Özel Bölüm -Part 4-

3.2K 154 8
                                    



Özel Bölüm -Part 4-

Kyungsoo çıplak vücudunu saklamak istercesine eliyle göğsünü örttü ve karşısındaki iki öfkeli gence baktı. Sarışın olanın büyük ve güzel gözlerinin altında koyu renk halkalar vardı, pürüzsüz cildinin mükemmelliğini gölgeliyordu. Kyungsoo diğerine baktı, aynı halkalar onun gözünde de vardı. Uykusuzluktan kırılmış gibi görünüyorlardı. 

‘’K-Kai?’’diye mırıldandı çocuk şaşkınlıkla, ‘’L-Luhan…’’ 

‘’Ya, ya, Luhan.’’ Sarışın çocuk homurdandı ve eliyle saçlarını düzeltti. 
Sehun bir adım ilerledi ancak Luhan’ın korkutucu bakışlarını görünce duraksadı. Bu yüz ifadesi de neydi böyle? 

‘’Burada ne arıyorsunuz?’’diye sordu sakin bir ses tonuyla. 
Kai gözlerini kırptı ve alay dolu bir ses tonuyla Sehun’a, ‘’Asıl siz burada ne arıyorsunuz?’’diye sordu. Sarışın olan duraksadı, ‘’Biz bu tatili 2 aydır planlıyoruz,’’diyerek devam etti Kai.

‘’Uykumun. İçine. Ettiniz.’’ Luhan ölümcül bir ses tonuyla mırıldanırken kelimelerin üstüne bastı. Sehun uykusuz Luhan’ın tam bir cadaloza dönüşeceğini çok iyi biliyordu. Bu konuda deneyimliydi.

‘’Ani bir karardı,’’diye sakince mırıldandı Kyungsoo, fazlasıyla uysal görünüyordu. 

‘’İkinizle aynı otele, hatta aynı koridordaki odalara düşecek kadar lanetli olmalıyız sanırım.’’ Luhan göz kapaklarını açıp kapadıktan sonra mırıldandı, uykusuzluk onu deli ediyordu.

‘’…’’ Sehun ve Kyungsoo sustu. Kai ve Luhan haklıydı çünkü gerçekten çok bağırmışlardı. Ama… Seks yaparken inlememekte imkânsız bir şeydi.

‘’Ciddiyim,’’dedi Kai işaret parmağını onlara doğru sallayarak, ‘’Eğer bir daha çığlıklarınızı ve inlemelerinizi duyarsam otel müdürlüğüne şikâyet ederim sizi.’’

‘’…’’ 

‘’Seks ihtiyaç, biz de yapıyoruz anladım ama çok bağırıyorsunuz.’’ Luhan şuan da ne dediğinin farkında değildi, gözlerini kapatıp açtı, uykusuzlukla yeniden karşı karşıya gelmişti, ‘’Ah, uyumam gerek.’’

‘’Dediklerimiz bu kadar,’’dedi Kai parmağını sallayarak, ‘’Görüşürüz Kyungsoo-shi ve Sehun.’’ Parmağını geri çekti ve el salladı. Daha sonra Luhan’la odaya doğru ilerlediler.

Sehun kapıyı yavaşça kapadı. Kapamasıyla birlikte Kyungsoo yatağa doğru yürüdü ve yavaşça yerleşti. Gözlerini kapadı ve oluşan siyah boşlukta kendini rahatlatmaya çalıştı. Yumuşak yorgandaki baskıyı hissedince göz kapakları açıldı ve karşısındaki Sehun’un gördü. Ona bakarkenki yüzü oldukça ifadesizdi. 

‘’Haklılar,’’diye mırıldandı yavaşça, ‘’Çok bağırdım.’’

Sehun gülümsedi ve yaklaşıp kollarını ona doladı, Kyungsoo’nun kafasını göğsüne bastırdı ve alnını öptü. ‘’Hayır tatlım, saçmalama. Sevişirken kimse kendini tutamaz.’’ 

‘’…’’ Kyungsoo cevap vermedi.

‘’Aynı otelde olmamız çok garip… Dün onları neden akşam yemeğinde görmedik?’’ Sehun şaşkınlık içinde sordu.

‘’Bilmem.’’ Kyungsoo sakince cevap verirken gözlerini kapadı. Sehun bakışlarını onun yüzüne dikti, bu davranışını anlayamamıştı. ‘’Karnım acıktı. Aşağıya inmek istiyorum.’’

‘’Çok yorgunum Kyungsoo, biraz uyumaya ne dersin?’’ Sarışın olan gülümserken sordu.

‘’Çok acıktım, yemek yemem lazım,’’diye cevapladı onu büyük gözlü olan, ‘’Çabucak inip geleceğim. Tamam mı?’’ Küçük elini kaldırıp Sehun’un elini avcuna aldı ve yumuşak, beyaz tene bir öpücük kondurdu. Bu sarışın olanın yüzünde geniş bir gülümseme oluşmasını sağlamıştı.

*
Kyungsoo, beyaz renkli geniş tabağa metal bir spatulayla pankek koyarken kocaman gülümsedi. Biraz sonra bu leziz yiyecek midesinin bayram etmesini sağlayacaktı.

Tatlı şeyleri seviyordu. Dondurma, kek, pasta, şekerlemeler ve reçeller onun favorisiydi. 

Kızarmış hamur parçalarının üstüne bal dökmek için geniş kaseye yaklaştı ve gözleri adeta parladı. Tam elini kaldırıp kaşığı alacaktı ki esmer, tanıdık bir kol ondan önce davranıp metal kaşığı yakaladı. Kyungsoo büyük bir öfkeyle kafasını kaldırdı ancak yüzündeki ifade birden silindi.

‘’K-Kai?’’ Şaşkınlık dolu sesiyle mırıldanırken beyaz yanaklarının üstü kıpkırmızı oldu. 2 saat önce yaşadığı anı hatırladı.

‘’Merhaba Kyungsoo,’’dedi Kai kaşıkla pankeklerinin üstüne bak dökerken.
‘’A-ah merhaba…’’ Kyungsoo garip bir şekilde utanıyordu.

Kai bir kez daha gülümsedi, tabağı geniş masayı bıraktı ve parmağıyla ileride oturan Luhan’ı gösterdi. Sarışın çocuk sessiz bir şekilde sandalyeye çivilenmişti ve dalgın bir şekilde etrafına bakınıyordu. Sabahki halinden daha mutlu görünüyordu, uyumuş gibiydi. Gözlerinin altındaki morluklar bir nebze kaybolmuştu.

‘’Bizimle oturmak ister misin, bak, Luhan da orada.’’ 

Kyungsoo kafasını çevirip Kai’ye baktı, yalnız yemek yemektense en yakın arkadaşı ve onun sevgilisiyle yemek yemek çok mantıklıydı. ‘’Pekala.’’
Büyük gözlü olan pankekin üstüne bal döktükten sonra beraber masaya doğru ilerlediler. Luhan kafasını kaldırıp şaşkınlıkla onlara baktı, gözleri uzaktan göründüğü gibi değildi. Biraz şişmişlerdi ancak bu onu daha da sevimli gösteriyordu.

‘’Merhaba,’’diyerek gülümsedi Kyungsoo, hafifçe el salladı. Luhan uykulu halinden sıyrılıp ona baktı ve gülümsedi.

‘’Merhaba Kyungsoo.’’

‘’Size katılmam da bir sakınca yoktur umarım.’’

‘’Bu kadar resmice konuşmaya hiç gerek yok, otur yanımıza.’’ Luhan yarı kapalı gözleri ve baygın sesiyle söyledi, dudaklarında yumuşak bir gülümseme vardı.

‘’…’’ Kyungsoo yavaşça oturdu ve hep birlikte yemek yemeye başladılar. Koca gözlü çocuk kafasını kaldırdığı sırada başka bir şey fark etti, Kai yemek yemiyordu. Yüzünde kocaman bir sırıtma vardı ve o sırıtmayla birlikte, tabağındaki pankekleri yiyen, daha doğrusu yemeye çalışan Luhan’ı izliyordu.

‘’NE BİÇİM BİR FANTEZİ BU??!?!?!?!’’ diye bas bas bağıran iç sesine engel olamamıştı Kyungsoo.

‘’Luhan, dudağının kenarına bal bulaşmış,’’dedi Kai parmağıyla işaret ederek. Luhan elini şaşkınlıkla dudağına götürdü ve silmeye çalıştı ancak o yapışkan, tatlı sıvıyı elinde hissedememişti.

‘’Bulamadım,’’diye homurdandı. Esmer çocuk bir tane ıslak mendil aldı ve sevgilisinin dudağına bulaşan balı yavaşça sildi. O temizlemeye devam ederken Luhan’ın yüzü kırışmıştı. Sehun Kyungsoo’ya böyle bir şey yapmaya kalksa büyük ihtimal ondan kocaman bir uçan tekme yerdi. İnsanlar çok tuhaftı. Yada… Garip olan sadece Kyungsoo’ydu galiba.

‘’Teşekkür ederim.’’ Luhan sevimli bir şekilde gülümsedi. ‘’Ihm… sabah…. Bağırdığım için üzgünüm Kyungsoo.’’ Sarışın ve sevimli çocuk ağzındaki pirinçleri çiğneyip yavaşça yuttu. ‘’Uykusuzdum ve sinirlerim bozulmuştu… Ve üstüne üstlük kalçam ağrıyordu.’’

Esmer olan Luhan’a sinsi bir şekilde güldü, Luhan ise somurttu ve eliyle sevgilisini işaret etti, ‘’Birini rahatlatmakta meşguldüm de,’’diye homurdandı. 
Kyungsoo yavaşça güldü ve elini ağzına götürdü, ‘’Sorun değil… Asıl ben üzgünüm.’’

‘’Ah, hayır,’’dedi Luhan daha büyük bir şekilde gülümseyerek, çok içtendi, ‘’Önemli bir şey değil. Uykumu aldım ve rahatım. Bazen… Bende yapıyorum.’’ 
Beyaz tenli olan çocuğun yanakları pespembe olmuştu bir anda, gül yapraklarına benziyorlardı.

‘’Utandın,’’dedi Kai kıkırdayarak.

‘’Hayır, utanmadım,’’dedi Luhan dudaklarını büzüp kafasını çevirerek. Kai güldü ve kollarını ona doladı, sarışın olan da kafasını onun sıcak göğsüne gömdü. 

Kai sevgilisinin yumuşak saçlarını okşarken birden arkadaşına bir şey sormaya karar verdi.

‘’Yarın sabah saat 11’de tekne turuna katılacağız, sende katılmak ister miydin Kyungsoo?’’ Büyük gözleri olan çocuk yemeğinden başını kaldırıp ona baktı, Kai’nin dudakları yukarı kıvrılmıştı.

‘’Tekne gezisi?’’diye sordu Kyungsoo.

‘’Evet, Jeju adası gerçekten muhteşem bir yer ve bu muhteşemlikleri keşfetmek lazım. O yüzden Luhan’la birlikte tura katılmaya ve bu harika kara parçasını daha iyi tanımaya karar verdik.’’ Kai heyecan dolu bir gülümseme gönderdi Kyungsoo’ya.

‘’Gören de turizm rehberi sanır,’’diye alay etti Luhan kafasını onun göğsüne tekrardan gömerek, bu Kyungsoo’nun gülmesini sağlamıştı.
‘’Gelmek isterim ama… Tek başıma olmaz yani… Sehun’un da benimle gelmesi lazım.’’

Birden Luhan kafasını bebek gibi kokan göğüsten kaldırdı, yüz ifadesi çok garipti. Demin ki gibi huysuz değildi ve gülümsemiyordu. Gözleri de en az Kyungsoo’nunkiler kadar büyümüştü. 

‘’Onunla aynı ortamda bulunmak istemiyorum,’’dedi birden sakin bir ses tonuyla.

Kai şaşkınlıklı gözlerini kaparken Kyungsoo da ona bakıyordu.

‘’Luhan…’’diye fısıldayacak oldu Kai ama sevgilisi onu parmaklarıyla susturmuştu.

‘’Hayır ben şuanda çok ciddiyim. Onu istemiyorum.’’ 

‘’Onu… Affettiğini sanıyordum,’’dedi Kyungsoo yumuşak bir sesle, şaşkınlıkla bakmaya devam etti.

‘’Onu affetmiş olmam, onunla aynı ortamda bulunmak istediğim anlamına gelmez.’’ Luhan büyük derecede ciddilik dolu sesiyle söyledi, Kai dikkatle onu izliyordu. Sağ eli ise sevgilisinin eline kenetliydi ve avcunu bastırarak onu sakinleştirmeye çalışıyordu ancak… Bu galiba imkânsızdı. 

Sarışın ve sevimli çocuk kafasını ona çevirdi. ‘’İstemiyorum Kai.’’
‘’Luhan lütfen-‘’

‘’Kyungsoo’nun bizle gelmesini tabii ki isterim ama Sehun’u istemiyorum.’’

‘’Ihm,’’diye mırıldandı Kyungsoo, sesi çatlamıştı çünkü Luhan ve Luhan’ın tepkisinden korkuyordu, ‘’Sehun gelmezse… Bende gelemem.’’

‘’Nedenmiş?’’diye sordu Luhan gözlerini şaşkınlıkla kırparak, o pisliği istemiyordu.

Kyungsoo derin bir nefes alıp bıraktı, ‘’Çünkü Jeju adasına gelme fikri tamamen onun fikriydi ve ben… O olmadan bir yere gidemem.’’

‘’Oh.’’ Kai yumuşak bir inleme çıkardı. 

‘’…’’ Luhan sessizdi.

‘’Sadece 2 saat Luhan,’’diye fısıldadı Kai onun kulağına.

‘’İstemiyorum,’’dedi Luhan homurdanarak.

‘’Ben buradayım Luhan, lütfen böyle yapma.’’ Kai insanların bakmasını umursamadan onun alnına küçük bir öpücük kondurdu.

‘’Tanrı aşkına Kai, ben kimseden korkmuyorum. ‘’ Luhan kafasını geri çekti yavaşça, ‘’Yalnızca onunla aynı ortamda nefes almak istemiyorum, hepsi bu.’’

Sevgilisi onun yüzüne baktı ve her inçini dikkatle inceledi. Sonra derin bir nefes aldı. ‘’2 saat… Lütfen Luhan.’’

‘’Hayır.’’

‘’Yalvarıyorum.’’ 

‘’İstemiyorum dedim.’’

‘’Ama…’’

‘’Sen neden bu kadar çok ısrar ediyorsun Kai?’’ Luhan öfkeyle ona baktı.
‘’Çünkü Kyungsoo bizimle gelmek istiyor gibi görünüyor ve o benim arkadaşım.’’ Kai tam karşısında pankek yiyen dostunu işaret etti. 

‘’Um…’’ Luhan Kyungsoo’yu seviyordu, okuldaki çocukları pataklasa da çok iyi biriydi. 

‘’Sehun’u umursamak zorunda değilsin, tamam mı?’’

Luhan yavaşça kafasını eğdi. ‘’Peki sizi lanet olasılar… Kabul ediyorum.’’ 
‘’Luhan, seni seviyorum.’’ Kai gülümsedi. Şuan da o titrek, pembe dudakları öpmek istiyordu. 

‘’Çok şımarıksın ama ben de seni seviyorum aptal.’’ Luhan öfkeli bir şekilde ona baktı, ardından yavaşça gülümsedi. 

‘’Şimdi… Yarın sabah sahilin önünde buluşuruz, tamam mı?’’diye mırıldandı Kai, ‘’Zaten biz sürekli otelin çevresini dolaşıyoruz, bizi bulabilirsin. Telefon da edebilirsin.’’ 

‘’Peki, tamam.’’ Kyungsoo yavaşça gülümsedi. Ve hep birlikte kahvaltı yapmaya devam ettiler. 

Büyük gözleri olan çocuk o ikisini yemek yerken izlerken küçük bir şey fark etti. Aşkları sonsuzdu. Ve her zamanda sonsuz kalacaktı.

*

‘’Vov.’’ Luhan ılık ve tuzlu su ayaklarını okşarken mırıldandı. Hareket ettirdi ve suya soktu. ‘’Sıcak.’’ 

Arkasındaki Kai kumun üstüne yatmıştı ve havluyla sarmalamıştı vücudunu. Titriyordu, saat sabah 8’di ve Luhan onu kumsala inmek için zorlamıştı. Çok soğuktu ve kendini ölecekmiş gibi hissediyordu. 

‘’Neresi soğuk acaba?! Hava buz gibi!’’ Kai yüksek sesle homurdandı. 
Luhan göz devirdi. ‘’Hayır, su gayet sıcak, seni gerizekalı. Gel ve denize gir, ısınırsın.’’ 

‘’Gerçekten mi?’’diye sordu Kai ancak Luhan’ın verdiği cevap yüzünün buruşmasına sebep olmuştu. 

‘’Hayır, yalancıktan,’’dedi sarışın yüzündeki sahte gülümsemeyle, ‘’Hadi ama, gel ve suya gir. Yanımda ol…’’ Luhan’ın yanakları kızardı. 

Sabahın çok erken saatleriydi ve etrafta o ikisinden başka hiç kimse yoktu. Koskoca sahilde yalnızca denizdeki dalga sesleri ve Kai ile Luhan’ın bağırışları dışında hiçbir şey duyulmuyordu. Kai sevgilisinin bu lafı üzerine gülümseyerek kumların üstünden kalktı ve doğrulup poposu ve bacaklarına yapışmış kum taneciklerini temizledi. 

Luhan’ın arkası dönüktü ve üstü çıplaktı, beyaz kalçalarını saran mayo onların daha da kalkık görünmesini sağlıyordu. Kai ayağa kalkıp arkasından yaklaştı ve ona sımsıkı sarıldı.

‘’Uhm…’’ Tuzlu ve nemli rüzgar ikisinin de vücudunu sararken Luhan kafasını arkaya atıp burnunu Kai’nin boynuna sürttü. 

‘’Çok güzelsin Luhan,’’diye fısıldadı Kai sıcak bir ses tonuyla, eğildi ve dudaklarını sarışın çocuğun boyun çizgisinde dolaştırdı. Luhan’ın deniz kokusuyla karışmış tatlı kokusunu içine çekti.

‘’Seni seviyorum Kai,’’diye mırıldandı Luhan gülümseyerek.

‘’Ben de seni seviyorum Luhan. Hem de çok. ‘’

Going to HellHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin