20-Bağışlama

8.2K 1K 133
                                    


Çok uzun bir zaman sonra ilk defa gerçekten mutlu ve kendim gibi hissettiğim bir akşam geçirmiştim. Ege arabayı evin önünde durduğunda inmeyi hiç istemediğimi fark ettim. Sanırım aynı fikri paylaşıyorduk çünkü elimi sıkıca tutarak beni durdurdu.

"O kadar uzun zaman ayrı kaldım ki senden şimdi en ufak ayrılık canımı sıkıyor. Sana da aradaki açığı kapamamız gerekiyormuş gibi gelmiyor mu?"

Gülümseyerek boşta kalan elimi diğerini tutan elinin üzerine koydum.

"Durumları biliyorsun. İşler ne yazık ki hâlâ çok karışık."

"Karışık olan ne? Sen beni seviyorsun ben de seni. Bu saatten sonra elini bırakacak halim de yok. Bence şöyle yapalım. Yarın sabah erkenden seni gelip alayım. Nasılsa hafta sonu, görmeni istediğim bir yer var."

Merak ve heyecanla gülümsedim.

"Nereye gideceğiz?"

"Fark eder mi?"

Başını hafifçe yana yatırarak gözlerime bakıp sorduğu soru kocaman gülümsememe neden oldu. Onunla flörtleşmeyi, sakince sohbet etmeyi çok özlemiştim.

"Bir arada olduktan sonra hiç fark etmez. Ama Melek'le vakit geçirmemiz daha doğru olmaz mı? Yani baba kız ikiniz vakit geçirseniz..."

Melek daha çok küçüktü ve babasına benden fazla ihtiyacı vardı. Bencilce Ege'nin ilgisini üstüme çekemezdim.

"Kızımın kalbinde nasıl bir yer edindiğinin ya da ailemiz merkezine, en başından beri olman gereken yere nasıl kurulduğunun farkında değil misin? Melek emretti, onun istekleri doğrultusunda planladım yarını. O annemlerin yanında olacak. Tüm hafta sonu da bizim olacak. Bence bir tatili çoktan hak ettik."

Öyle güzel bakıyordu ki bana içim sıcacık oldu. Kalbimin atışı hızlandı. Aşk öyle güzel bir duyguydu ki insanın öldü sandığı kalbini attırıyordu, her şeye rağmen yaşadığını iliklerine kadar hissettiriyordu.

"İyice merak ettim şimdi. Başa başa mı olacağız? Bari onu söyle."

Arabanın içinde birbirimize yaklaştık ve saçlarıma dokunarak cevap verdi.

"Başkası olsa bile gözümüz görecek mi sanki?"

Gözleri dudaklarıma takıldığında bakışlarındaki özlemi, arzuyu saklamak için ne kadar kendisiyle mücadele etse de onu çok iyi tanıyordum. Gülerek fısıldadım.

"Galiba bu an tam olarak beni öpmen gereken an."

Yutkundu ve sesini normal tutmaya çalışarak sordu.

"Yapabilir miyim ki? Yani seni öpebilir miyim?"

Beni üzmekten, incitmekten ve korkutmaktan endişe ediyordu. Kırılgan bir bibloymuşum gibi davranıyordu. Yüzümü tamamen onunkine yaklaştırıp gözlerimi kapadım ve dudaklarını ayrı geçen yılların hasretiyle öptüm. Başta hareketim karşısında şaşırdı ama kısa sürede toparlanarak kontrolü eline aldı. Yine de sınırını korumaya çalışıyordu. Üstüme gelmekten korktuğu belliydi. Geri çekilip açmak için elimi arabanın kapısına koydum.

"Paslanmışsınız Doktor Bey, korkmayın sizin öpücüğünüz heyecanlandırsa da öldürmez. Aksine bu hastaya ancak yaşadığını hissettirir."

Kapısını açtığım arabadan inmek için dışarıya adım attım ama kolumdan tutarak beni kendisine doğru çekti ve az öncekinden çok daha farklı bir istekle öptü. Yılların özlemini, sevgisini hissedebileceğim kadar yoğundu dokunuşu ama bir o kadar da şefkatliydi.

Umudun Külleri (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin