Ooh, if there is a reason to call me a fool Cause I love too hard

86 8 0
                                    

"Beni böyle görmesini istemiyorum." dedim aynadaki yansımama bakarak. Üzerimde hastane kıyafeti,kolumda serum vardı ve en önemlisi saçım başımda değildi.

"Seni böylede seveceğine eminim meleğim." dedi ve bana sarıldı. Ben ise başımı onun boynuna yasladım ve ağlamaya başladım.

"Saçlarımın olmamasından nefret ediyorum. Daha birkaç dakika olmasına rağmen nefret ediyorum." dedim hıçkırıklarımın arasından. 17 yaşında bir genç kız için en zor şey kanser olmaktır. En zor ikinci şey ise kanser yüzünden saçlarının olmamasıdır.

"Hastalığı geçirmek için bunu yapmak zorundasın Byrdene. Hem geçtikten sonra saçların tekrardan çıkacak." dedi babam. Hala daha inanamıyorum. Benim kurtulacağımı mı düşünüyorlardı?

"Bu hastalık geçemeyecek ve ben hayatımın geriye kalan o kısacık zamanını kel bir şekilde geçireceğim." dedim ve hastane yatağına tekrardan oturdum.

"Kendini çok yoruyorsun." diyen ablama baktım ve ona iğrenç bakışlarımı attım. Şu an ergenlik yaptığımın farkındaydım fakat kendimi bunu yapmak zorunda hissediyordum. 17 yaşında bir genç kızdım ve altını çiziyorum;saçlarım yoktu.

Kapının çalması ile hepimiz kafamızı kapıya döndük ve içeri gireni beklemeye başladık. İçeriye bir hemşirenin yanında elindeki çiçeklerle ve bir hediye paketiyle giren Justin'i görünce kafamı çevirdim ve yere bakmaya başladım. Beni böyle görmesini istemiyordum.

"Bu genç sizi tanıdığını ve buraya gelmek istediğini söyledi." dedi hemşire ve Justin'i gösterdi. Orada ne olup bittiğini eğdiğim kafamdan göremesem de bana yaklaşan ayak seslerini hissedebiliyordum.

"Ben acıktım." dedi ablam. "Kantinden bir şeyler mi alsak?" babam ve annem onu onayladılar ve dışarıya çıktılar. Şimdi ise geriye ben ve Justin kalmıştık.

"Başını eğmene gerek yok." dedi Justin ve yanıma oturdu. "Seni saçların için sevmiyorum."

"Biliyorum..." dedim ve başımı ona çevirdim. "Ama bu şekilde karşına çıkmak kötü hissettiriyor. Hastalıklı gibi..." diye devam ettim. Bana sarıldı ve alnımı öptü. Ne olursa olsun değişmeyecek şeyler olacağını biliyordum.

"Yaşadığımız fırtınalar arkasından gökkuşağını getirir." dedi Justin. "Hem bak sana neler aldım." kıkırdadığı zaman bende onunla kıkırdadım ve elindekileri aldım.

"En sevdiğim çiçekler için teşekkür ederim." dedim ve yanağını öptüm. Hediye paketini açacakken beni durdurdu ve "Onu benim olmadığım bir zamanda açarsın olur mu?" dedi. Kafamı sallamakla yetindim.

                           -o-

Eve geldikten sonra Justin'in bana verdiği hediye paketini açmaya başladım. Pembe paket tamamen çıktığında içinde beyaz,büyük bir kutu ve üzerinde bir not vardı. Notu alıp okumaya başladım.

"Sana bunu verdiğim için seni sadece saçlarından dolayı sevdiğimi düşünüyorsan yanılıyorsun. İzlediğim bir yerde kemoterapi yüzünden saçlarını kaybeden insanların çok üzüldüğünü gördüm. Ve mutlu olabilmen için sana bunu aldım."

Notu yanıma koydum ve kutuyu açtım. Kutunun içinde yaklaşık on tane peruk vardı ve hepsi benim Justin'le olduğum sürece yaptırdığım saçlarım idi. Kutunun içindeki bir başka notu daha aldım ve okumaya başladım.

"Hangi Byrdene olursan ol her zaman benim sevgilim olan olarak kalacaksın."


Die in Your Arms (JB Fanfiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin