Bölüm19: Merak

128 9 5
                                    

Miranda..

Bradd, kendi sonsuzluğunda boğulan bir zavallı değildi benim için.. Pişmanlığın gözünü kör ettiği, acıların dindirmediği ve kendi içinde yaşadığı savaşı kazanan bir vampirdi artık. Düşüncelerim beni derinden etkilerken akşama doğru Dean kapıdan içeri girdi.İtici bir tavırla ''İyimisin. Seni merak ettim'' diyerek ekledi. ''Olanlar için üzgünüm. Sanırım gitmem gerek'' Başımı salladım ve ellerimle gözümde toplanan yaşları sildim. Kaç gündür doğru dürüst avlanmamıştık ve kayıplarımız artıyordu. Ariananın yarın cenazesi vardı. Dean onu yakamamıştı çünkü kendini bir hayli kötü hissediyordu. Yavaşça ayağa kalktım ve üstümdeki elbiseyi düzeltip aşşağı indim. Dean bavulunu hazırlamış kapıda bekliyordu. İkimizde birbirimize adeta bir yabancı gibi davranıyorduk. Ona bugün Braddle yaşadıklarımızdan söz etmemiştim ve zihnimi okumasını istemiyordum. Ayak seslerimi duyduğunda başını kaldırdı. Hafif sırıttı ve saçlarıma baktı. ''Daha önce fark etmiştim ama söyleyememiştim.'' sırıttım ''Neyi'' diyerek ekledim. ''Saçlarını tabiki'' gözlerimi ondan kaçırıyordum. Sanki bir bağ, bir güç beni ondan uzaklaştırıyor gibiydi. öksürdü ve kapıyı açtı. Daha sonra elini uzatarak ''Bir şey olursa mutlaka ara'' dedi. Onun bu hali çok hoşuma gidiyordu ve eline vurup ona sıkıca sarıldım. İrkilmiş bedeni yumuşadı ve oda karşılık verdi. Kulağına fısıldayarak ''Teşekkürler'' dedim. Beni nazikçe bıraktı ve elini yanağıma getirdi. Ama hiçbir şey söylemedi. Sadece gözlerime baktı ve ardından arkasını dönüp hızlıca uzaklaştı. Evde yanlızdım. Yapıcak hiçbir şeyim yoktu. Odama çıkıp televizyonu açtım ve üzerimi değiştirmeye başladım. Elbisem nemden sırılsıklam olmuştu. Çıkartıp bir köşeye attım. Ardından arkadan bir ses 

'''Bence elbisen kalsa daha iyi olurdu'' dedi. Bu Braddti. Arkama döndüm ve göğsümü bir şekilde kapatmaya çalıştım. Bradd şapşalca sırıtıyordu. ''Bradd! Git burdan'' dedim ve attığım elbisemi bulup yeniden giymek için debelendim. ''Tamam tamam bakmıyorum'' dedi. Suratına bir tane indiresim gelmişti ama kendimi tuttum. Daha sonra elbisemi tekrar giydim ve ''Naptığını sanıyorsun? Burda olmamalısın''  ''kime ne! hem ne var bunda?''  ''Gördüğün gibi yatak odamda oturuyorsun ve ben soyunurken beni izliyorsun''   ''Sorun yapma! zaten bişey göremedim.''  Yerde bulduğum yastığı kafasına fırlattım. Güldü ve kendini yatağa attı. Gözlerini sımsıkı kapayarak ''Yanıma gel'' dedi. İlk önce önemsemeyerek oturdum ama sonra birşey yapmayacağından emin olunca yanına uzandım. Aniden gözlerini açtı. Yukarıda duran ve geceleri parlayan yıldız süslemelerine baktı. 

''Böyle olmak zorunda değildi'' 

''Aslında zorunda. Biz.. Biz farklıyız'' 

'' Miranda.. sen... sen çok şanslısın. Bunu biliyormuydun?''

''Ne? neden..''

''Etrafında o kadar iyi,farklı insanlar varki'' Dayanamadım ve kalktım. Odamdaki  büyük çaplı balkona çıkıp derin bir nefes aldım. O herşeyi iyi gidiyor bilerken aslında olanlar benim canımı yakıyordu. Bradd uzun zamandır benle böyle konuşmamıştı. Gözümde biriken yaşları silerken Bradd bir anda yanımda bitti. 

''İyimisin.. Yanlış birşey söylediysem kusuruma bakm..'' sözünü kestim ve elimle yeter dercesine onu durdum. Ardından arkadan gelen telefon sesiyle irkildim. Bir koşu telefonumu aradım. Arayan Adrian dı. 

''Alo''

''MİRANDA! NERDESİN ÇABUK GEL''

''Birdakka  iyimisin sen?''

''Soru sorma! Alex evde değil! Dışarıdakilere sorduğumda bir adamla gittiğini söylediler.! Bu Matt olabilir! Ona zarar vericeğinden korkuyorum! Yardım et''

''Bekle! beş dakikaya yanındayım'' dedim ve Bradd e döndüm.

''Gitmem gerek. Alex yine başına bela almış''

''İstersen gelebilirim''  Hayır anlamında başımı salladım.

''Gerek yok. Sonra görüşürüz'' 

Hızlıca aşşağı indim ve ceketimi giydim. Dışarı çıkıp olabildiğince hızlı koşmaya başladım. Alexin evi biraz uzaktı ama Alexten daha hızlı olduğumdan bu ona gelemeyeceğim anlamına gelmezdi. Dediğim gibi beş dakikaya Adrian ın kapısının önünde bitttim. Kapıyı hızlıca çaldım ve Panik içinde olan Adrian kapıyı bir hışım açtı ve elimden tutup beni arabaya çekiştirdi. Elinden sıyrıdlım. Bu iğrençti.

''Bekle!'' diyerek arkasından geldim. Arabayı tam çalıştırıyorduki ''Saçmalama! NEREDE OLDUKLARINI BİLE BİLMİYORUZ! O ARABADAN HEMEN İN VE EVE GERİ DÖN'' bana sinsice baktı ve sertçe kapıyı açıp dışarı çıktı. Fazla somurtgandı.davranışlarıysa hiç hoş değildi. Eve girdik ve kendimi koltuğa attım. Oysa evde panik içine dolanıyordu.

''Kafayı yicem! Nasıl bukadar rahat olabiliyorsun?!'' 

''Sorun yok! Matti iyi tanırım. Ona asla zarar vermez'' Öfkeyle bana baktı ''Öylemi? KAÇ YILDIR SEVDİĞİN BİRİNİ, BAŞKASIYLA ÇIKARKEN, BAŞKASIYLA YAŞARKEN GÖRSEN NAPARDIN:? SEVİNİRMİYDİN?!' 

''NE İSTİYOSUN ADRİAN? BENİ ÇAĞIRAN SENDİN! SANA PANİK YAPMA DİYORSAM BİR BİLDİĞİM VARDIR'' gözlerindeki öfke azalmışa benziyordu. eliyle yüzündeki terleri sildi ve koltuğa oturdu.

''Üzgünüm.. Ben sadece biraz sabırsızım'' Sahte bir gülüş attım ve düşünmeye başladım. Alexi bende merak ediyordum. Adrian gibi..

Vampire CityHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin