2-Destek

11.5K 1K 135
                                    

Not: Kafalarda kurgu biraz daha şekillensin diye ikinci bölümü de yazarak yayınladım. Oluyor mu bilmiyorum, inşallah beğenirsiniz.

"Anne! Eda bahçede bekliyor, benim kulaklıklarım nerede?"

Merdivenlerden koşarak inmiş mutfaktaki annemin karşısına geçmiştim. Patlıcan kızarttığı tencereden başını kaldırarak yüzüme baktı.

"Makyaj mı yaptın sen? Sil şu yüzündeki boyaları Beril. Ablana sor o almıştır belki."

Benim yirmi altı yıl sonraki halim gibiydi, birbirimize gerçekten çok benziyorduk. Aynı kahverengi gözler, siyah saçlar...

"On yedi yaşındayım anne, okuldaki tüm kızlar yapıyor kimsenin annesi de karışmıyor. Bir sen uğraşıyorsun benimle."

Ocağın altını kısarak ellerini önlüğünün eteğine sildi ve çenemden kavrayarak yüzüme baktı.

"O kızların hiçbiri senin kadar güzel değil. Benim yaşıma geldiğinde istediğin makyajı yapabilirsin. Ama şimdi bu boyalar sadece güzelliğini gölgeliyor."

Hep aynı şeyi yapıyordu, zaten herkes yaşımdan küçük gösterdiğimi söylüyordu. Annem yüzünden makyaj bile yapamıyordum. Silmek için eline peçete almasını engellemek için geriye çekilerek konuyu yeniden kulaklığıma getirdim.

"Abla! Nerede kaldın ya geç kalacağız! Gelirken kulaklığımı getir, kaç kere dedim benim eşyalarımı alma diye!"

Eda bekliyordu, her buluşmamızda aynı şey oluyordu. Birkaç saniye ayağımı sinirle yere vurduktan sonra yeniden bağırmak içi ağzımı açtım ama annem benden önce davrandı.

"Burcu! Bağırtma şunu hadi in aşağıya, hem işlere yardım etmeyip dışarıya kaçıyorsunuz hem de başımda gürültü yapıyorsunuz."

Merdivenlerin başından kulaklığımı fırlatan ablam bir taraftan çantasını koluna takmaya çalışırken söylendi.

"Yine iki ayağımı bir pabuca soktun Beril. Eda'yla yıllardır görüşmüyorsunuz sanki ne bu acele, beklese ölür mü?"

Yanıma gelmesini sabırla bekledim ve sonra koluna dokunarak annemin bizi duyamayacağı bir ses tonuyla fısıldadım.

"Teşekkür edeceğin yerde bir de kızıyor musun? Biz olmasak Zafer'inin yüzünü unutursun."

"Bugün banaysa yarın sana canım, bir iyilik yapıyorsun diye burnumdan getirme."

Aşka hizmet edebilmek adına, sırf sevenler kavuşsun diye ablam evden bensiz çıkamayacağı için Zafer Abi'yi ne zaman görecek olsa benimle Eda'yı suç ortağı yapıyordu. Burası küçük bir yerdi, insanlar gizlice buluşmasalar hemen dedikodu yapmaya başlardı. Haliyle babam da evden dışarıya başımızı bile çıkarmamıza izin vermezlerdi. Zafer Abi bir yıldır askerde olduğu için görüşememişlerdi ve şimdi döndüğünden beri neredeyse her gün buluşuyorlardı. Çok yakında bir işe yerleşip ablamı istemeye gelecekti. Önlerindeki tek engel parasızlıktı. İkisi de üniversite okumadığı için ablam turist sezonu dışında çalışacak iş bulamıyordu ve Zafer Abi ne yazık ki girdiği işlerde dikiş tutturamayacak kadar tembeldi.

Liseden sonra okumaya devam etmeyi, üniversiteye gitmeyi en çok isteme nedenlerimden biri ablama benzemekten korkuyor oluşumdu. Eda ile birlikte buradaki küçük dünyanın dışına çıkıp ailelerimizin bizimle gurur duymasını sağlayacaktık. Tıpkı Ege gibi...

Bahçede bizi bekleyen arkadaşımın boynuna sıkıca sarıldım ve çarşıya doğru ablamla beraber yürümeye başladık.

"Beril yarın bizim çocuklar plajda buluşacaklarmış. Karneleri aldıktan sonra hep birlikte gidelim diyoruz ne dersin? Mayolarımızı yanımıza alırız."

Umudun Külleri (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin