22-İntikam

8.2K 1K 106
                                    


Araba tanıdık yollardan geçip benim için bu hayattaki en anlamlı yerlerden birine gidince şaşkınlığımı saklamadan Ege'ye baktım. Burası bizim buluşma yerimizdi. Beni sevdiğini ilk kez itiraf ettiği, beni ilk kez öptüğü yerdi. Tatil deyince bir otele, pansiyona gideceğimizi düşünmüştüm. Bu yüzden geldiğimiz ıssız koy beni şaşırtmıştı. Bir gün kendi evimizi yapmayı hayal ettiğimiz araziye yapılmış müstakil, şirin bahçeli, deniz manzaralı bir verandaya sahip ev tıpkı hayallerimdeki gibiydi.

"Neden buraya geldik? Kimin evi burası?"

Gülümsedi ama bu defa onun gülümsemesi buruktu.

"Bizim evimiz, yani kabul edersen bizim."

Neden bahsettiğini anlamadan yüzüne bakmaya devam ettim. Arsa sahipleri buraya bir ev yapıp satmaya mı karar vermişlerdi. Etrafta satılık olduğuna dair bir tabela yoktu.

"Geçen yıl, karım yani Simge öldükten bir süre sonra bu arazinin satılık olduğunu öğrendim. Sahibi çok inatçı bir ihtiyardı ama o ölünce çocukları satmaya karar vermiş. Güzel anılarımın çoğu buraya ait, benim için ortak hayallerimizin mezarlığıydı bu koy. Başkalarının eline geçmesi düşüncesinden rahatsız olunca ben aldım. Sonra da bu gördüğün evi yaptırdım. Bir gün gelip göreceğini hiç düşünmüyordum. Görsen bile hayatıma hiçbir şekilde seni dahil etmemeye yeminliydim. Çok kırgın ve kızgındım. Melek için yaptırmıştım yani evi..."

Onunkini aratmayan hüzünlü bir gülümseme yüzüme yerleşti ve gözlerimin dolduğunu hissettim. Elimden tutarak bahçede yürüttü ve evin arka tarafına, verandaya çıkarken salıncağı, hamağı, tam deniz manzarasını en iyi görecek yere yerleştirilmiş sallanan sandalyeyi gördüm. Ahşap veranda çok güzeldi, burnuma dolan portakal çiçeği, yasemin ve melisa kokuları cennette olduğumu düşünmeme neden oldu.

"Sana tarif ettiğim, hayalini kurduğum eve o kadar çok benziyor ki... Ben senden kilometrelerce uzaktayken buranın bir hayal mezarlığı olduğunu düşünsen bile içten içe hayallerimizi yaşatmışsın."

"Galiba."

"Çünkü kalbin benden hiç gitmemiş. Şükürler olsun ki beni sevmekten vazgeçmemişsin. Başka türlüsü olsaydı ne yapardım, neye tutunurdum düşünmek bile istemiyorum."

Manzaraya bakarak iç geçirdim. Onsuzluğun düşüncesi bile yüreğime tonlarca ağırlık bindiriyordu.

"Sana katılmıyorum. Bazı insanlar daha narindir, ayakta kalmak için birilerinin desteğine ihtiyaç duyarlar ama sen onlardan değilsin. Onca yıl bensiz nasıl ayakta kaldıysan bundan sonra da başarırdın. Kalbinde boşluğum olurdu muhakkak fakat bir şekilde baş ederdin. Çevrendeki tüm kötülüğe rağmen nasıl âşık olduğum çilli meleği, meleğimi koruduysan diğer şeylerin de üstesinden gelebilirsin."

Bakışlarımı tamamen başka yöne çevirdim ve firar eden gözyaşımı hızla silip cılız bir sesle itiraz ettim.

"Sen buna korumak mı diyorsun?"

Koluma dokunarak beni kendisine doğru çevirdi ve ılık avuçlarının arasına yüzümü alıp gözlerine bakmaya zorladı.

"Evet, öyle diyorum. Ben sana baktığımda hâlâ âşık olduğum kızı görüyorum Beril. Hiçbir şey bu gerçeği değiştiremez. Sen benim çilli meleğimsin. Dünyanın tüm kötüleri bir araya gelse yine de kalbimdeki yerini değiştiremezler. Kendimi bildiğim bileli burası senin." Elimi alıp kalbinin üstüne koydu ve atışını hissetmemi sağlayıp fısıldadı. "Atmayı bırakana kadar da senin olmaya devam edecek. Kabul edersen hayallerimiz daha fazla can çekişmesin, gerçek olsun istiyorum. Bu ev cennetimiz olsun. En başından beri olması gerektiği gibi karım ol, Melek'e de bir aile verelim."

Umudun Külleri (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin