İyi okumalaaar! Müziği açmayı unutmayın xx
***
“Tamam, belki de bunu google aracılığı ile halledebiliriz.”dedi Jessie dergiyi karıştırırken.
Burnumu kıvırıp, “Orijinal bir şey olmasını istiyorum.”dedim.
Jessie ve Ella okul çıkışı bize gelmişti ve sanki hiçbir derdimiz yok gibi –ya da anormal bir dert- sevgililer günü kutlaması için hediye seçiyorduk. Evet, Harry’ye hediye alacaktım. Bunun özel bir şey olmasını istiyordum. Daha önce yapılmamış ve çocukça görünmeyecek şekilde.
“Bilmiyorum, belki ona özel bir gece hediye edebilirsin.”dediğinde ona dil çıkardım.
Bunu yapamazdım. İstemediğimden değildi. Sadece yapamazdım. Çünkü kontrolümü yeniden kaybedebilirdim ve bu sefer sonuçları daha kötü olabilirdi. Belki de sevgililer gününde sevgilisini öldüren –üstelik iş üzerindeyken- tek psikopat kız olabilirdim. Hayır, bu riski göze alamam.
“Neden, olmasın?”dedi Ella bu sefer ojesini sürmeyi bırakıp. “Bu gayet orijinal bir hediye, değil mi?” Bunu gülerek söylüyordu ve Jessie de onunla beraber gülmeye başladı. Benimle bu durumda dalga geçmelerini anlayamıyordum.
“Kesin şunu.”dedim ikisine de katil bakışlarımı yollarken. “Böyle bir şey olmayacak.”
“Pekala, senin kararın.” Ella ellerini pes edermiş gibi havaya kaldırmıştı. Ama sinsi gülümsemesi hala yüzündeydi.
“Yarına kadar vaktin var, Alli. O zamana kadar hediyeni seçersin.”dedi Jessie. Başımı sallayarak onu onayladım.
Ella,“Acaba o sana ne hediye alacak?”dediğinde bunu daha önce düşünmediğimi fark ettim.
***
“Yeni gelen çocuktan hiç hoşlanmadım.” Jack önünde duran yemeğini yerken kaşlarını çatmıştı.
“Christian Miller mı?”dedim yutkunarak. Onun Harry’nin eski düşmanı olduğunu biliyordum. Bu bile o çocuktan hoşlanmamamı sağlamaya yetmişti.
“Evet, ta kendisi.”dediğinde yüzünü daha fazla ekşitmişti. “Piçin teki.”
“Onunla böyle konuşma, Jack! Çocuk fazla seksi.”dedi Ella gözlerini büyüterek. Sanırım midem bulanmıştı. Ella’nın erkeklere karşı takındığı tavır yüzünden olduğunu düşünüyordum…
“İyi insan lafın üstüne gelirmiş.”diye mırıldandı Jessie. Otomatikman yüzümü onun baktığı yöne çevirdim. Christian yan masamıza oturmuştu ve gözlerini bizden ayırmıyordu. Ya da benden…
“Ben ona, iti an çomağı hazırla derim.” Jack dişleri arasından konuşuyordu. Onu ilk kez bu kadar sinirli görüyordum. Sanırım gerçekten ondan hoşlanmıyordu.
“Selam!” Christian oturduğu masadan bize seslendiğinde Ella’nın yüzünde bir gülümseme oluştu.
“Selam, Christian. Bizim masamıza gelmek ister misin?”dediğinde içtiğim suyu püskürttüm. Bu teklifi yapmış olamazdı…
“Aslında fena fikir değil.”dedi Christian ayağa kalkarken. Aynı sırada Jack bir şeyler mırıldandı. Küfür olduğunu tahmin ediyorum…
Christian masamıza oturduğunda zoraki gülümsedim. “Selam.”dedim kısık bir sesle. Neden bilmiyorum ama Christian ile fazla muhabbet kurmak istemiyordum. Umarım o da bunu anlamıştır.
“Selam, Alison. Dylan buralarda mı?”dedi gözlerini yemekhanede gezdirirken.
Başımı salladım. “Hayır ama birazdan burada olur.”dedim ve boğazımı temizledim. Fazlasıyla rahatsız olmuştum.
