16 ● Nişanımız.

2K 162 44
                                    

Ömer kapıya şaşkın bir ifadeyle bakarken İdil dediği kadını süzdüm baştan aşağı. Hiçte fena bir şeye benzemiyordu Allah var yukarıda yani şimdi.
"Anneanne..." diye ekledi çok geçmeden.
"Oğlum, geçebilir miyiz ?"
"Tabi tabi buyrun." dedi Ömer kapıdan çekilirken.
"İdil, ya sen nerden çıktın ?!" dedi Ömer sonunda şoktan kurtulup ve sarıldılar.
Ben olayı kavramaya çalışırken Ömerle İdil kendi aralarında gülüşüp eğleniyorlardı ve durum geçen her saniye sinirimin artmasına neden oluyordu. Kimdi bu kadın şimdi, nerden çıktı böyle birdenbire ?
Tabiki o ara Ömerin anneannesi içeri girer girmez elini öptüm, sarıldık, selamlaştık derken sıra İdil Hanımcığımıza geldi. Çokta içten olmayan bir gülümseme takınıp 'Defne.' diyerek elimi uzattım, o da aynı ifadeyle sıktı elimi. Rahatsız edici bir biçimde beni süzmeye devam ederken hep birlikte içeri geçtik.
"Tam sofra kuruyorduk bizde, hemen iki tabak ekleyeyim sizin için."
"Yok kızım biz aç değiliz ellerinize sağlık."
"Yaa olmaz öyle ben hemen 5 dakikaya işlerimi bitirir çağırırım sizi."
"Tamam hayatım." dedi Ömer gülümseyerek, ve bende her ne kadar içimden gelmese de pozitif bir şekilde ona bakarak hızla mutfağa geri döndüm.
İçimden İdilin kim olabileceği ile ilgili binbir türlü düşünce geçirirken, bir yandan da sofra kuruyordum. Akrabası olabilirdi, arkadaşı olabilirdi, eski sevgilisi olabilirdi, hatta ve hatta eski karısı bile olabilirdi.
Gerçi eski karısının anneannesi ile bizim evde işleri ne ? Hem Selma teyzem yani Ömerin anneannesi beni çok seviyor gibi görünüyor, öyle tutup Ömerin eski sevgilisini evimize kadar getireceğini hiç sanmıyorum. İyi de, o zaman Ömer niye İdili görünce hayalet görmüş gibi bakakaldı ? Sonrasında birbirlerine gülmeleri, sarılmaları, hareketleri... Hiç de sıradan iki arkadaş gibi görünmüyorlardı uzaktan. Gerçekten benim bu olayı bir şekilde öğrenmem lazım yoksa çatlarım bu gidişle.
İşlerimi halletikten sonra herkesi sofraya davet ettim ve sessiz bir yemeğe başladık. Herkes sanki birbirinin konuşmasını bekliyor gibi susuyor, öylece tabağındaki yemekle oynuyordu. Kafamda doğru kelimeleri biraraya getirmeye çalıştıktan sonra sessizliği bozmaya karar verdim ve gayet ılımlı bir tavırla lafa girdim.
"Ee, İdil kim Ömer bizi tanıştırmadın bizi doğru düzgün ?"
"Ömerin taa küçüklükten arkadaşıyım ben, yıllardır tanışıyoruz yani."
"Aynen, İdil temelli yurtdışına taşınma kararı almıştı yıllar önce, bende bidaha asla dönmez diye düşünüyordum."
"Ne güzel işte sürpriz oldu sana da." dedi İdil gülümseyerek Ömere dönerken.
"Bu ikisi birbirinin küçücükken ki hâllerini bilirler Defne kızım, bakma böyle durduklarında aralarından su susmazdı bunların."
Bu hâlleri derken ? Aralarından su sızmayan hâlleri buysa ben diğer türlüsünü düşünmek bile istemiyorum, ki düşünmeye başladığım an sinirden aklım alev alıyordu bile. Asla yapmam dediğim şeylerden birini yapıyordum şuan, oturmuş köpek gibi Ömer İplikçiyi kıskanıyordum.
Ben, Ömeri, deli gibi, kıskanıyordum.
"Yaaa, öyle mi...," dedim gayet de isteksiz bir samimiyetle ve ardından da aklıma gelen ilk soruyu pat diye yönelttim.
"Nasıl tanıştınız siz ?"
"İdil anneannemin çok sevdiği bir arkadaşının torunuydu hayatım, evlerimiz okullarımız yakın olmasa da çok sık görüşürdük. Anneannemler sayesinde tanıştık yani."
"Anladım, ne güzel."
"Öyle... Gerçekten buraları o kadar özledim ki, ailemi, Selma Sultanı, Ömeri..."
Ömeri ? Özledin ? Sen ?
Sen Ömeri özledin ?
Canım çok pardon da, sen kim köpek ben tam anlayamadım ?!
Adamın karşısında oturuyorum nişanlısı, evleneceği kadın vasfı ile ama kadında tık yok. Seni gidi şırfıntı yalaaaakk. Ama bende Defneysem sana bu lafları, bu alttan alttan Ömere yürümeleri yedirtirim.
"Bu zamana geldiğin iyi oldu bak, Ömerle nişanımıza da yetişmiş oldun, artık nişan tepsisini sen taşırsın." dedim Ömerin elini tuttuktan sonra.
Ömer şaşkınlıktan kızarmış bir hâlde bana dönerken gülümsemeye devam ettim ve bozuntuya vermemesi için dua ettim içimden. Sinirden kan beynime sıçradığından ötürü aklıma gelen ilk şeyi sallamıştım, hadi bakalım Defne aldın başına belayı Allah bilir Ömer sana ne yapacak bu lafından sonra.
"Aaa Ömer oğlum bu şimdi mi haber veriler, aşk olsun !"
"Selma Teyzecim, inan hiç fırsatımız olmadı aklımızdaydı hep aramızda bir kutlama tarzı bir şey yapalım diye ama zaten hemen siz gelmeden önce netleştirdik tarihi falan."
"Bu seferlik böyle olsun bakalım ama düğünü böyle kaytaramazsınız haberiniz olsun."
Selma Teyze gülerken Ömerle bende zorla kendimizi gülümsetmeye çalışıp birbirimize baktık. Söylediğim bir yalan neticesinde olay düğüne kadar gelmişti. Gerçekten evlenme ihtimalimiz var mı diye oturup düşündüm birkaç saniyeliğine. Tabi ki evlenebiliriz ama ne için ? Oyunu devam ettirmek için mi ? Yoksa birbirimizi gerçekten sevdiğimiz için mi ?
Birinci seçenek olacağını tahmin etmek çokta zor değil gibi...
"Siz ne zaman ve nasıl tanıştınız ?" diye bir soru yöneltti İdil birkaç dakikanın ardından.
"Benim çalıştığım restoranda tanıştık."
"1 yıl kadar önce." diyerek tamamladı Ömer sözlerimi.
"1 yıl... Evlilik kararı almak için biraz erken değil mi ?"
Sorduğu saçma soruların üstüne bide iğneleyici bakışlar eklenmişti. Çatalını ağzına götürürken göz ucuyla da Ömeri kesmeyi her zamanki gibi ihmal etmiyordu şırfıntı. Verecek 1500 tane cevabım vardı ama Ömerin ne diyeceğini duymak için ona döndüm ve konuşmasını bekledim.
"Yeterli oldu inan ki, hem neden doğru insanı bulduğunu düşündüğünde bekleyesin ki ? Bence biz geç bile kaldık."
Kurduğu cümle üzerine resmen mutluluk ve şaşkınlıktan gözlerim dolarken zafer gülüşüm ile İdile döndüm. Kızın bana yaptığı tek bir kötülük yoktu ama ben kendi kendime düşman bellemiştim resmen, suçlu hissetmiyor değilim.
"Akıllı oğlum benim, o ne kadar veriyorsa her zaman doğrudur, ben eminim ondan.." diyerek Ömerin sırtını sıvazladı anneannesi.
İkisini gülümseyerek seyrederken bakışlarım İdile takıldı. Resmen ortam gereği, durumu bozuntuya vermemek için mutlu olmuş numarası yapıyordu. Ömeri sevdiği o kadar belli oluyordu ki hareketlerinden, biraz daha yanyana kalırsak köpek gibi aşık bile diyebilirim.
Normal sohbet muhabbet havasında geçen akşamdan sonra şükür ki İdil gidebildi. Bana kalsa Selma Teyzem kalsın daha, isterse hep bizimle dursun ama İdil şırfıntısı illa da benimle gil diye tutturunca kıyamayıp gitti melek kalpli Selmam benim.
"İdil...," dedim kapıyı kapattıktan sonra direk Ömere dönerek.
"Sana köpek gibi aşık."
"Saçmalama Defne."
"Ne demek saçmalama, ya hareketlerini görmedin mi Ömer ?"
"Kıskançlık yapıyorsun resmen."
"Daha neler. Ben ve seni kıskanmak ?" dedim alaycı bir tavırla ama Ömer tam aksine bana doğru yürümeye başladı.
"Niye nişan yapıyoruz diye bir yalan söyledin Defne ?"
"Ben, şey...," dedim ve dilimle dudaklarımı ıslatıp düşünmeye başladım ama bu kadar yakınımda olunca tüm beyin fonksiyonlarım işlevini yitiriyordu tabi.
"Tamamen inandırıcı olalım diye söyledim. Anneannen, basın, babam falan filan işte."
"Yalan söylerken elmacık kemiklerin kıpkırmızı oluyor."
"Ya-yalan falan söylemiyorum." dedim bakışlarımı kaçırmaya çalışarak.
"Hadi öyle olsun diyelim, o zaman tanımadığın için böyle yargılıyorsun Defne. İdille ben, yani biz hep böyleydik zaten. Sonradan dahil olan sensin."
"Düzelteyim, dahil olmaya zorlanan. İyi geceler Ömer." dedim ve ateş püsküren kalbimle birlikte yukarı çıktık.
Sürekli her durumda laf sokması, can yakıcı sözler sarf etmesinden bıkmıştım. Tam bir şeyleri iyiye götürüyorum derken Ömer ne yapıp edip beni kırmayı, üzmeyi başarıyordu. Buna izin vermemem gerektiğini biliyordum ama artık duygularımdan kaçamaz hâle gelmiştim, inkar etmem hiçbir şeye yaramazdı. Evet Ömeri seviyordum ama bu iyi bir şey mi, kötü bir şey mi, bunu sadece zaman gösterebilirdi. Ya bu sevgi bizi birleştirecek, ya da uçurumdan aşağı tepetaklak yuvarlayacak.

Yatakta gözlerimi açmadan uyumaya devam etmeye çabalarken kapımın tıklanmasıyla kalkmak durumunda kaldım. Gel talimatı verdikten sonra yatakta doğruldum ve gözlerimi ovuşturmaya başladım. Ömer kapıyı açtıktan sonra kafasını uzattı ve beni süzdükten sonra konuşmaya başladı.
"Ben İdille kahvaltıya çıkıyorum."
"Sağol Ömer sana da günaydın."
"Görüşürüz Defne." dedi ve cevap vermemi bile beklemeden odadan çıkıp gitti.
Hayır yani bu daha hâlâ neyin siniri acaba ? Bu adam ömrü boyunca böyle mi olacak bana karşı, gerçekten aklım almıyor artık. Resmen bile isteye üzülmem için elinden gelen her şeyi bir bir yapıyor. E bendeki de can ama, bende insanım ama be !
Sinirle yataktan kalktıktan sonra gözucuyla bakacak şekilde perdeyi araladım, şükür ki odam tam da dış kapının o tarafları görüyordu. Birkaç saniye içinde Ömer arabaya bindi ama çok geçmeden inmesi bir oldu, telefonuyla konuşa konuşa indi arabadan ve bahçeye doğru yürüdü. Anlaşılan o ki özel konuşmasını gerektirecek kadar önemli bir durum vardı ortada.
Tam sıkılıp perdeyi kapatıyordum ki, İdilin etrafına bakına bakına arabadan inmesiyle duraksadım. Etrafı kolaçan ettikten sonra telefonunda birkaç tuşa bastı ve resmen gizli konuştuğu belli olur bir şekilde birileriyle konuşmaya başladı.
Tabiki dayanamadım ve hemen koşar adımlarla aşağı inip mutfağa koştum. İdil tam da mutfak penceresine yakın bir yerde konuştuğu için pencereyi yavaş hareketlerle açtım ve pür dikkat dinlemeye başladım.
"Tamam dedim Tekin, anladım."
"Ya halledicem diyorum küçük çocuk gibi azarlamayı bırak artık."
"Evet Ömerin ne kadar tehlikeli olduğunu biliyorum ama sen benim kim olduğumu unutuyorsun sanırım."
"Tekin, yeter, gerçekten. Hem şuan konuşmak için ne uygun yer ne de zaman. Rica ediyorum ben arayana kadar sakın arama, Ömerin bir şey anlamasını istemeyiz sonuçta."
"Hah şöyle, laf dinle biraz yakışıklı sevgilim benim. Kapatmam lazım Ömer geliyor."

Beynim şoktan ötürü alev almaya başlarken dengemi kaybetmeye başladığımı hissettim. Nefes almakta güçlük çekerken en son hatırladığım şey büyük bir gürültüyle yere yığılışım oldu...


Sizin bu şeytan yazarcığınızda ekşın biter mi ? Asla be aslaa ! Allahım, güzel rabbim sen koru ekşıncı ilham perilerimi amiiiinnnn.
İçinizden, hatta dışınızdan İdile sövdüğünüzü duyar gibiyim, sövün anam sövün dibine kadar hak ediyor. İnanın bana daha İdille ilgili öğrendiğiniz pisliklerin bu daha başı, onun başının altından daha neleeeerrr çıkacak bir bilseniz... Bakalım o sırada Ömer ve Defne bu olaylardan nasıl etkilenecek.
Yeni bölümü en kısa zaman içerisinde sizlerle buluşturmaya çalışacağım, güzel yorumlarınız için kalpten teşekkürlerimi sunuyorum 💕
Okuyan herkese kocamaaan teşekkürler, sizleri seviyorum.
-Selenay

Bedel (DefÖm)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin