Bölüm6:geçmiş peşini asla bırakmaz...

232 12 3
                                    

ALEXANDRİA...

Pencereden giren güneş ışıklarıyla gözlerimi araladım.elim boynuma gitti.kolyeyi avuçlarım arasına aldım ve hatırasının verdiği acıyla gözlerimi kapattım.

1812(İNGİLTERE-KRESBRUG)

Miranda'yla çiçek topladığımız çayıra doğru ilerledim.Dün Matt'le ağaç evde buluştuğumuzda öğle vakti orda olmam gerektiğini söylemişti.bende çiçek sepetimi unuttuğum bahanesiyle sofradan kalkmıştım.çabuk olmam gerekiyordu.çünkü yemeklerini yedikleri anda Miranda ve annem gelicekti.koşarken içimden annem ve Miranda'nın çabuk gelmemesi için dua ediyordum.sonra onu gördüm.çayırdaki küçük nehrin yanında durmuş ellerine bakıyordu.adımlarımı daha da hızlandırıp yanına doğru bir koşu kopardım.adımlarımın seslerini duymuş olmalı ki başını kaldırdı ve büyüleyici bir şekilde gülümsedi.ah!! gamzelerini görmüştüm.tanrım!!o gülücükler için yaşıyordum.bende ona güzel olmasını umduğum gülümsemelerimden biriyle karşılık verdim.ellerimi tutup gözlerimin içine baktı.bende kendimi onun kollarına bıraktım.

-seni çok özlemişim.

-Ah Matt!!daha dün gece görüştük.

-Olsun bu seni özlemem için engel değil ki.her zamanki gibi büyüleyici gözüküyorsun.

-Teşekkür ederim.

aslında bugün özellikle giyinmemiştim.kalçama gelen kahverengi saçlarım herzaman ki gibi açık ve dalgalıydı.sadece ön kısımlarını örgü yapıp saçımın arkasında tutturmuştum.üstümde önleri çapraz bağlarla süslü ve kuyruklu,zümrüt yeşili bir elbise vardı.kısacası...sıradandım.

-Matt birazdan annem ve kardeşim burada olur.bana vereceğin şey neydi.

bakışlarını ellerine indirdi.bende ellerine baktığımda,kadife kırmızı bir kutunun içinde bir kolye vardı.çok güzel bir kolye.gece mavisi yuvarlak taşı yassı bir tabakaya oturtulmuştu ve etrafı zarif bir şekilde tellerle çevrilmişti.büyüleyiciydi.

-Senin için.

-Aman tanrım Matt!! bu çok güzel.

-Beğendiğine çok sevindim.yaparken aklıma sen geldin.en az senin kadar güzel ve zarif olduğunu düşündüğüm için sana hediye etmek istedim.

Matt babasının yanında 12 yaşından beri çalışırdı.babası mücevherciydi.12 yaşımda babam evlilik yıldönümleri için anneme hediye alıcaktı.bende gelmek istemiştim.Matt'in babası,babamın arkadaşı olduğu için onların dükkanına gitmiştik.onu ilk defa orada görmüş ve anlamsız bir şekilde tutuluvermiştim.o günden sonra odamın camında hergece mücevherler bulmuştum.hergün dahada güzelleşiyolardı.sonra bunları Matt'in gönderdiğini anlamıştım.beni ağaç eve çağırıp orada bana aşkını itiraf etmiş ve eğer aşkını kabul edersem ileride benimle evlenmek istediğini,bu ağaç evde yaşıyıcağımızı söylemişti.orayı bizim için yapmıştı.bunlar aklıma gelince gözlerim doldu.

-Matt bu çok güzel ama...çok büyük bişey.diğerleri gibi değil kabul edem...

sözümü kesti.

-Bu dünyada benim için senden daha değerli bir mücevher yok.aslını istersen hiçbir şey yok.hem ileride benim karım olucaksın.15 yaşımda olabilirim ama daha şimdiden para biriktirmeye başladım.hele bir 17 mize gelelim o zaman senin için yapıcaklarımın yanında bu bir hiç.lütfen bunu kabul et benden bir parçayı hep kalbinin üstünde taşımanı istiyorum.

Vampire CityHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin