Buğlanmış cama kazıyordu hayallerini çocuk.Gözü dışarlarda ama kalbi başka yerlerde atıyor, başka kişileri seyir defterine yazıyordu.Şansa inanmadığı gibi şansızlıklarda onun peşini bırakmıyordu anlaşılan.
Her sabah yaptığı gibi cam kenarında, kendi düşünceleri arasında boğulacak, yeri geldiğinde umudun tanımını hatırlayıp denizin dalgaları gibi bir kenara savrulacaktı. Daha 18 yaşında olmasına rağmen hayatın ona bindirdiği yükü, hantal vücuduyla taşımaya kalkıştı.
Evet, zordu ama başarıyor gibi. Ne kadar aciz görünsede karşıdan, o içten içe kendini dizginliycek, bu kokuşmuş dünyada yeri geldiğinde insanlara baş kaldıracak güçlü bir çocuk olacaktı. Bir cevher olmasada hakkını arayacak, bir haksızlığa şahit olduğunda haklının yanında duracaktı.Ne kadar zor zaman geçirsede bu yolları tek tek aşacağına inanıyordu genç adam.
Bazen zor olanı başarmak, cesaret isterdi evet. Eğer başarısızlık bir insanı ele geçirdiyse, en kolay ve mantıklı olan vazgeçmek sanırdı, işte bu yüzden çoğu kişinin yaptığı hatada buydu,taşkın bunu biliyordu ve vazgeçmek denilen çaresizliği başından çoktan savdı.
Son durağa gelince yoruldu küçük yüreği ister istemez , halbu ki daha okula adımını dahi atmamıştı, yürümemişti, insanların içine karışmamıştı. Onun için vazgeçmek kelimesi fazla gelmekle eş değerdi. Bunun sebebi insanları aşırı sevmek ve onun bu aşırı sevgisi yüzünden tıka basa dolup,bir şelale gibi çağlayıp, taşmasıydı aslında.
O kadar derin hisler besliyordu ki insanlara, çoğu bunları haketmiyordu bile. Fazla geliyordu işte, aşırı sever, ilgi gösterir, ama hiç sevilmezdi genç adam.
Otobüsün kapısı açıldığında büyük bir şaşkınlığa uğradı, beklemiyordu. Bu oydu, aşırı sevgisiyle beslenmiş hayallerinden sadece biri ve tabiki de ilki. Doğan;adı gibi kendide güzel olan çocuk. Saçları altunî rengi, fizikli, yüzü güzel,bakımlı, yeteri kadar alımlı, hoş çocuk olan doğan. Huzurun kendisi olan mavileri ile rüya gibi bir atmosferin içinde, kendini bulduğu doğan.
Saçlarını geriye atarak, otobüsün içinde göz gezdirmeye başladı genç adam. Onu görmesiyle kalbinin ritmi değişmiş olsa gerek, öyle inip çıkıyor ki göğüs kafesi, şaşılası mertebede.Aşık olduğu, kendini adadığı adam karşısına pat diye çıkmıştı, selamsız. Okulda görse kaçacak delik, girecek kapı arardı.
"Boş mu? "
Sormuştu aşık olduğu adam, mavilerini onunla buluştururken. Nefesini düzene sokup cevapladı sitemkar bir ses tonuyla:
" Evet"
Koca bir gülümse oluştu dudaklarında, o dudaklar saklı cennet gibiydi onun için, yasaklı bir meyve ya da.
"Oturabilir miyim? "
Başını olumlu anlamda salladıktan hemen sonra, yanındaki boşluğu doldurdu doğan. İkiside susmuş, ikiside meraklı. Biri aşk için yanıyor ve telaşlı, diğeri sohbete konu arıyor ve olduğu kadar yakışıklı
" Aynı okula gidiyoruz ama ben seni tanımıyorum"
Formasındaki amblemi göstererek güldü doğan. O sıcak gülüşüyle kalbi kuş gibi çırpındı taşkının.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARADIĞIM ADAM(GAY)- Tamamlandı-
RomanceSon nefesim... Bir virüs gibi bulaşıcısın sen be adam!! Ama seni nedense yok etmek içimden gelmiyor,daha çok bağlanıyorum öleceğimi bile bile...