5. bölüm

5.3K 298 93
                                    

 I said shout, you slut!

‘’…’’ 

‘’Onun tek yakını olacağım. Göreceksin. ‘’ Kai kahverengi gözleriyle Tao’nun siyah gözlerine baktı. Ciddiydi. Fazlasıyla ciddi. ‘’Onu hiçbir zaman yalnız bırakmayacağım. Her zaman yanında olacağım. Hiçbir zaman tek kalmayacak.’’ 

‘’…’’ 

‘’…’’

Tao kafasını eğdi ve o her zamanki küçümseyici bakışını attı.

‘’Her neyse… Hadi eve gidelim,''diye mırıldandı.

Tao düşüncesizdi. Hemde çok düşüncesiz.


***

Kai aynaya bakıp kendi kendine gülümsedi. Kalbi adeta tekliyordu. Neden böyle bir şey yaptığını bilmiyordu. Aslında biliyordu da… Bunu kendine yediremiyordu.

Aynaya bakıp salak salak sırıtmasının ve kalbinin hızlı atmasının tek sebebi yaklaşık 10 dakika sonra Luhan’ın onun evine gelecek olması ve Tensel Temas konulu ödevleriydi. 

‘’Tensel temas…’’diye mırıldandı Kai. Düşündükçe aklına garip garip şeyler geliyordu ve bu karnındaki ağrıyı daha da arttırıyordu. ‘’Tamam…’’diye mırıldanmaya devam etti, ‘’Sakin ol Kai. Derin nefes… Hu…. Evet, aynen böyle…’’ 

Kendi kendine mırıldanırken kapının çalınmasıyla tısladı.

‘’Ah… L-Luhan geldi… N-na- K-kapı, evet kapı.’’ 

Kai hızlı adımlarla kapıya doğru yürüdü, yüzüne en sevimli gülümsemesini yapıştırdı ve ağır demir kapıyı tek harekette açtı. Ancak hevesi ve gülümsemesi bir anda sönmüştü.

‘’Taemin?.....’’ diye mırıldandı hayal kırıklığıyla.

Taemin gülümsedi ve ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi. 

‘’Merhaba Jongin.’’

‘’Benim adım…’’

‘’Kai,’’dedi Taemin gülümseyerek. Kai kıkırdadı.

‘’Öğrenebilmiş olmana sevindim.’’ Taemin gülümsedikten sonra merdivenlerden yukarı çıktı. ‘’Neden geldin, okulda olman gerekmiyor mu?!’’diye bağırdı Kai sesinin yukarıda da duyulması için.

‘’Fizyoloji kitabımı unutmuşum!’’diye bağırdı Taemin. Daha sonra aşağıya indi. ‘’Evet, kitabımı aldım ve okula gidiyorum.’’ 

Kai gülümsedi. ‘’Peki o zaman.’’ 

Taemin’le beraber kapıya yürüdüler. Taemin ayakkabılarını giyerken Kai’de onun kitabına bakıyordu. Abisi ayağa kalkınca kitabı ona verdi.

‘’Sonra görüşürüz Jongin,’’dedi Taemin ılık bir ses tonuyla.

‘’Kai,’’dedi Kai. 

‘’Pekala, pekala.’’ Taemin gülümsedi, kapıyı yavaşça açtı ve tam o sırada sarı saçlı ve bebek yüzlü kısa bir çocukla burun buruna geldi.

Luhan şaşkınlık dolu yüzüyle Taemin’e baktı. Karşısındaki çocuk onu fazlasıyla etkilemişti.

Taemin’de kocaman olmuş gözleriyle ona baktı. Çok ama çok güzeldi. Farklı, insanı büyüleyen tarzdan bir güzelliği vardı. 

Kai abisinin garip bakışlarını görünce onu omzundan itti.

‘’Merhaba Luhan!’’dedi gülümseyerek. Ancak Luhan’ın gözleri büyülenmiş gibi Taemin’deydi.

Taemin zorluk ve büyük bir şaşkınlıkla kafasını çevirip Kai’ye baktı. ‘’Akşam görüşürüz Kai.’’ 

Şaşırma sırası Kai’deydi çünkü abisi ona uzun zamandır ilk defa Kai diye hitap etmişti.

‘’Görüşürüz Taemin,’’dedi Kai. Taemin yürüdü ve sokak kapısından çıkıp gitti. Kai kapıyı araladı ve büyük bir sersemlikle ona bakan Luhan’ı içeri davet etti. Luhan çekinerek içeri girdi. 

‘’Imm, oturma odasında mı, yoksa benim odamda mı çalışmak istersin?’’diye sordu Kai. Luhan minik kafasını kaldırıp ona baktı.

‘’Oturma odası iyi.’’ Beraber holde ilerlediler ve oturma odasına girdiler. Çok geniş bir odaydı. Duvarlar bembeyazdı. Luhan beyazdan nefret ederdi. Beyaz temiz ve masum görünebilirdi ama günün birinde mutlaka iğrenç bir şey onu kirletecekti. 

Kai büyük masanın yanındaki sandalyeyi çekti ve Luhan oraya oturdu. Kai de onun yanına yerleşti.

Ve büyük bir dikkatle onu izlemeye başladı. 

Luhan kitapları açıp ağır ağır karıştırırken onu izlemeye devam etti. Beyaz teninin her santimini ve gözlerinin her haresini dikkatle inceledi.

Luhan uzun ve beyaz parmaklarıyla sayfaları çevirirken sordu,

‘’Tensel temas kaça ayrılır?’’

Kai bunu duyduğu anda kıpkırmızı olmuştu. Luhan utanmadan konuşmayı nasıl beceriyordu acaba?

‘’Imm… Öpücük… Imm…’’ Luhan gözlerini dikip ona bakmaya devam ediyordu. ‘’Seks?’’diye önerdi Kai bakışlarını kaçırarak.

Luhan küçük kafasını yavaşça eğdi ve,

‘’En iyisi internete bakalım,’’diye mırıldandı durgun ama sevimli sesiyle. Kai tablet bilgisayarı açtı ve Luhan’a uzattı. Luhan bilgisayarı Kai’nin elinden alırken parmakları yine birbirine değmişti. Evin içi sıcaktı; ancak Luhan’ın elleri buz gibiydi, tıpkı tavırları ve yüz ifadesi gibi.

‘’Üşüyor musun?’’diye sordu Kai. Sarışın çocuk kafasını bilgisayardan kaldırıp ona baktı. Çok şirin bakışları vardı.

‘’Neden sordun Kai?’’ Kai birden kalbinin çok ama çok hızlı atmaya başladığını hissetti çünkü Luhan ilk kez onun adını söylemişti.

‘’Ellerin çok soğuk,’’diye mırıldandı.

‘’Ah, hayır. Üşümüyorum.’’

‘’Pekala.’’ Kai’nin mırıldanışı üzerine Luhan bilgisayara döndü.

***

‘’Evet şimdi… Ihm… Sevişmenin tanımını yapacağız.’’ Luhan büyük bir rahatlıkla konuşuyordu. Kai belki bininci kez kızarmış yanaklarını saklamaya çalıştı. Luhan hiç mi hiç utanmıyordu?! ‘’Kağıda yazabilir misin?’’diye sordu Luhan.

‘’Peki.’’

‘’Başlık yap. Seks.’’ Kai büyük harflerle yazdı. ‘’Zevk alınan bir fonksiyondur…’’diye mırıldandı Luhan. Kafasını bilgisayara eğmişti.

Kai aklında canlanan görseller yüzünden ağrıyan karnını kontrol etmeye çalıştı. Ancak pek becerikli olamamıştı.

Luhan’ın söylediği son iki cümleden sonra sevişmenin tanımı bitmişti.

‘’Şimdi… Öpücük…’’ Luhan parmaklarını ekranın üstünde gezdirdi.

‘’Sence bunları yapmanın amacı nedir?’’diye sordu Kai birden.

Luhan tek kaşını kaldırdı. ‘’Ödevin amacından mı bahsediyorsun?’’

Kai kafasını olumsuz anlamda yana salladı. ‘’Öpmenin ve sevişmenin amacından bahsediyorum.’’

‘’…’’ Luhan sessiz kalmayı tercih etmişti. Daha sonra, ‘’Bilmem,’’dedi.

‘’Hım…’’

Kai sorusunun cevabının ‘aşk’ olduğunu tabii ki de biliyordu. Yalnızca bunu bir kerecik de Luhan’ın o minik ağzından duymak istemişti.

‘’Her neyse, devam edelim. Başlık, öpüşme.’’ Luhan emir verdi.

Kai büyük harflerle Ş harfini yazarken yere düşen bir şeyin sesini duydu. Kafasını çevirdiğinde Luhan’ın kısa kollarıyla yere düşmüş şeyi almaya çalıştığını gördü. Yavaşça eğildi ve yere düşmüş silgiyi aldı. Kafasını kaldırdığında ise, Luhan’ın yüzüyle burun buruna gelmişti.

***

Kai bir şey yapmadan aralarındaki 1 cm’lik aralığa baktı. Luhan ‘ın gözleri Kai’nin dolgun ve yumuşak dudaklarına kilitlenmişti. Hızlı hızlı alıp verdiği soluk Kai’nin yüzünü yalıyordu, Kai onun nefesinin yılbaşlarında yedikleri baston şekerin naneli tadı gibi olduğunu fark etti.

Luhan’ın, hızlı hızlı atan kalbinin atışını duymamış olmasını umdu. Bakışlarını yavaşça Luhan’ın gözlerine yöneltti. Çocuğun göz bebekleri kocaman olmuştu ve tatlı bir pembelik beyaz yanaklarına peydahlanmıştı. 

Kai uzun zamandır hissetmediği bu hissi duyumsayınca kötü olmuştu.
Onu ensesinden kendine çekmek için kolunu yavaşça kaldırdı. Ensesi ellerine, tavırlarına ve yüz ifadesine göre fazlasıyla sıcaktı. 

Kai aralarındaki aralığı kapatmak için yaklaştı ancak bu tanıdık sıcak his Luhan’ın bir şeyleri hatırlamasına sebep olmuştu.

------ Flashback ------

Sehun Luhan'ı belinden kavramış, canının yanmasını umursamadan canice içine giriyordu. O kadar hızlı vuruyordu ki birleşmeden çıkan ses Luhan'ın kulağına yumruk sesi gibi gelmişti.

"Adımı haykır seni lanet olasıca sürtük!" 

Luhan acıdan dolayı konuşamıyordu. Hiçbir şey duymuyordu. Beyni durmuştu. Tek hissettiği kalbindeki keskin acıydı. Acıyordu. Hemde çok acıyordu. Sehun birden onu yatakta ters çevirdi ve yanağına sert bir tokat attı. 

"Sana adımı haykırmanı söyledim!"

2 saniyeliğine penisini çıkardıktan sonra tekrar girdi. O hızlı bir şekilde kalçalarını hareket ettirirken Luhan ağlıyordu. Kalbi ağlıyordu. Duyguları ağlıyordu. 

"Haykır dedim!"diye bağırdı Sehun. Yüzünde iğrenç bir gülümseme vardı. 

"S-Sehu-hun..." 

"Daha yüksek sesle!" 

"Seh-Sehun!" 

"Bağır dedim sana!" 

"Sehuun!" 

------ Flashback ------

Kai birden beklediği narin öpücük yerine karnında kocaman bir ağrı hissetmişti. Luhan ona yumruk atmıştı. 

‘’Dokunma bana!’’

Kai ellerini acıyla karnına doladıktan sonra kafasını kaldırıp Luhan’a baktı.

O… Ağlıyordu. 

Going to HellHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin