ÖZEL BÖLÜM (BÖLÜM 21)

791 64 15
                                    

Evet Arkadaşlar bölüm başlığından da anlayacağınız üzere özel bir bölümdür. BU BÖLÜMÜ ÖZEL KILAN ŞEY NEDİR SİZCE?




Uyandığımda yorgana sarılmıştım. Gece ağladığımdan dolayı yaptığım da ufak bir yer ıslaktı. Kendimi brokali gibi hissettiğim günlerden birine daha uyanmıştım. Sağlıklı ama kimse tarafından sevilmeyen zorla yenen ve tadı tuzu olmayan bir ben.





Yorganı üzerimden atıp ayağa kalktım. Üzerimi değiştirip çıktım odadan. Giresun da erken kalktığım için alışmıştım. Ama diğerleri Giresun da yaşamadığından dolayı hala uyumaktaydı. Salona girince sehbanin üzeri savaş alanını aratmayacak bir şekilde ev ile uyumluydu. Her taraf daginikti ve gece geç yattıkları buradan belli oluyordu. Geç yatınca da uykusuzluktan toplamamışlar sabah hallederiz diye düşünmüşler. Yani ben gördüklerim ile öyle anladım. Duvardaki saate baktığımda ise 06.55 idi. Yani kimse bu saatte uyanmazdi. Bende bu yüzden sessizce evi toparlamaya başladım. Hem sıkılmazdım.






Saat 10.34 idi. Çalan telefonumu elime alınca fark ettim bunu. Emre arıyordu. Ona dün söz vermiştim. Sahilde dolaşacaktık. Yemek teklifini kabul etmeyişimi böyle telafi edebileceğimi söyledi. Ben de zaten her yeri toplamıştım. Telefonu açıp koltuklardan birine oturdum.

Hayat: Alo Emre!

Emre: Günaydın Hayat

Hayat: Sana da günaydın. Ne yapıyorsun?

Emre: Sahildeki yürüyüş için hazırlanıyorum. Galiba sen de aynısını yapıyorsun?

Hayat: Evet bende öyle yapıyordum. O zaman 1 saat sonra sahilde buluşalım.

Emre: Peki bekliyor olacağım.

Hayat: Peki dedim ve telefonu kapattım.





Merdivenlere yöneldiğim sırada merdivenlere bakan kapı açıldı ve içeriden Doruk çıktı. Beni görünce bir süre baktı. Galiba yeni uyandığı için algılayamadı.

Hayat: Günaydın

Doruk: Günaydın ne zaman uyandın?

Hayat: Biraz erken zaten şimdi de uyumaya gidiyorum dedim ve odama ilerledim.








Tabiiki de ona bir yere gideceğimi söylemeyecektim. Engel olabilirdi. Ya da peşine birisini takabilirdi. Bunu göze alamazdım. Emre ne kadar düşman da olsa ona kötü davranamıyordum. Üzülmesini istemiyordum. Bunun için kabul etmiştim ya teklifini. Hem o da biliyor aramızda bir şey olmayacağını.








Ne giysem diye düşünmeye başladım. En son bu kadar heyecanlanıp ne giyeceğimi düşündüğümde evlilik yıldönümüydü. Ah hatırlamak bile istemiyorum.









Açık mavi kot şortumu üzerine ise içini belli eden belimde biten yani göbişimi açıkta bırakan bırakan bir t short giydim. Saçlarım gece örmeyi unuttuğum için kıvırcık değildi. Ama ben kıvırcık olmasını çok istiyordum. Maşa yapmayı düşündüm ama vaktim yoktu. Bu yüzden balık sırtı ördüm ve yanlardan biraz çıkardım. Çok hoş olmuştu.











Yanına bir miktar para ve telefonumu aldım. Ayna da son kez baktıktan sonra odanın kapısını yavaşça açıp ses ve görüntü arayışına girdim. Ne görüntü ne de ses vardı. Odadan çıkıp aşağıya indim. Kapının önüne kimseye yakalanmadan gelmeyi başarmıştım. Şimdi sıra bahçe kapısındaki korumalardaydı. Ayakkabılarımı giyerken aklıma süper bir fikir geldi. Evden çıkıp bahçe kapısına geldim. Benim kapıyı açmam ile çıkan sesden dolayı kapının önünde bekleyen iki koruma bana doğru döndü. İçlerinden birisi sağ taraftaki Mehmetti. Biraz ileride siyah arabanın içinde de bir kaç koruma daha vardı. Kapıyı kapatıp ilerlemeye başladım. Mehmet kolunu önüme doğrultup ilerlememi engelledi.















Bir Damla UmutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin