Bölüm 14

565 56 16
                                    

Aniden bardaktan boşalırcasına yağmur yağmaya başlamıştı. Üstümüz başımız anında sırılsıklam olmuşken, Jughead'e evin verandasını gösterip oraya gitmeyi teklif ettim. Başını onaylarcasına sallayarak kabul ettiğinde hızlı adımlarla verandaya ilerledik ve Jughead minderli koltuğa oturduğunda ben eve, birer bardak kahve yapmaya doğru yöneldim. Kolumdan tutup, ''Nereye?'' diye bir soru yönelttiğinde durumu açıklayıp cevap beklemeden ilerledim.

Kahvelerin olmasını beklerken, Jughead'in ne cevap vereceğini düşünüyordum. Ona, neredeyse hiç düşünmedenn 'deneyebileceğimizi' söylemiştim. Oysa ki bu işler deneyerek olmazdı...

Karşılıklı sevgi ve saygıyla bir ilişki sağlıklı bir şekilde yürürdü. Bu çok aksi, benim şimdiye kadarki yaşantıma da ters bir hareketti.

''Kahveler hazır!'' diyerek elimde iki bardak sıcacık kahveyle yanına ulaştım.

Kahvesinden bir yudum aldıktan hemen sonra cebinden çıkardığı sigara paketinden bir dal yakıp içmeye başladı. Dumanı o kadar içine çekiyordu ki, kısa bir sürede sigara bitti ve masadaki küllükte söndürüp bana döndü. Bu sırada ben yalnızca onu, sigara içerkenki heyecanlı tavrını seyrediyordum.

''Ben seninle denemek istemiyorum Betty.'' diyerek konuya giriş yaptı. ''Ben senden beni sevmeni de beklemiyorum. Bak, sana geçen gün söylediklerim uzun süredir içimde sakladığım hislerin aniden dile dökülmesiydi. İstemsizce oldu, ana kapıldım. Senden karşılık beklemiyorum veya sana bir seçim yaptırmak için onları söylemedim.'' Tek solukta konuşmuştu. Derin bir nefes çekti ciğerlerine ve kahvesinden bir yudum daha aldı. Benim kahvem ise neredeyse bitmek üzereydi.

Sessiz kaldım. Kendimi bir seçim yapmak zorunda hissettmiştim ve belki de Jughead gibi birini kaybetmemek için ona olumlu yanıt vermiştim. Oysa ki onun niyeti bambaşkaymış...

''Böyle sessiz mi kalacaksın?'' Başım eğik, parmaklarımla oynuyordum. ''Seninle sessiz kalmak bile güzel.'' dedikten hemen sonra ''Ah!'' diye devam etti. ''Sana bunları söylememliyim, özür dilerim.'' dedi.

''Sorun yok.'' desem de aldırış etmeden konuşmaya devam etti. ''Sorun var, Betty. Ben eskisi gibi devam etmeyi tercih ederim. Sanki sana...'' duraksadı. Gözlerini yumdu, başını yukarı kaldırıp tekrar indirdiğinde ofluyordu. ''Sanki sana hiç 'seni seviyorum' dememişim gibi devam etmeliyiz.''

Sözleri kalbime bir hançer saplarcasına acıtıyordu. Neden bilmiyorum, sesinde bir şey vardı ve bu bir eksiklikti. Ben o eksik kalan şeyi şimdiden özlemiştim. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.



İsimsiz Yazar|Bughead|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin