Bölüm22:Kan kırmızı...

150 9 6
                                    

ALEXANDRİA...

Yanağımda hissettiğim ılık sıcaklıkla gözlerimi araladım.

Adrian elini yanağıma yerleştirmiş nazik hareketlerle okşarken güneş ışıklarıyla saydam bir yeşile bürünmüş gözlerini bana sabitlemişti.

Ağzını birşey söyleyecekmiş gibi birkaç kere açıp kapattı.sonunda derin bir nefes verip,uzun kirpiklerinin gözlerini gölgelemesine izin verdi ve elini nazik bir hareketle çekip odadan çıktı.

Ne düşündüğünü,ne hissettiğini bilmek isterdim.Bunu öğrenmenin birçok yolu vardı ama şimdilik elimde ve en basit olanı kullanıcaktım.

Üstüme basit bir atlet ve pamuklu bir şort geçirip,koşarak merdivenlerde ilerlemeye başladım.nefes alış,verişlerini hissettiğimde nerede olduğunu anlamıştım.mutfağa geldiğimde başını elleri arasına almış,mutfak tezgahına dayanmıştı.

Yavaşça yanına yaklaşıp ellerini yüzünden çektim ve bana bakmasını sağladım.Gözlerini gözlerime odaklayıp sanki içimi görüyormuş gibi bakmasından hemen sonra benden uzaklaştı.

-Neyin var Adrian?neden böyle davranıyorsun?

-Asıl sen neden böyle davranıyorsun?seni tanıyamıyorum.bir an öyle sıcak,öyle içtensin ki 230 yıldır aradağım,ihtiyacım olan şeyin sen olduğunu düşünüyorum.ama bir an sonra...

-Bir an sonra ne?

-Bir an sonra yine o aptal duvarlarını örüp sana ulaşmamı engelliyorsun.bir an sonra yine o kapalı kutu haline geliyorsun.

-Bir beklentin mi vardı?sana bir söz vermedim değil mi?hiçbirşey için.

-Haklısın vermedin.benim hatam.

Arkasını dönüp yukarı çıkarken onu durdurmadım.biraz düşünmeye ihtiyacımız vardı.ikimizinde.

《》《》《》《》

Gözlerimi tavandan ayırıp yavaşça ayağı kalktım.hatalı olan bendim.herzaman ki gibi.Dün gecenin bütün üzüntüsünü,hayal kırıklığını,pişmanlığını ondan çıkarmıştım.ben kırgın olduğum için onuda kırmak istemiştim.nasıl hissettiğimi anlasın istemiştim.kesinlikle başıma gelen herşeyi hak ediyordum.

Sinirle nefesimi verdim ve yanaklarımı şişirip odasına doğru ilerledim.yavaşça içeri girdiğimde yatağında uzanmıştı ve gözleri kapalıydı.yanına yerleşip elimi yanağına uydurdum.ılık teninin ölü hücrelerimi canlandırmasına izin verirken mutlulukla gözlerimi yummuştum.

Birden elimin üstünde bir sıcaklık hissettiğimde gözlerimi açtım.Gözlerimiz buluştuğunda ağzımdan dökülenlere alışık değildim.

-Özür dilerim.

-Bu aralar çok sık özür diliyorsun.hiç sana göre değil.

-insanlar değişir...

-insanlar değişir.sen değişmezsin.

Ağzından çıkanlara karşılık tebessüm ettim.beni iyi tanıyordu.

-Ne olduğunu anlatacak mısın?

-N-Ne?

-Dün gece neden öyleydin?

-Ben..boşver.

Birden ayağı fırlayınca yastığa daha çok yapıştım.

-Alex söyle!?

-M-Matt...

-Ne olmuş o salağa!?

-O...bana.

-O sana ne!?

-O bana zorla teca-

-Sakın devamını getirme!

Dişlerinin arasından tısladı ve komidinin üstündeki araba anahtarlarını alıp hızla kapıdan çıktı.

-Adrian hayır dur!

Hızla alt kata gidip ayakkabılarımı giydiğimde çoktan gitmişti.diğer arabaya binip hızla gaza asılırken kendine zarar verecek birşey yapmamasını umuyordum.en azından ben yetişene kadar.

Sonunda arabayı görüce takip etmeye başladım.daha önce hiç görmediğim yollardan giderken ne yaptığına dair merak içindeydim.

ormanlık bir yola girip iki katlı bir evin önünde durdu.

Geldiğimi anlamaması için geriden gelirken güçlü bir tekmeyle evin kapısını kırıp içeri girdi.

Benden bu kadardı.koşturarak kırık kapıdan içeri girdiğimde Matt'in yakasına yapışmış öfkeyle bağırıyordu.

Adrian'ı daha önce hiç böyle görmemiştim.

Yanlarına gidecekken Adrian'ın eli matt'in boynundan aşağı kaydı.elinde birşey olduğunu fark edememiştim.büyük salonun içinde en uzak noktadan onlara koşarken benimkiyle eş zamanlı olarak boğuk bir çığlık daha koptu.

Adrian geri çekilirken arkasında gördüğüm şey Matt'in okyanus mavisi gözlerinin kırmızıya dönmesi ve kalbine saplanan kazıktı.

Beyza ♥

Vampire CityHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin