Anesthesia

3.4K 168 10
                                    

''Bu işte beraberiz.'' Minseok yumuşak sarı saçların arasına bir nefes bıraktı,saçların uçları tenini okşuyor,gıdıklıyorken dudakları yumuşak kelimeler mırıldanmaya devam etti.''Bırak yaralarımız aşka düşsün.''

Büyük olan birbirlerine katıklanmış kollarını göğsüne çekerken gözlerini kırpıştırdı Luhan,cevap olarak kalp atışları hızlandı.Ayın altında oturuyorlardı,tamamen battaniyelerle sarılmışlardı ve sırtı Minseok'un göğsüne yaslıydı.

''Neden yapıyoruz bunu...'' kestane saçlı adamın sert kolları arasına takılmıştı,tamamlanmış hissediyordu.

''Fazla i-iyisin.''

Minseok'un dudaklarının kenarları yukarı kıvrıldı.

''Sanırım fazla hızlı düştüm.Acınası,öyle değil miyiz ama?'' Ne demek 'düştüm' ? ''Tam o anda,hayatın gözlerini terkettiğini gördüm,ölü olmasan bile.'' Ama biz düşmeyiz,cevaplamak istedi Luhan tersçe.

Minseok kırılgan sarışını kavrayışını gevşetti ve yumuşak,nefes kesici yüz hatlarıyla yüzleşmek için ona döndü,onu piknik battaniyesine doğru ittirdi.

Hayranlık uyandıran bir edayla dikkatlice Luhan'ın kızarmış yanaklarını okşarken dudaklarını inceledi,sonra gözlerini,sonra yine dudaklarını ve son bir defa daha gözlerini.

''Ama s-sen benden çok daha büyüksün...''

Birbirlerinin sıcak nefeslerini yüzlerinde hissedebiliyorlardı.Serin gece esintisi vücutlarına vuruyor olsa bile vücutlarının ısınmaya başlayıp birbirlerine doğru yayıldığını hissedebiliyorlardı.

''Yaşın bir önemi var mı gerçekten?'' hafifçe kıkırdadı,umut taşıyordu sesinde.Luhan hazırlıksız yakalanarak gözlerini kırpıştırdı.

Yüzleri bir kaç inç uzaklıktaydı yalnızca,hareket ettikleri her seferinde bacakları birbirlerine dolanıyor kendi ritimlerini yaratıyorlardı.

Minseok baş parmağı ile Luhan'ın birbirinden ayrılmış dudaklarını hafifçe okşarken,gözlerini keskin bir şekilde altındaki bedene odaklamıştı.Luhan'ın yoğun bir şeyler olacağını bildiği zamanki nefessiz kalma hissine ilham vermişti bu.

Kışkırtıcı bir şekilde dudaklarını yaladı,ve Luhan biliyordu.Minseok aralarındaki mesafeye bir köprü kurmak üzeriydi,ve o da buna izin vermek üzeriydi.

Gece onundu,ve fırsat da onundu.Bir şeyler çok yanlış ve aynı zamanda çok doğru hissettiriyordu.Ve yeterince doğru hissettirmişti çünkü dudakları sonunda birbirlerine dokunurken Luhan zihnindeki alarm seslerini engelleyivermişti.

Luhan Tanrı'nın aslında onun için geceleri ağlamaktan ve üzgün pinterest cümlelerinden daha farklı planları olduğunu farkettiğinde aşksız ve önemsiz bir tanıdıkla ilişkilerin olduğu bir dünyaya kaçmaya başlamıştı.

Her şeyi bir kenara itmişti;Kendi kabuğundan benliğini engellemişti.

Ve onu da itmekte tereddüt etmemişti,ilk aşkı,kendi sisteminin en son çekmecesi,Atık çekmecesi.Kilitlenmiş duygularının olduğu tozlanmış çekmecenin tam yanındaki;duyuları.

Kalbinin bir daha asla aynı olmayacağını biliyordu,ama kendine iyi olacağını söyleyip duruyordu.Ancak bu aptal kalbi acımayı bırakmıyordu ve eğer Luhan o işe yaramaz kası söküp ezebilseydi,kesinlikle yapardı.

Ama Minseok ondan hızlı davranıp atlamıştı-uyuşturmak,acısını narkozlamak için.

''Bir maskenin ne kadar tehlikeli olabileceğini anlıyoruz.Hepimiz taklit ettiğimiz şeye dönüşüyoruz.'' dedi Minseok.

I F**cked Your BoyfriendHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin