9 | Asitli

166 7 3
                                    

Ay ışığı Şebnemin tenine büyülü bir parıltı katmıştı diye düşünerek tavana baktı Selim. Tavanda Şebnemin yüzünü hayal eti uzun bir süre.

Selim: ["uyuyup erken kalkmam gerek... nasıl uyandırırım Şebnemi... masum masum uyurken nasıl uyandırırım... uyandırmasam mı... yok yok bu seferde uyandırmadım diye kızar... evet evet kesin atarlanır, öyle bir damarı var sonuçta... atarlanınca da güzel... yine döndüm dolaştım Şebnemin güzel olduğu tespitine... güzelde bu güzelliği benim niye kafamı bu kadar kurcalıyor"]

Selim Ferinin mırıltısını duyup ona baktı. Eline cep telefonu alıp çalar saati kurdu: ["Feriyi örnek alıp uyusam... ne örneği onu alkol ile uyuttuk sayılır, hem onun kafasını kurcalayan... kurcalayan bir Şebnem yok"] koluna sarılıp hafifçe kendisine yaslanmasını anımsadı Selim. Daha dün bir yabancıyken bu gece içindeki travmayı onunla paylaşmıştı. Şebnemin kalbi, sıcaklığı onu hep tanıyormuş gibi bir hisle yayıldı içine ve bu duyguyla gözleri yumuldu uykuya.

Kolunda bir baskı hisseti. Uykusundan yavaşça uyandı. Kolundaki dokunuş ufak bir sarsılmayla yayıldı. Gözleri yavaşça aralandı, Şebnemin bakışlarıyla karşılaştı.

Selim uyku örtülü sesiyle: "Şebnem"

Şebnem işaret parmağını dudağına tutmuştu, sessiz olmasını ikaz etti. Selim kanepeden kalkıp Şebnemi takip etti. İkizi birlikte alt kata olan deponun önüne geçti.

Selim deponun kapısını aştı. Kapıyı sağ eliyle açık tutup sol eliyle lamba şalterine dokundu: "olmuyor bu"

Şebnem Seliminde tutuğu kapıya dokundu: "bu kapı niye böyle ağır"

Selim: "pahalı halılar hepsi burada. Anılacağın bir servet yatıyor buranın içinde"

Şebnem: "ben kapıyı tuttim aramaya çalış. Bodrum kat da pek aydın değil ama içeri gecen ışıkla aramaya çalış. Mum yok mu?"

Selim depoya geçti: "vardır vardır da, Feri mumları nereye sakladı"

Selim ayağına takılana baktı: "şamdan bu"

Şebnem mum ve yeşil sosu arama telaşı içinde deponun içine geçti kapı ardından kapandı.

"Şebnem"

"Selim"

Karanlığın içinde nefesleri geçti birbirlerine. Karsı karşıya durduklarını ikisi de nefeslerinde hisseti.

Selim: "şamdan gördüm yerdeydi"

Şebnem: "çakmak yada kibrit gerekecek onu karanlığın içinde nasıl buluçaz"

"kibrit kutusunun nerde olduğunu biliyorum. Bulurum"

"dikkat et"

"Şebnem sen kıpırdama" Selim yere çöktü ellerini yerde yavaşça geçirip şamdanı bulmaya çalıştı.

"aii"

"ne oldu Şebnem"

"ayaklarıma dokundun da"

"pardon şey ben şamdan sandım"

"hmm çok şamdanlik halim var... kibriti tutmican bana dimi"

Selim sesine yayılan gülüşüyle: "yok yok merak etme yakmam seni"

"sen bulamıyorsun şamdanı bende aricam" Şebnem yere çöküp aramaya çalışmak isteyince kafaları birbirine çarptı.

"aa"

"acıda ya selim"

"kafasını bana çarpan sensin... acıdı diyor bide"

"armayı becermiyorsun... çekil çekil"

vosvos vakasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin