#13#

32 15 1
                                    

    Sana ben şiirler sözler büyüttüm, sana baharlar yazlar büyüttüm, sana ben ummalı gizler büyüttüm , SÖYLEYEMEDİM....

   İlerledikçe giden bu yolda dinlediğimiz şarkı buydu. O kadar çok içimi okşamıştı ki bu şarkı ,kendimi acayip bir halde bulmuştum. Bir yarısı çok mutlu ,bir yarısı çok üzgün ,bir yarısı da çok heyecanlı. Şu an özgür olduğu halde nereye kanat çırpacağını bilmeyen bir kuş gibiydim.

  Kendimi sessizce şarkıya vererek şarkıyı söylemeye başladım. Şarkıyı söylüyordum ve sonunda hani olur ya prenses birden yanlız kaldığını hisseder ,çaresizce şarkı mırıldanır. Tam şarkı bittecekken de bir an da şarkıyı prenste söylemeye başlar. Şarkıya hayat verir, aşk verir. İşte o an öyle oldu. Sesimin yanında o kadar güzel bir ses mırıldandı ki ,inanın bu o diyemezsiniz. Şaşırmışçasına ona bakarak :

-Sesinin ,yani sesinizin bu kadar güzel olduğunu bilmiyordum.
-Konservatuvara girmiştim bir ara.
-Müzisyen misiniz o zaman?
-Maalesef.
-Iıı ,anladım. Özel değilse, tabi neresi özelse, mesleğiniz nedir?
-Sence ?
-Bencee tam bir avukatsınız. Yap! Al! Ver ! Bin! Git!  vb...
-İş adamı.
-İş adamı,yani şu çok zengin fabrikatör müsünüz? Fabrikalarınız var bir sürü bir sürü ...
-O kadarını bil ,iş adamıyım, ileride boyun kadar çocuklarına anlatırsın 'Evlatlarım geçliğimde ünlü bir iş adamıyla karşılaştım ' diye. Gerçi ,kim alır ki bu boyda seni. Çocuk sanar bırakır.
-Neden bu kadar bu boyumla uğraşırsınız anlamıyorum. Allah vergisi boyum var sonuçta.
-Tamam. Uzatmayalım. Sen bir söylesene zevkin güzel mi?
-Yani ,sayılır, tam anlamıyla yoka yakın bir şey. Ama yine de bana yetiyor. Neden sordunuz?
-Her ne kadar olursa olsun. Umuyorum ki benden kötü değildir. Bir hediye seçeceksin.
-Şey ,bana mı yoksa?
-Sen seç ,gerisini bırak.
-Bana mı değil mi ,onu söyleyin..
-Değil ...
-Hıı tamam.

O zaman kime ,aklıma garip garip bir şeyler geliyor. Allah' ım zengin tayfasına hediye seçmek ... Yaparım ya ,yaparım ,güzelini seçerim. Sevgilisi mi acaba o alacağı kişi ,genelde bu iş adamları asistanlarına aşık oluyor. İçime atmadan soruyum ,E hediye seçicem sonuçta.

-Şey...
-Emir.
-Tamam Emir Bey,şunu soracaktım, sevgilinize alıcaksınız değil mi o hediyeyi ? Genelde o sevgilide asistan oluyor. E yüzüğünüz olmadığına göre. Şöyle sarışın oluyor ,mavi delici bir gözleri vardır.
-Ee başka...?
-Başkaa uzun boylu şöyle. Tabi bacaklarını göstermek için mini mini etekler giyen ,giymese bile daracık pantolonların içine sığan. Eee ne de olsa zengin bebesi moda mağduru değil mi?
-Yanılıyorsun ,bir sevgilim yok.
-Hıı, beni konuşturmaya çalışıyorsunuz herhalde.
-Kendin konuşuyorsun.
-E peki şimdi sevgilin filan yoksa bu kime ? Aaa doğru ya ben bunu nasıl unuturum ya da en sona korum. Annenize değil mi bu hediye ? Ay canım kim bilir nasıl sevinir şimdi. E nasıl olsa her anne evladının verdiği küçük büyük olsun ayırmaksızın her hediyeyi kabul eder beğenir  ,değil mi?

Tabi bunları söylerken onun ne halde olduğunu bilmiyordum.

-Ya sana ne oldu böyle, arabaya zor biniyordun , şimdi de ağzın kapanmak bilmiyor.

O anda sanane be slk,ukala şey diyesim gelmişti. Ama tabii, kendim olmalıyım değil mi,efendi ,sessiz ,sakin olmalıyım. Adabımı bozmamalıyım değil mi luzumsuzlara karşı.

-Şey ,özür dilerim.
-Şey değil benim adım, Emir.
-Emir beyleri ,özür dileriz. Çenem böyledir ,bir anda açılır böyle. 
-Affedildin tamam. Susabilirsin.

Susabilirirsin diyor bide. Sanki onun emriyle susup konuşcam ya.

-Teşekkürler ,Emir Beyleri ,deyip gözlerimi yola koydum.

  Emir Can KORKMAZ

  Yollar gittikçe o küçük ve bende gidiyordum. Az kalmıştık  gideceğimiz yere. Şarkılar sırasınca çalarken sessizlik içinde gidiyorduk. Ve birden İlyas Yalçıntaş' ın Nefes parçası başlamıştı.

Kelebek kadar ömrümüz var ,sevmek lazım ,hemen başlayalım.
Kaybedecek daha neyimiz var, aşk için ne gerekiyorsa hepsi bende var...

Nakaratına gelince yeniden mırıldanmaya başlamıştı bu küçük. Yana doğru bakarak onu izledim. Baktığımı hissedince sesini kesti ve utanarak geriye doğru çekildi. Ama buna emin olun ki yanımdaki bu küçük ,20 'li yaşı olmasına rağmen tıpkı bir çocuk gibiydi.

Sonunda gelmiş istediğim yere , arabayı durdurmuştum. Kemerimi çözüp aşağıya inmiştim. Yoluma devam ederken bir dakika , bu kız daha ne bekliyor. Hemen gidip cama tıkladım. Ne bekliyorsun diye bir işaret yaptım. Şaşkınlıkla gözlerini bana devirdi. Her halde rüyadayım sanıyordu kendisini. Utana, sıkıla , kemerini çözüp araba kapısını açtı. Daha örtmeden kendi etrafında dönmeye başladı.

-Bu şehirde böyle bir yer mi varmış?
-Hadi...,deyip yoluma devam ettim.

En sonunda kapıyı örtüp pesimden gelmişti. Ve bende KORTE KUYUMCULUK adında  şirketin kuyumculuğuna girmiştim.

İçeriye girdiğimde görevliler :

-Hoşgeldiniz Emir bey , ziyaretinizle bizleri şereflendirdiniz.
-Hoş buldum ,Zafer Usta. Teşekkür ederim.
-Ne arzu edersiniz ,ne vereyim Emir beye.
-Usta, şimdi şu son modellerden narin ,göz alıcı kolyelerden önümüze çıkartabilir misin?
-Tabii ki, buyurun Emir Bey.

Çıkartıp önüme koydu.

-Eee Emir bey, şu hanım kızımız mı seçicek iyisinden, yoksa çalışıp mı geldiniz ?

Ya bu Zafer Usta , küçüklüğümden beridir ki benimle böyle uğraşırdı. Burada ki bütün işlemeleri hepsini kendi işler , emeğini alnından verirdi. Bu sayede de önde gelen kuyumcu  isimlerinden biriydi.

- Hayır Zafer usta. Ben seçmeyeceğim.
-Peki Emir bey. Gel kızım ,ben sana tanıtıyım.

O bakıyordu , ben bekliyordum. Zafer Usta da tanıtmaya devam ediyordu gözlükleriyle.
En sonda birini seçti Sude. Kelebekli bir kolyeydi. Kesinlikle o şarkıdan esinlendi diye umuyorum.

-İşte bu ,dedi.
-Tamam , eee Zafer Usta , nasıl bir seçimdi ?
-Tam kelimeyle harika bir seçimdi. Dediğim gibi ,zarif bir ince işlemeden olan bu kelebek, tamamiyle ince işlemlerden geçmiştir. Bunun yanında sağlam ve dayanıklıdır. Hatta ince bölgelerinde incilerde bulunur.
-Çok güzel. Bu kelebeği ,Sude' ye alıyorum.
-Tamam ben hazırlıyorum hemen.

   

HAYATA DAİR "ZAAFIMSIN"Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin