Bölüm 7:'Bedbaht'♣

5.2K 190 15
                                    

"Gitme vakti mi?"diye sordu kadın. Adamın kolları,kalbinin içindeydi. Adam kadının saçlarını buseledi. Derin nefesler alıp,kokusunu içine çekerken mırıldandı.
"Şimdi değil sevdiğim. Biraz daha var. "
Kadın bariz bir şekilde adamın kollarında titredi. "Peki ne zaman? Yüreğimi yakan adam. Ne zaman?"Sesi titriyor,kalbi bir umutla çarpıyordu.
Adam yeniden derin bir nefes aldı. " Gideceğim sevdiğim. Bana en çok ihtiyacın olduğu anda göz yaşlarını bilip gideceğim. "dedi ve bir süre susup yeniden konuştu. "Şimdi ağla sevdiğim. Bugün ağla. Yarın göz yaşlarının bir değeri kalmayacak. "

❄❄❄❄

Bölüm 7:'Bedbaht'♣

Çizilen yollar bulanan günahın izleriyle sayıklıyordu vuslatı. Vuslat uzakta bir yerdi. Kimsenin görmediği ama güzelliklerinin her dilde dolandığı bir limandı. Herkesin duyunca aklını çelen güzelliklerin varlığı günaha davetti. Ve ne kadar kirli isen vuslat sana günahlı yolların kapısını açardı. Temiz olanlar ise orayı kirlilerden önce göremeyecekti. Çünkü her beyazın bir lekesi olmalıydı. Kiminin hayalleri kirliydi kiminin ise paslı geçmişi. O beyaz lekeler anca böyle kirlenirdi ve Leyal de böyle kirlenmişti. Geçmişi,vuslata varmak için oldukça doluydu. Oraya anılarını bırakıp,gözlerini yumabilirdi. Lâkin anılar yeteri kadar değildi. Dökülen göz yaşı ve içinde bulunan merhamet duygusu sömürülmemişti. Daha vardı. Hamdı.

Anlına yazılan kader her defasında parıldayıp ona acımasızlığını sunuyordu. Masumdu. Bir melek kadar masumdu. Ve bir şeytanın dikkatini çekecek kadar da. Yaşadıklarının çetelesini tutmaya başlasa en büyük acıya yani babasının ölümüne kalbinin duvarlarını parçalarcasına çentikler atardı. Lâkin bunu yapamıyordu. Kazağının eteklerini biraz daha çekiştirip,üzerindeki delici bakışları unutmaya çalıştı. Parmaklarıyla oynuyordu ve dahası parmaklarıyla onları kıracakmış gibi oynuyordu. Bundan yaklaşık bir saat önce kapı çalınmış ve polisler gelmişlerdi. O an kanının donduğunu hissetti. Damarlarında saf korkunun iğneli yüzeyi akıp gitmişti. Sonra ona üvey abisi ve babasının yaşadığını ve onu görmeye,iyi olduklarını bilmeye çok ihtiyaçlarının olduklarını söylemişti. Ses çıkaramadı. Ve adamın suçlandığını duyunca kalbine çöreklenen korku ile nefessiz kaldığını hissetti.

Şimdi ise adam tam karşısındaydı ve ondan deli gibi çekiniyordu. Aslında bir yanına gelse kendisinin yapmadığını anlatacaktı lâkin geldiğinden beri ayakta dikiliyordu. Bir de şu pişmanlığının üzerine kasıklarındaki amansız sancı ekleniyordu. Ellerini karnına sıkıca bastırdı. İnlemesine çok az kalmıştı. Barut ise kızın hareketlerini dikkatle izledi. Bakışları dizlerindeydi ve karnına bastırdığı ellerinden ağrısının olduğu belliydi. Bakışları boşlukla memurlara döndü. Ona açıklama yapan adamı yeni yeni duyuyordu.

"Bundan dört hafta önce bir ihbar yapıldı. Küçük kızın evinin önünde üvey babası ve abisinin vurulmuş bir vaziyette bulunduklarını bildirdiler memurlar. Baristik incelemede kurşunların kime ait olduğu ortaya çıkmadı. Biz de bekledik. Bu arada Leyal Alaz'ı her yerde aradık. Onda da elimiz boş kaldı. Bugün ikisi de uyandı ve ikisinin de dilinde sizin adınız vardı. " diye açıklamasını yaptı polis memuru Serdar. Barut, kaşları çatık halde dikkatle memuru dinledi.

"Anladım memur bey. Lâkin anlamadığım bana bunu neden anlattığınız?" diye çok sakin bir ses tonu ile sordu. Polis memuru dikkatle ona baktı. Bir açık aramak için ama hiç bir şey bulamadı. Kaşları bununla daha da çatılırken derin bir nefes alıp konuştu. "Ve bu küçük hanım da yaklaşık dört haftadır ortalıklarda yoktu. Çalıştığı kafenin patronu ve çevredeki komşularla konuştuk. O olaydan sonra kimse görmemiş. "

VİRANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin