpttım. Tam düşecekken beni belimden tuttu ve ben daha ne olduğunu anlayamadan beni öpmeye başladı. Sonra geri çekilip gülümsedi.

Emre: Çok güzel olmuşsun!...

Sizce ne olacak?

Hayat ne yapacak?

Onları gören oldu mu?

Onları gören kişi Murata söyleyecek mi?

Hepsi ve daha fazlası için yeni bölümü bekleyin......




Bu bölüm biraz kısa oldu ama hiç olmamasından daha iyidir öyle değil mi?...



Bir Damla UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin