Bölüm 17

620 48 27
                                    

Sevmek seni
En şaaşalı kelimelerin oluşturduğu bir paragraf kadar ayrıntılı
Sevmek seni
Tesadüflerin en anlamlısı, mecazların gerçekliği
Sevmek seni
Yavru bir sokak kedisinin süt için annesini araması kadar naif
Sevmek seni
Bir bebeğin ilk sözcüğünün 'anne' olması kadar ince
Sevmek seni
'seni seviyorum' un anlamını tüketmeyecek kadar zor.

Gülümsedim. Jughead, İsimsiz Yazarın yazdığı şiiri en içten duygularıyla karşıma oturmuş bana okumuştu. Tek bir kelime etmeden dudaklarına uzandım yavaşça. Minik bir buse kondurarak ona cevabımı vermiş oldum. O da gülümsedi. Hiçbir şey demedi, öpücüğüme karşılık olarak daha uzun öptü beni.

*

Jughead'in evinde, balkonda oturmuş muhabbet ediyorduk. Masada önümüzde bilgisayarı vardı, müzik çalıyordu. Şarkıyı değiştirmek adına uzandım ve yanlış tuşa basarak bambaşka bir klasörün açılmasına sebep oldum.

Karşımda 'şiirler' adında bir klasör duruyordu. Jughead bunu fark etmemiş, kahvelerimizi doldurmak için mutfağa yönelmişti. Ona sormalıydım, biliyordum fakat şiir yazdığını bana daha önce hiç söylememişti. Merakıma yenik düşerek klasöre tıkladım ve karşımda, onlarca kısa-uzun şiir bulunuyordu.

Sevmek Seni şiiri son yazdığıydı. Ama...

Karşımdaki şiirler, İsimsiz Yazarın her bir harfini ezbere bildiğim onlarca şiiriydi. Acaba beğendiği için mi kaydetmişti? Fakat şiirin sonlarına ulaştığımda, ''yazan'' bölümünde İsimsiz Yazar yazıyordu. Ne hissedeceğimi bilemiyordum. Kafam karışmıştı, inanmak istemiyordum.

Şiirler klasöründen çıkıp 'metin' klasörüne tıkladım. Bunlar, İsimsiz Yazarın sözleriydi. Jughead, onları çalıyor olamazdı. Fakat neydi bunlar, neden bilgisayarında barınıyorlardı?

Hayır, hayır, hayır... Zihnimden geçen o düşünce, beni inanmamam için zorluyordu.

''N'apıyorsun sen?'' diyen Jughead hışımla bilgisayarın kapağını kapattı.

''Neler oluyor?'' dedim ayağa kalkarak. Ağır ağır bardakları masanın üzerine bıraktı ve ellerimi tuttu. Histerik olarak ellerimi geri çektim, ''Neye kızdın?'' dedim imalı imalı. Tek kaşımı da şaşırtıcı bir şekilde kaldırmıştım.

''Neden bilgisayarımı kurcalıyordun?'' dedi soruma soruyla karşılık vererek. Kızgındım, bana yalan söylemişti. Hatta yalan değil, bana hiçbir şey söylememişti!

''Jughead Jones, sen...'' Cümlemin devamını getirmeye korkuyordum. Bu yaşanıyor olamazdı. ''Sen, İsimsiz Yazar mısın?''

İsimsiz Yazar|Bughead|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin