Her zaman yaptığı gibi bahçedeki duvara yaslanmış etraftan geçenleri izlemeye başlamıştı. Çok dalgındı bu aralar kafası karışık,kalbi eskisi gibi güçlü değil aksine sadece bedenini ayakta tutmak için atıyordu. O karmaşanın içinde tek farkettiği doğanın rüzgardan savrulan saçları olmuştu.Bir eser gibi sanki okunmayı bekleyen bir kitap gibi görüyordu onu aptal aşık. Karıştırsa tozlu geçmişini, keşke daha çok şey bilse onunla ilgili. Bir yandan tolganın ona dik dik bakışlarını farketmiyor da değildi. Önce kendisine bakıp sonrada karşısında sohbete dalmış doğana indiriyordu bakışlarını. Ona öyle nefretle bakıyordu ki yumruklarını sıktığı uzak mesafeden bile belli oluyordu. Ona ayıp ettiğini yaptığının çok yanlış bir davranış olduğunu biliyordu taşkın. Ama o doğandı, ölesiye sevdiği adam, ona hata yapamazdı.
"Heyo!! Sarı civciv daldın uzaklara melisini minnoş kediciğini unuttun!"
"Hıı"
Yanında acıyan gözlerle bakan kıza göz devrip küçük bir gönderme yaptı gülerken.Şuan doğanı izlemek ona ayrı bir zevk veriyordu. Ne kadar boynuna kollarını dolamış bir tuğçe görsede moralini bozmıycaktı. Derin bir nefes çektiğinde melise döndü. Şuan yanıyorum diye feryat etsede aldırmadan alnında ki teri silip gülümsedi.
"Sınıfa çıkalım mı melis? "
Gözlerini büyütmüş soruyu idrak etmeyi başaran kızcağız bir yandan güneşe insaf diliyor bir yandan da etrafından akan terleri elinin tersiyle siliyordu. Güç bela soluk verdi ve onaylayınca taşkında duvardan kendini çekmiş melisin incecik koluna girmişti. Seviyordu bu kızı zor zamanlarında destekçisi,en iyi arkadaşı hatta öz kardeşi gibiydi. Büyük kalabalığın arasından geçerken doğana çarptığını bile farkedememişti.Giriş kapısından içeri girdiklerinde doğruca koridoru aşıp sınıfa girdiler. Yerli yersiz sırıtmalara rest çeken genç adam sırasınaa yürüdü. Açık penceren başını çıkarıp cam kenarına konan güvercine bakmaya başladı. Artık simit parçalarını yerken kıkırdayıp kaçırmıştıda kuşcağızı.Sonra arkasından gelen gürültüyü duyunca başını çevirmiş sinirden kuduran bir tolga görmüştü.Aslında tolganın bu okulu seçip kayıt yaptırdığı günden beri şaşırmıştı ve şaşkınlığını hala üzerinden atamamıştı genç adam. Hem de kendi sınıfına, kendi sırasında otururken. Bu tesadüf değildi zaten. Onu kuyruk gibi takip etmesi ne demeliydi ki o da haklıydı sonuçta, aşıktı. Tıpkı doğanı sevdiği gibi o da kendisini seviyordu.Ama o geceden sonra asla yanına oturmamış sınıfın en arka köşesinde kimseye karışmadan dersini dinleyip bir yandan notunu tutarak günlerini geçirmeye çalışırken görüyordu artık onu.Taşkın hareketlerinden anlıyordu ki onu kovduğu için siniri hala yatışmamıştı.Kim olsa sinirlenirdi.Derin bir nefes aldı.Sonuçta yeni bir gün ve yeni umutlarla bakıyordu hayata.Bugün diğer günlerden güzel geçecek belki ne malum diye düşünmeden edemiyordu. Tabi ki ilk dersin boş olduğunu bilseydi biraz daha uyurdu çünkü buna çok ihtiyacı vardı.Sınıfa baktığında herkes kendi halinde takılıyor,sınıfın içinde volta atan gençleri izliyordu. Şakalaşmalar, küfürler,kavgalar. Birde tabi o boktan başka boka konan sinek tayfası vardı doğanın sınıfına onlar yüzünden gidemediği. Sırasına oturmuş çantasından çıkardığı çikolatayı kemirmeye başlamıştı bu seferde. Yandan yandan tolgaya bakmayıda ihmal etmiyordu. Şuan o kadar itici göründüğünü bilseyi ağzını silerdi. Ama yinede son lokmaya kadar yemiş sırasından kalkıp koridora doğru karışmıştı. Peteğin yanındaki koca boşluğu görünce sevinçle şanslı gününe iltifatlar ediyordu. Yolu yarılayıp tam peteğe uzanacakken kolundan çekilmesiyle sağında duran boşluktaki duvara yapıştı.
"Ne oluyoruz ya!!! "
Arkasını döndüğünde soluğu kabaran tolgayı görmesiyle kaşlarını kaldırıp buruşan gömleğini düzeltti. Tolganın bu halinde korkmaya başlamalı mıydı?Önce sessiz duruyor sonra birden silah gibi yüzüne patlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARADIĞIM ADAM(GAY)- Tamamlandı-
RomanceSon nefesim... Bir virüs gibi bulaşıcısın sen be adam!! Ama seni nedense yok etmek içimden gelmiyor,daha çok bağlanıyorum öleceğimi bile bile...