"Bulamadığım her sokak senin... Geçemediğin her darlık benim... Ne sen bensin şimdi. Ne de ben o eski benim... Bizim aramızdaki uçurumlar sevdiğim,senin dönüş benim ise ölüm biletim. "
TNK-Yansın
Guns N' Roses-Patience
❄❄❄❄
Bölüm 3:'Yok Oluş'♣
Örgülü saçlarının arasında dolaşan kar kristalleri bedenini titretti küçük kızın. Yere düşmüş ve saramadığı yaraların sayıyısını kanlı elleriyle kara gömüyordu. Gözyaşları sel olup akarken yüzünde donuyor ve birer inci tanesine dönüşüyordu. Değersiz bir inci tanesiydi bunlar. Pileli pembe eteği yerine simsiyah bir elbise vardı küçük kızın üzerinde. Ardında bakmaya korktuğu babasının cesedini taşımış omuzlar kalıyordu belki. Belki de babasıydı ardındaki. Umursamadı küçük kız. Ne önemi var dedi kendi kendine. Ölüme terk edilmiş bir ruh vardı bedeninde. Zincirlerini bir bir elleriyle vurmuştu. Ruhu, habis bir karanlıkta köleydi. Avuçları yaralı,saçlarının ucuna kadar kırıktı. Eksikliğini hatırlatıyordu her gece kâbusları ya da nefessiz kaldığı her an. Böyle daha çok sıralardı Leyal. Nerede eksik hissettiğini anlatırdı bir bir. Beyninin içinde karların ortasında kalmış bir küçük kız vardı. Tam ortasında savaşının kalıntılarını taşıyordu. Boğazına düğümlenen acıları kusuyordu da avuçlarına geçmiyordu,gitmiyordu.
İki adım atıp bedenini zorla dışarı attığında çarpışık kaldığı bedenden hatırladığı tek şey bu kehribar harelerdi. Sert harelerin içersindeki çizgiler o günden farksız değildi. Hâlâ aynı mahkûmiyeti gözlerinde barındırıyor gibiydi. Orada bir kayıp yaşanıp gömülmüştü de haberi yoktu kimseciklerin. Küçük elleriyle beyaz gömleğinin yakalarını sıkıca tuttuğu adamın gözlerine baktı. Uzun ve gür kiprikleri ardından akan masumiyet,korkuyla harmanlanmış,telaş ile kavrulup,acının önüne yemek diye atılmıştı.
Barut ise bedenine çarpan küçük bir bedenle olduğu yerde durakladı. Buraya gelmesinin bir nedeni vardı. Buraya aylardır borcunu ödemeyen bir adamdan parasını almak için gelmişti. Göğsüne doğru indirdi bakışlarını. Gözlerinin karşılaştığı manzara ufak da olsa şoka uğramasına sebep olmuştu. Bu o kızdı. Aslında Leyal'i evden çıkar çıkmaz hatırından silmişti ama bu gözleri unutmamıştı. Bakışları yüzünde gezindi. Elmacık kemiğindeki kızarıklık,başındaki ufak sargı. Kaşları çatılırken beynine doluşan düşüncelerle dişlerini sıktı. Öfke bedeninde tazecik yeşeren bir filiz gibi diri ve güzeldi.
"Ne işin var senin burada?" dedi çatılı kaşlar ardına gizlediği kehribar hareleriyle. Leyal gözlerini kırpıştırıp,dudaklarını ısırdı. Nereden hatırlıyordu bu adam kendisini?Dudakları aralanıp bir kaç kelimeyi dökmek istese de tıkanıp kalmıştı. Dudaklarını yeniden kapattı. Attığı çığlıklar boğazını yarıp geçmişti ve canını acıtıyordu. Sesini tekrardan bulma ümidiyle konuşacağı sırada üvey babası kapıdan seslendi.
"Leyal... Hemen buray gel!" diye emir verdi. Genç kızın bedeni korku ile titrerken farkında olmadan Barut'un yakalarını daha da sıktı. Barut bunun farkındaydı. Leyal'in omuzunun üstünden üvey babasına ve kapıda yarı çıplak duran üvey abisine baktı. Kaşları daha fazla çatıldı.
"Ben..." deyip durdu Leyal. Ne diyeceğini bilmiyordu. Kendisinden delicesine korktuğu adamın şuan külüne bile muhtaçtı. Babasının eline düşse neler yaşayacağını biliyordu. Bu sefer bedeni kaldırmaz ve bütün ruhu çöküşe geçerdi. İlk defa çekinmeden adamın gözlerine dikti gözlerini. Bir yalvarış vardı gözlerinde. Bir yakarış. Anlar mıydı bilmeden baktı. Anlasındı ve kurtarsındı onu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VİRANE
Teen FictionKaranlıkların diline pelesenk ettiği acılarla boğuşan Leyal, bir nefes daha çekebilmek için yaklaştı uçurum kenarına. Ona ölüm en yakışacak tondu belki de. Arkasında bırakacak kimsesi olmayan,herkes tarafından bırakılmış bir küçük kızdan ibaretti. ...