Bölüm 10:'Geçmişin İzleri'♣

4.4K 135 5
                                    


"Vardığın yerde kalbim durdu. Durmaz dar vakit.
Sanki serde bir şey soldu ahdımdan hafif. "

❄❄❄

Bölüm 10:'Geçmişin İzleri'♣

Gece karanlığını yeniden sundu insanoğluna. Gündüzün görkemli parıltısı kendini geceye terk ederken süre gelen sessizlik odada büyük bir gürültü ile yankılanıyor gibiydi. Karanlık bürünmüştü odanın her yanına. Perdeler yeniden çekilmişti bedenlerin üzerine. Sadece alınıp verilen nefes sesleri kesilmezken cılızca yanan abajur etrafa kızıl bir örtü çekiyordu.

Duvarda yankılanan gölgelere baktı. Sanki baş ucunda azrailin gölgesi vardı. Ahenkle dans ediyor gibiydi ölüm. Gürültülü bir nefes aldı. Kiprileri iç içe geçmişti. Elalarına hakim olan boşluk biraz daha sardı onu.

"Boz şu sessizliği! Susman bir şeyi değiştirmez. "

Önünde dizinin birini zemine yaslamış şşekilde diz çöken adama çevirdi bakışlarını. Çok değil sadece onbeş dakika olmuştu annesinin babasını öldürdüğünü öğreneli. Dudakları aralandı lâkin sanki arasındaki dikişleri daha da güçlendirmek içindi.

Omuzlarının üzerinde duran ve adamın kokusuna bulanmış cekete sarınmak ve bu dünyadan korunmak istedi. O kadar çok yara almıştı ki dikiş tutmuyordu hiçbir yanı. Her yanı harabeydi. Beyninde dolanan kelimeler sadece bir cümleyi fısıldıyordu.

Beni karnına geri soksan bile koruyamazsın artık anne.

Bu hecelerin karışmışlığını ve acılarının gerçekliğini bünyesinde barındıran kelimeler beyninde duvarlara çarpıp yaralı bereleri yapışıyordu yere. Okşanmamış da yolunarak taranmış saçları, yanağından hiç eksik olmayan tokat izi birer birer düştü aklına. Tek kaşı anlık kalkıp indi.

Adamdan çektiği bakışlarını tekrardan çevirdi. Derince iç çekerken titreyen eli zorlukla havaya kalktı ve tokat attığı yanağa dokundu. Avucunun içine değen sakallar orayı kaşındırmıştı. Gözleri oraya sabitlenirken eline adamın teninin ısısı geçmeye başlamıştı. Zorlukla yutkunduktan sonra kayıplardaki naif sesini kaybolduğu yerden hızla çıkarıp özgürlüğüne kavuşturdu.

"Çok...acıyor mu? "Derin iç çekişlerini sunarak dökmüştü cümlesini. Barut bakışlarını kızın yanağındaki eline düşürdü önce sonra ise ona bakmayan gözlerine. Tenine değen şefkati hissediyordu. Ve bu ikinci defadır garip hissetmesine neden olmuştu.

Kaşlarını çatarken mırıldandı. "Böyle kaçamazsın. " Sesi sinirli çıkmıştı. Az önce yaşanan şeyler yetmezmiş gibi bir de şimdi bu çıkmıştı. Sert bir soluk çekti ciğerlerine. Leyal ise adamı dinlemiyordu. Aklındaki intiharla bulanmış her bir düşünceyi kendini astığı ipten kurtarıyor ve bunu yaparkende bu adamdan destek alıyordu. Yoksa o da biliyordu böylece kaçamayacağını.  Düşünceleri hareketlerine duralık vermişti. Yeniden baş parmağıyla adamın yanağını okşarken derince iç çekti. "Biliyor musun? " dedi ve ardından bir cevap bekledi. Konuşmaya,belki de anlatmaya çok ihtiycı vardı. Adam ise kızın yanağındaki elinden dolayı kaybolan sinirlerinin şaşkınlığı içerisindeydi. Kendine yöneltilen soruyu sonradan fark etti. Kaşlarını çattı. Bu sert çehresine mükemmelliğin güzel bir getirisi olmuştu. "Neyi? "diye sordu boğuk sesiyle.
Leyal elinin meskenliğini yaptığı yere avcunu bastırırken yeniden mırıldandı. "Annem beni hiç sevmemişti. "
dedi acılar içinde boğulan bir sesle ve duraksadıktan sonra devam etti. "Bunun da sebebini öğrenebilir misin? "

VİRANEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin