Bölüm 4:'Sınır'♣

5.2K 187 23
                                    

"Ve bir kez daha bitti gece. Sen sıcacık yatağında,bilmem kaçıncı rüyanda...
Ben pencerenin kenarında,elimde sigara,içimde ... Öyle işte. "

❄❄❄❄

Bölüm 4:'Sınır'♣

Kelimeler sıraya dizilmiş,bir intiharın şahitliğini yapmak için itişiyorlardı. Dimağına yapışmış her bir hece kazısa da çıkmıyor ve hiç bir duygu dile dökülemeden kayboluyordu. Neydi bu sessizlik? Şaşkınlığın ardına pusu kurmuş olan öfkenin fokurdayıp,birazdan patlayacağını bilmiyor muydu? Sivri dilinin bazen kendisine bile dokunup,yok ettiğinden kimin haberi vardı?

Barut ile yakınlığından rahatsız oldu. Bedeni iyice koltuğa doğru sokulurken,ne yapacağını bilmez halde büyük salonun her bir köşesini arşınlayan gözleri,bir yangının ibaret olduğu kehribar harelere tekrardan döndü. Sertçe yutkundu. Dilinin ucuna gelen kelimler vardı elbet. Ama bir akrep gibi,sanki konuşsa kendine zehrini boşaltacak gibi hissediyordu. Yine de araladı dudaklarını. Birkaç kelimenin feda olmasını diledi. Ama tek yapabildiği nefesini adamın yüzüne vermek oldu. Barut irkilse de bunu belli etmedi

"Siz ne dediğinizin farkında mısınız? Bu saçmalıkta ne?"diye fısıldadı. Her bir harfin altında yatan öfke yavaş yavaş uyanıyordu. Barut ise doğrulup,Leyal'in üzerinden geri çekildi. Derin bir nefes alıp,ellerini ceplerine tıkıştırdı ve kıza üstten alaycı bir bakış attı. Leyal bu bakış altında ezildi. Kipriklerinin altından adamın gözlerine baktı.

"Ben ne dediğimin farkındayım kız çocuğu. Kelimelerini dikkatle seç. " dedi. Sesi sakindi ama öyle tehtidlere zemin hazırlıyordu ki,üzerine örtülen perde renk belli etmiyordu. Barut geri çekilip,içkilerin bulunduğu bölüme geçti sert bir içki aldı. Kristal bardağına doldurdu. Odada varolan tek şey şömineden yansıyan sesti. Nefes sesleri bile yok olmuş gibiydi. Kristal bardaktan yansıyan ışık,kör edici bir güzelliğe sahipti. Barut tekrar eski yerine oturdu ve iyice yerleşti. Sonra,Leyal'in üzerine dikti gözlerini. Leyal ise öfke nöbetinden kurtulmaya çalışıyordu. Bu başarısız girişimi her defasında reddediliyordu.

"Bakın... Benim bu tür saçmalıklara harcayacak vaktim yok. Babam ve abimi öldürdüğünüzü kimseye söyleyecek değilim. " deyip. Onlar öldüklerini zannediyorlardı. Feryat ediyordu gözleri.Sessizce yutkundu.Ama inadı tutmuştu bir kere. Kaybedecek bir şeyi yoktu ve Leyal ilk defa bundan hoşnuttu.

Genç adamın dudaklarında arlanmaz bir gülüş peydah oldu. Bunu gizlemek adına,kristal kadehini dudaklarına çıkardı. İçkisinden koca bir yudum aldı ve baygın gözleriyle Leyal'e baktı. İkisi de odadaki üçüncü kişinin varlığını unutmuştu bile. Barut hissizce omuz silkti. Gelecek kelimeler enkazı doğurmak için feryad etti. "İstediğin yere şikayet edebilirsin. Daha sonra adımı söylemen yeterli. Hiç biri siklemez seni. " deyip tekrardan içkisinden yudumladı. Leyal ise duyduğu kelimlerden dolayı arşa yükselen sinirini zincire vurdu.

"Terbiyenizi takının. Karşınızda arkadaşınız yok. Kelimleriniz midemi bulandırıyor. " deyip yerine iyice sindi. Diklenmesine karşın hareketleri ürkek bir ceylandan farksızdı. Barut gayet rahat bir tavırla cevapladı genç kızı.
"Benim midemi kelimlerin değil,bizzat sen ve şu ağlamaklı hallerin bulandırıyor. " diye söylendi. Leyal dumura uğramış bir şekilde adama baktı. Kaba,saba bir şey diye düşündü. Yerinden doğrulurken,kimseyi umursamadı.

"Benim midemi de siz bulandırıyorsunuz. Ben dile döküyor muyum?" dedi ve bir adım geri çekildi. Barut kızın bedenini süzdü,çelimsiz bir vücudu vardı. Hiç dikkat çekmiyordu. "O dilini kestiğimde bırak konuşmayı,inleyemezsin bile. " dedi. Sesi karanlıkların içinden çıkan bir canavara ait gibiydi. Leyal ise şaşkındı.
"Şimdi otur yerine. " dedi eliyle az önce Leyal'in kalktığı yeri gösterdi. Gözleri birazdan ateş saçacak gibiydi. Leyal, Levent'e baktı. Levent yumuşak bakan gözleriyle kıza koltuğu işaret etti. Mecburen oturdu.

VİRANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin