Everyday I wake up alone~
O akşam Kai'nin yüzünde yapıştırılmış gibi duran bir gülümseme vardı. Hatta annesi bile oğlunun neye böyle sırıttığını merak ediyordu. İş elbiseleriyle yemek yaparken masada oturan Kai'ye dikkatle bakmaya devam etti.
"Kai,"diye mırıldandı birden.
"Hmm?"dedi Kai. Duvara doğru dalmıştı.
’’Neye sırıtıyorsun?" Merak ediyordu.
"Hiiiç,"dedi Kai gözlerini duvara dikmeye devam ederek.
Kai normalde ortada neden olmadan hiç gülmezdi.
"Bu şeyin bir 'hiiiç'ten ibaret olmadığını biliyorum. Anlat hadi." Annesi gülümsedi.
"Cidden bir şey yok,"dedi Kai gülümseyerek.
"Çok gülümsüyorsun, kesin bir şey oldu. Normalde gülmezsin sen."
"Cidden bir şey yok dedim." Kai kıkırdadı.
"Sanırım kafamıza meteor yağacak. Neyse, hadi al da ye yemeğini. Taemin ve baban da birazdan gelir. Bende gidip giyineyim.’’ Annesi tabağı onun önüne koyduktan sonra mutfaktan çıktı.
‘’Teşekkür ederim.’’ Kai gülümsedi.
***
Kai sıradan kalkıp çantasını düzgünce topladıktan sonra yanında oturan Luhan’a döndü. Kitabına gömülmüştü.
‘’Bu akşam yemek yemeye gitmek ister misin?’’diye sordu birden.
Luhan bal rengi saçlarla kaplı kafasını çevirip ona baktı. O kadar sevimli ve güzeldi ki Kai onu tokatlayarak sevmek istiyordu(oha fdsdfaskjghafsd).
‘’Peki ailen?’’diye sordu Luhan, Kai karşılık olarak gülümsedi ve,
‘’Ailem derken?’’dedi.
‘’Evde seni bekliyorlardır. Seni onlardan alıko-‘’ Kai onun sözcüğünü böldü.
‘’Hayır, önemli değil. Ben bu gece seninle birlikte yemek yemek istiyorum Luhan.’’
Tam o sırada çok garip bir şey oldu. Kai’nin daha önce hiç görmediği bir şeydi bu.
Luhan ona gülümsemişti.
Pembe dudakları yukarı doğru kıvrıldı ve güzel dişleri ortaya çıktı.
Gülümseyince yüzünde sevimli bir kırışıklık oluşmuştu.
Kai neye uğradığını şaşırmıştı. Luhan muhteşem gülümsüyordu.
‘’Peki,’’dedi Luhan.
Kai onu sıradan kaldırmak için elini ona uzattı.
‘’Hadi.’’
***
Aslında Kai’nin amacı yemek yemek değildi. Yemek yiyen sevimli Luhan’ı izlemekti(fanteziye bak jhksfdjkasg). Alışveriş merkezine geldiklerinde biraz etrafı dolaştılar, Luhan birkaç tane kitap aldı.
Daha sonra yemek için kızarmış tavuk ve hamburger alıp bir masaya oturdular.
Luhan yemek yerken o kadar sevimliydi ki Kai onu izlemekten karnını doyuramıyordu(https://31.media.tumblr.com/5473f0f97334f99102bbf748211f8538/tumblr_mwz3rhTO9q1rto225o3_250.gif).
Yemeği yarıladıktan birkaç dakika sonra,
‘’Kai,’’diye mırıldandı Luhan, Kai onun ağzının kenarındaki kırıntıları öperek temizlemek istemişti.
‘’Efendim?’’
‘’Dönem sonuna kadar ödevi teslim etmemiz gerekiyor.’’ Luhan parmağını sallayarak konuşuyordu, Kai onu eski okulundaki müdüre benzetti ama Luhan onun güzel ve tatlı haliydi. ‘’ 2 haftamız kaldı.’’
‘’Tamam.’’ Kai gülümsedi, gözleri kısılmıştı.
‘’Kaliteli bir araştırma olması gerekiyorsa haftada en az 2 kez birlikte çalışmamız gerek. Sınıftaki en iyi ödev bizimki olmalı.’’ Kai o an Luhan’ın yeni bir özelliğini keşfetmişti. Luhan aşırı derecede hırslıydı. Bu onun başarılı oluşunu açıklıyordu. ‘’Sınıftaki Hansol adlı çocuğu hiç sevmiyorum, biliyor musun?’’
Kai aklına onun görüntüsünü getirmeye çalışırken,’’ Neden?’’diye sordu. Luhan sorusunu cevaplarken de zevkle onu izlemeye devam etti.
Yemek bittikten sonra alışveriş merkezinden çıktılar. Esen rüzgar ikisinin de saçlarını ağır ağır uçuşturuyordu.
‘’Evin bizim eve yakındı, değil mi?’’diye sordu Kai kaldırımda yürürlerken,
‘’Nerede?’’
‘’Sizin evin birkaç sokak ötesinde,’’diye mırıldandı Luhan. Elleri ceplerindeydi ve gözlerini yerdeki taşlara sabitlemişti.
‘’Umarım annen ve baban seni merak etmemiştir.’’
Luhan birden durdu ve sessizleşti. Kai de onunla birlikte durdu.
‘’Benim… Annem ve babam yaşamıyor…’’
Kai o an oracıkta kafasını yerdeki kaldırıma vurarak parçalamak istedi.
‘’B-ben… Ç-çok özür di-dil-‘’
‘’Önemli değil,’’dedi Luhan gülümseyerek, ‘’Sorun değil.’’ Derin bir nefes aldı ve yürümeye devam ettiler. Luhan konuşmaya devam etti. ‘’Onlar öldüğünde çok küçüktüm. Bir gece tuvalete girmek için uyandım, o sırada holde bir adam gördüm. Annemler içeride uyuyorlardı. Korkup çığlık attığımda ikisi de uyandı ancak adam tırsıp beni öldürmeye çalışmıştı. Elindeki koca bıçağı tam bana saplayacakken annem önüme geçerek beni korudu ve öldü. Babam bana kaçmamı söylerken adam onu da halletti. Çaresizce dışarı kaçtım. O adam yalnızca yiyecek çalmak için eve girmişti ve karşılığında… Annemle babamı öldürmüştü.’’
Kai ağlayacak gibi hissediyordu. Luhan’ın yaşadıkları çok ama çok kötüydü. Ayakta durabiliyor olması bile mucizeydi. Kai onun yerinde olsa… Ne yapardı bilemiyordu.
‘’…’’
‘’14 yaşına kadar büyükannemle yaşadım. Lise için ise bir yurda yerleşmek zorunda kaldım.’’ Luhan’ın gözleri dolmuştu. Ağlamamak için göz kapaklarını sıktı.
‘’?’’
‘’Çok zor geçen bir seneydi. Anne ve babamın öldüğü yıldan sonra geçirdiğim en kötü seneydi. Hatta o yıl… Daha hafif bile kalırdı. Hayatımın en büyük acılarını… O yıl yaşadım.’’ Luhan’ın gözleri uzaklara dalmıştı.
‘’Kendini rahatlatmak için… Hepsini bana anlatabilirsin,’’diye mırıldandı Kai.
‘’Anlatacağım,’’dedi Luhan gülümseyerek, ‘’Ama önce… Anlatacak gücü kendimde bulmam ve toparlamam gerek. Ama söz veriyorum, her şeyi anlatacağım. Baştan sona.’’
‘’Bekleyeceğim.’’ Kai sımsıcak gülümsedi.
Sessiz geçen 5 dakikadan sonra Kai kocaman evi gördü. Çok büyüktü.
‘’Ov.’’ Ağzı resmen açık kalmıştı. Kocaman ev ve… Havuz! Bir havuzu vardı.
‘’Artık büyükannemle yaşamıyorum. Yurttan ayrıldığım sene kendi ayaklarımın üstünde durmak için kendime bu evi satın aldım.’’
Kai şaşkınlıkla evi incelerken, ‘’Anne ve babasından miras kalan parayla satın almış olmalı,’’diye düşünmüştü.
‘’Her neyse,’’diye mırıldandı Luhan, yanakları hafifçe pembeleşmişti ve saçları hafif meltemle uçuşmaya devam ediyordu. ‘’Im… İçeri gelmek ister misin?’’
‘’?!!!!??’’ Luhan. Onu. İçeri. Davet. Etmişti.
‘’…’’ Utandığı yanaklarından belli oluyordu.
‘’Ş-şey… Belki daha sonra. Yarın yani.’’ Kai gülümsedi.
‘’Sen bilirsin. İstediğin zaman gelebilirsin. Imm, bir sorunun olduğunda.’’
‘’Peki,’’dedi Kai kocaman gülümseyerek.
Luhan’da bakışlarını kaçırarak gülümsedi. ‘’İyi geceler Kai.’’ Bahçe kapısını açıp içeri girdi ve el salladı.
Kai de el salladı. ‘’İyi geceler Luhan.’’
***
Sabah Kai uyandığında ev çok sessizdi. Garip bir şekilde sessiz. Normalde Taemin bu saatlerde uyanırdı ve evi kırana geçirip okula giderdi. Kai daha geç uyanıyordu.
Esmer tenli çocuk yastığın altındaki telefonu çıkardı ve saate baktı. 07.18. Hala çok uykusu vardı ekrana bakarken gözleri kayıyordu.
Kai elindeki telefonla uykuya daldı. Uyandığındaysa saat 09.00 olmuştu ve kapının zili onu uyandırmıştı. Ağzından küfürler savurarak yataktan kalktı. Merdivenlerden inerken kapı zili hala çalmaya devam ediyordu.
‘’TAEMIN EĞER SENSEN, SENİN AĞZINI YÜZÜNÜ-‘’ Kapıyı açtı ve tanıdık bir yüzle göz göze geldi.
‘’??!!?’’
‘’Merhaba Jongin-shi,’’dedi Kyungsoo dolgun dudaklarıyla gülümseyerek, elini kapıya koymuştu, ‘’Arkadaş olalım mı?’’
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Going to Hell
Fanfiction*Tanıtım* O yalnızdı. Dışlanıyordu. Nedenini ise kimse bilmiyordu. Dışlama ve insanlardan uzak durma sebebi ise onlardan farklı olması ve insanların önyargılı olmasıydı. Canının yanmasından korkuyordu. Yine aynı acıları yaşamaktan korkuyordu. Karanl...