Bölüm 4

1.1K 104 35
                                    

Biyoloji kitabını göğsüme resmen yapıştırarak tutarken hızlı adımlarla okul koridorunda yürüyordum. Jughead ile herhangi bir karşılaşma yaşamamak adına, kafamı deve kuşu misali yere eğmiş, böyle yaptığımda beni göremeyecekmiş gibi düşünmeye çalışıyordum.

Kimseyle çarpışmadan sağ salim sınıfa vardım ve derhal ön sıradaki yerimi aldım. Derse geceden hazırlanamadığım için kitabı açıp bazı önemli yerleri okumaya başladım.

Bu sırada sınıfın kapısı bir hayli sert bir şekilde açıldı ve içeri Jughead girdi. Kimin girdiğini merak ederek kafamı kaldırmıştım. Gözleri birini arar gibi etrafı dolaşırken, bedeni olduğu yerde duruyordu.

En sonunda gözleri beni buldu, eş zamanlı olarak bedeni de bana çevrildi.

Göz göze gelme, utanma ve kapanış.

*

Bana doğru geldiğini fark etmemiş gibi yaparak gözlerimi kaçırdım ve önümdeki kitaba döndüm. Okuyor gibi yapıyordum fakat odaklanamıyordum. Keskin ve erkeksi parfüm kokusu git gide daha da yaklaşıyordu.

Önümdeki boş sıraya oturup bana döndü. Pür dikkat beni izliyordu, ellerini birleştirerek sıramın üzerine koymuştu.

Nihayet kendimi cesaretlendirip, kafamı kaldırdım. Soran gözlerle ona bakıyordum, ne diyeceğimi bilememiştim.

"Günaydın," dedi. İstemsizce gülümsedim ve ben de "Günaydın." dedim. Bu derse girip girmediği hiç dikkatimi çekmemişti, bu yüzden ders için mi yoksa benimle konuşmak için mi buraya geldiğini bilemiyordum.

Neden benimle konuşmak için sınıfıma gelsin ki? Bu mantıksızdı, dün mesajlaşırken beni terslemişti.

"Aynı derse girdiğimizi fark etmemiştim," dedi sırıtarak. "Bu iyi oldu."

"Ah, ben de." dedim başımı sallayarak. Bir yandan aynı derse girmemizin onun açısından neden iyi olduğunu merak ediyordum. "Dün için kusura bakma. İşine karışmamalıydım."

O da kafasını iki yana sallayarak "Sorun yok," dedi ve önüne döndü.

Ne saçma bir diyalogdu bu böyle.

*
Ders bittiğinde Jughead arkasını bile dönmeden bana görüşürüz, deyip sınıftan çıktı. Hızlı ve aceleyle çıktığı için sırasının üzerindeki kitabı unutmuştu. "Hey!" diye seslendiğimdeyse duymamıştı.

Sıramdan kalkıp kitabını elime aldım. Sayfaları çevirdiğimde, ders içinde doldurmamız gereken boşlukları bile doldurmadığını gördüm. Kitabın ilk sayfasına dikkat ettiğimde ise, onun değil bir başkasının ismi yazılıydı. Kitap Jughead'e ait değildi.

Kendi kitaplarımı çantama koyup elimdeki Jughead'in olmayan kitapla birlikte sınıftan çıktım. O sırada biraz ilerideki Jughead'i gördüm. Kitabını vermek için ona doğru giderken, sayfaların arasından gözüken kağıdı fark ettim. Jughead henüz beni fark etmemişti, böylece rahatlıkla kağıdı çekip çıkardım.

Anlamsızlıkla Dolu İnsanlar

Kağıtta sadece bu üç kelime yazıyordu. Bir metnin veya hikayenin başlığı gibiydi. Fakat biyoloji ile alakası neydi?

Başımı kaldırdığımda karşısındaki çocukla konuşan Jughead, sohbetini bitirmiş ve beni görmüştü. Hızla kağıdı kitabın arasına geri koyup ona doğru gittim.

"Kitabını unutmuşsun." dedim kitabı ona doğru uzatırken.

"Ah, dalgınım şu sıralar." Kitabı elimden aldı. "Teşekkür ederim." derken, sırtını çevirmişti bana.

Rica etmeme fırsat tanımadan uzaklaştı. Omuzlarımı silkip, ben de sınıfıma ilerledim.

İsimsiz Yazar|Bughead|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin