Sarışın gözbebekleriyle baktı mavi mavi,
Ağlayan bir ışığın altında kalakaldım.
Sanki ayaklarımı tutmuştu gözlerinde ki elleri,
Mektep yolunda dövülmüş çocuk misali,
Asude bir serzenişin altında kalakaldım.Tanrının şiirinde ki vezin gibiydi güzelliği
Kokusu, cennet kahvesinin dibinde ki telve.
Mavi bir melek gibiydi teni;nakış nakış ince.
Dudaklarının mehtabındaydı mutluluk,hüzün beyhude.
Burnu noktasıydı tanrının, en güzel cümlesine.Kaçmasın diye rüzgardan bir iple,
Dalsız bir ağacın yapraklarına bağladım,
Tüm beyaz gerçeklerden siyah aklımı.
Boğum boğum düğümler attım,
Göremedi hiçbir düğüm akl-ı firarımı.Sarhoş şiirler bozdu kalbimin ahengini
Yâd etti dilim, ölümün rengini
Söyleyeceğim söylemesine sevdiğimi
Lâkin düşündükçe bir ihtimal cevab-ı reddini
Tarumar ediyor yeis, hoyrat bedeniniGözlerimi kapadım bulabilmek için cesaretimi,
Fakat tayin edemedim karanlıkta yerimi.
Melodisi çürük bir şarkı misali,
Yankılandı yalnızlığım, bûs etti biçareliğimi,
Gözlerimi açtığımda gördüm, yokluğunun nü resmini.Varlığın sanki bir yudum kokusuydu ölü kelebeğin
Ya da ömrü kadardın gökkuşağının yedi renginin
Nerden geldiğin muammaydı, nereye gittiğin katilim
Beni hangi diyarına gömdün hayat denen bu sergüzeştin?Gözyaşımda çamurlaştı kum saatinin kumları
Zamanın boğazına takıldı yokluğunun azabı
Dilimde yaldızlı bir ıslanmış tahta tadı
Adını söyleyecek Anka'nın Kaf Dağı'nda kırılmış kanadı
Ask; yüreğimin vehminde doğmamış varlığının inancı...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
HİÇ
PoesiaÖLÜMÜN UTANGAÇ BALESİ Güneşe bir öpücük kala üşümekti seni sevmek, Yıldızsız gecelerde dilek tutmak, Bir papatya destesinin içinde on birinci gül olmaktı belki de... Seni sevmek, Islak çıktığın yağmurun altında kurumaktı, Dağda ağlayan yakamoz, Doğd...