Bölüm 16

570 51 13
                                    

İsimsiz Yazara olan aşkımda şüpheye düşüyorum. Ona olan hislerim, yalnızca takıntıdan mı ibaret? Yoksa gerçek aşk mı?

Şayet gerçek aşk olsaydı, Jughead'e bu denli bağlanıp onu sevmek düşüncesi aklımın ucundan dahi geçemezdi. Jughead hala bana bakıyor. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Hafifçe tebessüm ediyorum, o da aynı şekilde karşılık veriyor. Sorunun ne olduğunu sorsa da yanıtsız kalıyor ve ona doğru bir adım atıyorum. Sanki benim küçük çaplı adımım bütün sokakta yankılanıyor, öyle hissediyorum.

''Juggy...'' diyorum elimi omzuna koyarak. Kelimelerle telaffuz edemeyeceğim kadar zor 'seni seviyorum' demek. Sanki anlamını yitirecekmiş gibi zorlanıyorum o iki kelimeyi söylemekte.

Kaşlarını kaldırıyor sorarcasına. Bu tatlı hali beni güldürmeye yetiyor. O kadar naif, sevimli görünüyor ki gözüme! Onu sevdiğime emin oluyorum.

''Seni seviyorum.'' deyip koşmaya başlıyorum. Ne yöne, ne tarafa bilmeden gözlerimi kapayıp sadece koşuyorum boş kaldırımlarda. Bir an gözlerimi açtığımda, duraksıyorum ve arkamı dönüyorum. Hayır, yalnızca hayalmiş. Koşmuyorum, olduğum yerde, olmam gereken yerde, Jughead'in tam karşısındayım.

Gözleri dolu dolu Jughead'in. Bir saniye, o ağlıyor mu? Hem de hıçkıra hıçkıra... Beni bu kadar çok mu seviyor?

''Ben de seni...'' diyor zoraki, hıçkırıklarının arasından. Ve kocaman sarılıyor bana.

İsimsiz Yazar|Bughead|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin