Emma'nın beni peşinden derse sürüklemesine izin verdim. Bir şeyler anlatıyordu, aynı zamanda çok hızlı yürüyordu. Bileğimi tutarak beni çektiği için hızına yetişmeye çalışıyordum, bir yandan da söylediklerini anlamaya. ''...dedi. İnanabiliyor musun?''
''Ne dedi?'' dedim gözlerimi kısıp, ona bakarak. Konuşmanın başını kaçırmıştım fakat erkek arkadaşından bahsettiğine emindim.
Emma tekrar anlatmaya başladığında gözlerimi tamamen ona çevirmiş, odak noktam haline getirmiştim. Tam o sırada, aceleyle yürüyen birisiyle çarpıştım. Omzuma o kadar sert çarpmıştı ki sızlıyordu. Yüzüne çok dikkat edemedim fakat siması tanıdık geliyordu. Telaşlı veya endişeli gibi bir hali vardı. Yine de ''Özür dilerim!'' diye seslenmiştim. Önüme bakmıyordum, dolayısıyla onu fark edip kenara çekilemedim.
Fakat o göz ucuyla bile bakmadan, umursamazca yoluna devam etti. Emma, ''İyi misin?'' diye sorarken, yerdeki kağıdı fark ettim. Bana çarpan çocuğun elindeki kitapların içinden düşmüş olmalıydı. Emma'ya ''evet'' dercesine başımı sallayıp, yerdeki kağıdı aldım.
- Müdür Weatherbee ile görüş.
-Anneni ara.
-Basımı yapan çocuğu bul.
J.J
Kendine unutmaması için aldığı notlar olmalıydı. J.J de neyin nesiydi? Yüzünü görebildiğim kadarıyla, pek tanıdığım biri olduğunu sanmıyordum. Ona notları için seslenmeyi düşündüm fakat çoktan gözden kaybolmuştu. Muhtemelen aceleyle Bay Weatherbee ile görüşmeye gidiyordu, odası gittiği yöndeydi.
''O nedir?'' dedi Emma, omuz silkip kağıdı cebime tıkıştırdım. Emma'nın koluna girip derse yetişmek adına bu sefer ben onu sürükledim.
*
Bütün ders boyunca aklım o çizgili, sarı ve küçük bir not defterinden koparılmış kağıtta kaldı. Kendine son hatırlatması, basım yapan çocuğu bul'du. Basım, aklıma gazeteyi getiriyordu. J.J'nin el yazısını olabildiğince aklıma kazıdım.
Dersin bitmesine iki dakika kalmıştı. Heyecanla at kuyruğu modelindeki sarı saçlarımı düzelttim, oturduğum sandalyede kalkmaya hazır bir hale geldim. Oysa J.J'nin kim olabileceğini üç sıra önümdeki Emma'ya soracaktım. O herkesi tanırdı, bileceğini umuyordum.
Teneffüs zili çalar çalmaz çantamı omzuma aldığım gibi, Emma'nın sırasına gittim. Karşısındaki sıraya oturup ona doğru döndüğümde gözlerimdeki heyecanı görmüş olmalı ki o da merakla bana baktı. O sırada sınıf bomboş kalmıştı.
Sıranın üzerine koyduğum pembe kapaklı defterimden küçük kağıdı çıkarıp Emma'ya uzattım. Kağıdı elimden alıp okuduğunda, ''Bu ne?'' dedi gülerek.
''J.J yazıyor orada, isminin kısaltması olmalı. Kim olabilir?'' dedim, parmağımla yazıyı göstererek.
''J.J...'' dedi, düşünceli bir tavırla. ''Jessica, Josie,...'' Sonra heyecanla bana baktı. ''Jughead Jones!'' dedi ellerini çırparak. ''O olmalı, sana çarpan çocuk, değil mi?'' Başımı salladım. ''Zamanında bakamadım, çoktan koridordan dönüyordu gördüğümde. Ama başında gri, eski bir bere vardı, değil mi? Jughead onu asla çıkarmaz. Sebebini bilmiyorum.'' Bere ayrıntısına dikkat etmediğimi düşünüp, bunu da kafamda not aldım.
''Ne kadar iyi tanıyorsun bu Jughead'i?'' diye sordum, Emma'ya doğru eğilerek.
Aynı şekilde o da bana doğru eğildi. ''Neden bu kadar çok merak ediyorsun bu Jughead'i?'' dedi gözlerini kısıp, sinsi bir bakış atarak. Geri çekildim ve gözlerimi devirdim. ''Son notu okusana! Basım yazıyor... Okul gazetesini getirdi aklıma, belki bir alakası vardır.'' dedim.
''Saçmalama, iyice paranoyaklaştın.'' dedi elini alışkanlık haline getirdiği şekilde, yukarı aşağı sallayarak. ''Her gördüğün şeyi ona bağlama. Bak, özellikle 'şeyi' diyorum çünkü aklıma daha gelmeyen birçok nesne veya olayı, hatta baksana kısa bir notu bile ona bağlıyorsun.'' dedi.
Belki de haklıydı, ben fazlasıyla paranoyaklaşmıştım. O gün Emma'yı haklısın, diyerek geçiştirdim. Yine de o kağıdı atmadım, cebime geri koydum ve o günü notu düşünmemeye çalışarak bitirdim.
Fakat o notla işim hala bitmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İsimsiz Yazar|Bughead|
FanfictionOkul gazetesinin, çok sevilen ama adını gizleyen yazarı ve ben, Betty Cooper. ¬ Riverdale'den Bughead fanfiction. (bağımsızdır) ¬ 12.03.2017 20.06.2019(Düzenleme)