Before you start a war, you’re better know what you fighting for.
SMUT içerir.
Kyungsoo kendini Sehun’a daha da bastırmaya devam ederken Sehun ona karşılık verdi.
Ancak bunu yapmaması gerekiyordu. Onu öpmemeliydi.
Planları ters tepmişti. Şuanda Kyungsoo’nun dudakları üzerinde onun dudakları değil, Kai’nin dudakları olmalıydı.
Sehun buna rağmen dolgun dudakları olan çocuğu vahşice emmeye devam ederken elini kaldırıp yüzünü avcuna aldı. Kyungsoo’nun ağzının içi ılıktı ve bu gerçekten çok iyi hissettiriyordu. Sehun Kyungsoo’nun dolgun üst dudağını çekeleyip ağzının içine aldı ve yavaşça emdi.
Aslında bu bir sorun değildi.
Çünkü o sadece vücut istiyordu, değil mi?
Kyungsoo onu öpmeye devam ederken Sehun’da onun yüzünü okşadı. Hareketleri… Çok yumuşaktı.
Koca gözlü çocuk kendini geriye çekti ve derin bir nefes aldı. Daha sonra Sehun’un kulağına yaklaştı.
Sarışın olan kulağının dibindeki kesik kesik nefesi duyunca tüylerinin diken diken olduğunu hissetti.
‘’Seviş benimle,’’diye fısıldadı Kyungsoo, sesi o kadar erotikti ki Sehun sertleşmeye başlamıştı.
Kollarını kaldırıp minik çocuğu kucakladı ve bacaklarının üstüne oturttu. Eğilip dudaklarını nazikçe(!) öptüğünde Kyungsoo ona sımsıkı sarılmıştı.
‘’Ihm…’’
Kai hiçbir şeyden habersiz bir şekilde kenarda uyuyordu. Sessiz ve sakin bir şekilde.
Aşırı gürültülü öpücük sesleri, barı adeta sallayan dubstep müziğe karışmıştı.
Kyungsoo’nun elleri Sehun’un sert karın kaslarında dolaştı. Bunu yapınca sarışın çocuk sarsılmış ve ağzının içine inlemişti.
Gözleri büyük olan çocuk geri çekilip ona baktı, hafifçe yarılanmışlardı ve ona garip bir duyguyla bakıyorlardı. Kyungsoo, Sehun’u tanıdığından beri böyle bir duyguyu hiç görmemişti. Garipti.
Kyungsoo alnını onun alnına dayayıp sıcak nefesini onun yüzüne üfledi. Alkol kokuyordu. Biranın iğrenç kokusu gibi değildi bu koku ama, çok tatlı bir kokuydu. Viskinin sert ancak güzel sezisi gibiydi.
Sehun dudaklarını kaldırıp onun burnuna minik bir öpücük kondurdu. Çok tatlı.
‘’Kai’yi eve bıraktıktan sonra açlığını gidereceğim bebeğim, hiç merak etme.’’
Sarışın olan mırıldanırken aynı anda Kyungsoo’nun şişmiş penisini pantolonunun üstünden okşadı. Dolgun dudaklı çocuk gözlerini sımsıkı kapatıp kısık bir sesle inledi.
‘’Ben onu taksiye bırakmaya giderken sende beni içerdeki odada uslu uslu bekle, tamam mı?’’ Sehun büyük bir tatlılık konuşmuştu.
Kyungsoo başıyla onaylarken güldü. Sehun onu bir kez daha öpüp kucakladı ve içeriye götürdü.
Daha sonra Kai’yi uyandırdı. Çocuğun kahverengi saçlarına dokundu önce, daha sonra ensesine. Kai’nin uykusu hafif değildi, ancak bu sefer hissedip uyanmıştı.
Sehun onu bir taksiye bindirip evine yolladıktan sonra derin düşüncelerle içeri girdi.
Kyungsoo sarhoştu.
Sehun onun davranışlarını çok iyi biliyordu.
Acımasız, kavgacı, arzularını içine atan, şeytanın tekiydi. Ama alkol alınca… Resmen bir aşığa dönüşmüştü.
‘’Bundan… Biraz yararlanmak lazım,’’diye düşündü odanın kapısını açarken.
Kyungsoo yatakta yatmış, yüzünü buruşturuyordu.
Sehun yavaşça ilerledi ve onun üstüne çıktı. Kyungsoo canı acıyormuş gibi onun yüzüne bakıyordu.
‘’Çok güzel olduğunu biliyor muydun Kyungsoo?’’diye fısıldadı Sehun, soğumuş elini yavaşça kaldırdı ve çocuğun çıplak göğsünü yavaşça okşadı, Kyungsoo eli sıcak tenine değen serin elden dolayı titremişti.
Sehun eğilip ikisinin dudaklarını yavaşça birleştirdi, alt dudağı kavrayıp baskı yaptı. Kyungsoo ağzını yavaşça açıp yumuşak ve sıcak dili içeriye kabul etti.
Dışarıdan gelen müzik çok az duyuluyordu, oda tamamen öpücük ve emme sesleriyle dolmuştu.
Sehun geri çekilip doğruldu,
‘’Tişörtünü çıkar,’’diye fısıldadı ona, ‘’Çabuk ol Kyungsoo.’’
Titreyen çocuk tişörtünü çıkardıktan sonra dudaklarını Sehun’un ağzına bastırdı ve öpmeye devam etti. Sarışın olan sırtındaki sıcak eli hissedince ürperdi ancak bu iyi hissettiriyordu.
Sehun ellerini kaldırıp parmaklarını onun sertleşmiş göğüs uçlarına sürttü.
‘’Ihm.’’ Ve ağzının içindeki sıcak nefesi hissetti. Muhteşem.
Yumuşak dudakları öpmeye devam ederken aynı anda Kyungsoo’nun pantolon kemerini yavaşça çözdü.
‘’Aaa-aah…’’ Ortada daha bir şey yokken Kyungsoo yüksek sesle inledi.
Sehun dudak büktü. ‘’Daha bir şey yapmadan boşaldım deme sakın bana?’’ diye sordu.
Kyungsoo özür dilermiş gibi baktı ona. ‘’Ü-üzgünüm…’’
‘’Özür dileme… Sorun değil,’’diye mırıldandı Sehun, sırıttı ve ona yaklaştı, ‘’Seni o kadar çok tahrik ettim demek ki. Ahahah.’’
Pantolonu ince bacaklardan çekerken ıslanmış iç çamaşırını gördü. Yavaşça çıkardı ve… O muhteşem güzellik tam karşısındaydı.
‘’Tanrım…’’diye fısıldadı Sehun şaşkınlıkla, Kyungsoo yarı açık gözleriyle ona bakıyordu, ‘’Sen… Muhteşemsin…’’
O an.
Şeytanların mühürlediği kalbi adeta çatladı.
Ve garip bir yoğun duygu dışarı fışkırmaya başladı.
Eğilip sertleşmeye başlamış kasığı öptü. Tatlı öpücükler kondurmaya devam ederek yukarı doğru çıktı.
‘’Ah…’’
Sehun yüzüne gelince öpülmemiş yer bırakmadı.
Öpmek…
Dudak teması.
İnsanlar sevdiklerini öperdi, değil mi?
Sehun, sevgili oldukları zamanda bile Luhan’ı bu kadar çok öpmemişti.
‘’İçime… Gir…’’diyen bir ses duydu. Tatlı ancak tok bir ses tonu.
‘’Seni fazlasıyla beklettim,’’dedi Sehun sırıtarak, ‘’Kusura bakma bebeğim.’’
Birkaç dakika sonra Kyungsoo onun pantolonunu çıkardığını gördü ve daha sonra sonra gözüne gri boxer çarptı. Bir Burberry.
‘’Ah…’’ Kyungsoo beyninin içinde dönen bir fırtına olduğunu hissetti.
Kısılmış gözleriyle beyaz tavana bakıyordu. Gözlerini kapamış bir şekilde dışarıdan gelen müziği dinlerken birden büyük bir acı hissetti. Onu parçalara ayıran acıyı.
‘’Aaaaah!!’’ Sehun hızlı bir şekilde onun içine girmişti. Hiç uyarmamıştı ve hareket etmeye son sürat devam ediyordu.
‘’Ah… Kyungsoo… Ç-çok sıkısın…’’
‘’Acı-acıyor…’’ Kyungsoo kısık bir sesle mırıldandı.
‘’Birazdan… Acın hafifleyecek… Hızlı hareket etmem lazım… Dayan, olur mu?’’
Kyungsoo gözlerini sımsıkı yumdu. ‘’Aa-ah, peki…’’
Sehun hareket etmeye devam ederken altındaki çocuk adeta parçalara ayrıldığını hissediyordu. Canı çok yanıyordu. Fazlasıyla acıyordu.
Ancak birkaç dakika sonra, bu şey muhteşem hissettirmeye başladı. Delik ıslanmış ve genişlemişti. Sertleşmiş olan penis her içine girip o noktaya değdiğinde, gerçekten çıldıracak gibi hissediyordu.
‘’Ah… Se-Sehun…’’ Kyungsoo yumuşak bir ses tonuyla inledi. Eliyle yastığı sıkıyordu.
‘’Kyungsoo…’’ Sehun elleriyle Kyungsoo’nun belini tutup kendine çekiyordu. Kalçalarını nazikçe hareket ettirdi.
‘’Ah… Bu… Çok iyi hissettiriyor…’’ Kyungsoo vücudu hızla hareket ederken kafasını yana çevirdi ve mırıldandı.
İki süt beyazı vücut birbirine çarpmaya devam ederken Kyungsoo elini kendi penisinde gezdirdi.
Sehun eğilip onun dolgun dudaklarını yavaşça öptü. Altındaki çocuk inlerken yatak sarsıldığı için inlemeleri kesik kesik çıkmıştı.
‘’Sehu-Sehun…’’
‘’Kyungsoo,’’diye mırıldandı sarışın olan, sesi iyice kısılmıştı.
Tek yaptıkları hareket etmek ve isimlerini sayıklamaktı.
Birkaç dakika sonra Sehun kollarını ona dolayıp onu yataktan kaldırdı. Şimdi Kyungsoo onun kucağında oturuyordu.
‘’Ah.’’ Dudaklarından minik bir inildeme kaçtı. Sehun kafasını yavaşça kaldırdı ve onun kulağına yaklaştı.
‘’Yavaşça hareket et,’’diye fısıldadı.
Kucağındaki muhteşem vücutlu çocuğun aşağı yukarı doğru hareket etmesi onu daha da fazla sertleştirmişti.
Kyungsoo korkarak kollarını ona doladı ve başını onun omzuna koydu.
Ardından onun vücuduna dolanan kolları hissedip şaşırmıştı.
Vücudunu hareket ettirirken Sehun’un kulağına doğru yaptığı inlemeleri duydu.
‘’Aaah… Ah…’’
Kyungsoo daha da hızlandı. Her hareketinde Sehun finale yaklaşıyordu.
‘’Ah…’’
Ve sarışın olanın gözleri birden kocaman oldu. Fazla büyümüşlerdi.
Kyungsoo onun göğsüne boşalırken,
‘’Seni seviyorum!’’diye haykırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Going to Hell
Fanfiction*Tanıtım* O yalnızdı. Dışlanıyordu. Nedenini ise kimse bilmiyordu. Dışlama ve insanlardan uzak durma sebebi ise onlardan farklı olması ve insanların önyargılı olmasıydı. Canının yanmasından korkuyordu. Yine aynı acıları yaşamaktan korkuyordu. Karanl...