| Selim |

116 5 9
                                    

Hiç bir iz yoktu artık gökkuşağından, yine de dakikalarca gökyüzüne baktı Selim. İç sesi Şebnemin ismini yankılayınca sarsılarak aracına döndü.

Yola koyulduktan birkaç dakika sonra trafiğe odağını veremediği için yol kenarına park eti. Vosvos'dan inip yakındaki bir kafeye girip izin isteyip lavaboya geçti. Yüzüne soğuk su çarpıp kalbine saplanan acının geçmesini diledi.

Aynaya baktı. Yüzünden damlayan suyu izledi, hakim olmaya çabaladı içinde yankılanan Şebnemin sesine. Duyduğu anda itibaren hücrelerine geçmeyen bir krampla çökmüştü sözleri. Yutkunamıyordu boğazında toplanmış kırgınlığı. Şebnemin sesi susmalıydı, dayanılacak gibi değildi. Başını ovuşturdu elleriyle. Şebnemin abisinin düğünü içini geldiği bu şehirden ayrılmalıydı diye söylendi.

Nafile bir çabaydı: "koyul yola hadi... yol... hadi" Nefes almaya çalıştı, lavabonun kapısına tıklatılmasıyla çabucacık çıkıp bir markete geçti. Beş şişe içkiyle yola koyuldu. Kimseyi görmek istemiyordu. Farkına bile varmadan Yelda'nın evlerine yakın bir yerde durup Vosvos'dan inip denize doğru ilerledi.

>|<

Yelda oğlu ve kızıyla kaçma birader oynarken İnalın aramasıyla oyna küçük bir ara verdi.

İnal: "Yelda senin Selimden haberin var mı?"

Yelda: "Şebnemin Abisinin düdüğündedir... yani öyle tahmin ediyorum kalmıştır heralde... sen niye sordun, ne zaman geliyorsun eve"

"Yelda eve yakınım, yol kenarında Selimin aracını görünce durdum. Şoför kapısı sonuna kadar açık, birde sanki ağır firen ederek durmuş gibi ama ortalarda Selim yok. Kaç defa seslendim"

"nee"

"etrafa bakicam... denize doğru ilerliyorum şimdi, haberdar ederim seni"

"telefonu kapama"

"tamam"

Lea: "anne ne oldu"

Yalana yer yoktu çocuklarıyla arasında Yelda'nın ama Lea'ya şuan Selimle ilgili bu durumu söyleyip onun kalbine endişe bırakamazdı. Yelda çözümü cevapsız kalıp konuyu değiştirmekte buldu. Umut ve Lea birlikte başka bir oyuna geçtiği an çocuklardan uzaklaşıp kocasıyla konuştu.

İnal Selimi sarhoş bir vasiyete bulup zorlukla kendi aracına bindirmeyi başardı. İnal evlerine varınca Yelda çocuklara çaktırmadan evden çıktı. Arka koltuk kapısını açıp Selime bakarak: "bunun hali ne böyle" dedi.

Yüzü çiziklere dolu, üst başı da yırtılmış bir vasiyetteydi Selimin.

İnal: "çalı çırpılardan dolayı böyle. Karıştırmış içkileri, bir şişe de kırıktı" İnal eşinin omzuna dokunarak: "ben Selimi içeri taşım"

"öyle mi İnal, bu halde çocukların görmesini mi istiyorsun?"

"ee ne edelim arabada mı bırakalım"

"yok ben Nebahat Teyzeden birkaç dakika çocuklara göz kulak olmasını söyleyecem sende bizi Vosvosun olduğu yere götüreceksin... aracı çalışıyordur umarım"

"anahtar üstünde değildi bakamadım... ne edecen ki"

"durumuna göre ya hastane ya Feriye götürecem"

"arayalım o vakit Feriyi"

"arama... endişelenir"

Yola çıkmadan Yelda komşuları Nebahat Hanım'la içeri geçip çocuklarına yola çıkması gerektiğini ve babalarının birazdan eve geleceğini söyledi. Çocuklar çok üstelese de Yelda acelesinin olduğunu belirtip evden çıktı.

vosvos vakasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin