Bölüm 5

976 87 6
                                    

Yanaklarımdan süzülen yaşları elimin tersiyle silerek, başımı gökyüzüne doğru kaldırdım. O, çok güzeldi. Birisini, bir kadını çok güzel sevmiş ve onu kaybetmişti. Birilerine çok kırılmıştı. Acı dolu sözlerinin ardında hangi kimliğin yattığı umrumda değildi. O her kim ise, ona hayrandım. Hayranlığım tarif edilemez bir duyguyla bütünleşiyordu. Dilerseniz buna aşk deyin, dilerseniz karşılıksız sevgi. Bu basit bir beğenme değildi, büyük ve yanında derin bir nehrin uzandığı uzun bir patikaydı.

Bu haftaki yazısının son cümlesini tekrar okudum.

Ve insanlar anlamsızdı. İnsanlar, acımasızdı.

Yaşlarla dolu gözlerim metnin başlığına takıldı; Anlamsızlıkla Dolu İnsanlar.

Bu cümleyi daha önce duyduğuma yemin edebilirdim fakat nereden olduğunu hatırlayamıyordum. O an bunu görmezden gelerek, gazeteyi katlayıp çantama koyarak sınıfıma ilerledim.

*

Emma'nın koşarak yanıma geldiğini fark ettiğimde gülümseyerek ayağa kalktım. Üstüme atlayarak bana sarıldı.

"Anlamsız bir biçimde seni çok özledim!" diye haykırdı. Histerik bir kahkaha attım.

"Ah, lütfen 'anlamsız' kelimesini lügatımızdan kaldıralım." Kaşlarını çattı ve "Neden?" diye sordu ciddi bir ifadeyle.

"Uzun hikaye..." dedim, oysa ki yalnızca anlatarak kendimi ve beynimi yormak istemiyordum.

Emma da uzatmayarak omuz silkti, hafta sonu ne yaptığını anlatmaya başladı.

*
Uyuyabilmek adına yatakta bir sağ bir sol yapıp duruyor, düşünmekten uyuyamıyordum. En sonunda bunalıp oflayarak ayaklandım ve yürüyüşe çıkmak için odamdan ayrıldım. Evdeki herkes uyuduğu için ses çıkarmamaya özen göstererek kapıyı açtım, kendimi serin ve karanlık geceye attım.

Kulaklığımı takıp yavaş adımlarla yürümeye başladım. Bir süre sonra karşı kaldırımda, benden yüz metre kadar uzakta aynı benim gibi kapüşonunu başına geçirmiş birini fark ettim. Saat epeyi geç olmuştu ve sokak neredeyse bomboştu. Adımlarımı biraz daha yavaşlatmış ve gözümü karşımdaki adamdan ayırmadan yürüyordum. Biraz ürkmüş biraz da merak etmiştim. Ardından kapüşonunu indirdi ve o tanıdık gri bereyi gördüm.

Jughead Jones. Her yerde karşıma çıkmak zorunda mısın?

Kafama dank eden hatırayla olduğum yerde durdum. Ben de kapüşonumu indirip, öylece Jughead'e baktım. Birden o da arkasına doğru döndü ve göz göze geldik.

Anlamsızlıkla Dolu İnsanlar, Jughead'in muhtemelen birinden ödünç aldığı kitabın arasındaki yazı. İsimsiz Yazar'ın metin başlığı.

İsimsiz Yazar|Bughead|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin