Yoğun İş Temposu

71 10 0
                                    

TOPRAK
Yemeğe çıktığımız günden beri düzenli  olarak görüşmeye başlamıştık. Artık arkadaşlığın ileri boyutunu yaşıyorduk. Keman dersim bittikten sonra onun müzik kutusuna gidip işine yardımcı oluyordum. Evine bırakmak için yürüdüğümüz zamanlarda da sohbet ederken zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorduk. Uzun zamandır böyle kuvvetli bir tutulma yaşamamıştım. Sanki o olmasa hayatım yarım kalacaktı.  Nefesim prensesine zarar vermek istemeyen bir ejderhanın içine çektiği ateşi gibi kavuracaktı ciğerlerimi. İnsan diğer yarısı olduğuna inandığı kişiyi bulunca kaybetmekten çok korkuyor. Ben de korkuyordum onun gitmesinden. Yarım kalmaktan. Ama şimdi o karşımda kahvesini yudumlarken gitmeyeceğini söylüyordu sanki bana gözleriyle.
_Neden bana öyle bakıyorsun hayatım ?
_Bu kuru toprağa akşamın kızıllığında yağan yağmur gibi can verdin sen. Sana bakmayayim da kime bakayım?
_İçimi sadece senin toprağına dökebildim ben. Benimle tüm hücrene kadar ıslanmayı kabul ettiğin için teşekkür ederim.
_Ben de diyorum sırılsıklam üstüm başım,
   Meğer sana sevdalanmışım.
_Toprakkkk.
_Hahaha. Tamam tamam. Seni daha fazla utandırmayacağım.
_Aman ne komik.
_Sizinle uğraşmayı müzikten daha çok sevdiğimi söylemiş miydim genç bayan?
_Zaten o yüzden kızamıyorum ya size bayım. Kıymetimi biliyorum.
_Ah teşekkür ederim. 
_Bugün babamla ne konuşuyordunuz? Uzun süredir ilk defa babamı bu kadar düşünceli gördüm.
_Derslere giren hocalarımızdan biri daha iyi iş bulduğu için bizimle anlaşmasını bitirmek istiyor. Açığa kalan öğrenciler olmaması için de öğrencileri başka hocalara vermeye çalışıyoruz. Baya karıştı ortalık.
_Hocalar da zaten yeterince öğrenci var. Öğrencilere durum açıklansa yada başka kurs yeri bulunsa?
_Hayatım babanı benden daha iyi biliyorsun. Böyle bir şeyi yapacak en son kişi Mustafa Bey. Onları yarı yolda koymak yada başka birinin ellerine teslim etmek istemiyor. 
_Evet sadece bir öneriydi. Ne yapacaksınız şimdi ?
_Mustafa Bey'in benimle konuşmasının nedeni bu. Öğrencileri ben alacağım.
_Ama zaten çok öğrencin var. Biz seninle o zaman...
_Hayır o cümleyi tamamlama. Biz seninle görüşeceğiz. Sana ayıracak zamanım hep var benim. Sadece düzenimi kurana kadar bazı sorunlar olabilir.
_Sorun değil. Ben sana yardımcı olurum.
***
Artık zamanımın çoğu keman notalarının içinde geçmeye başlamıştı. Müzik beni herzaman dinlendirir bana güç verirdi. Ama Arya'yi göremediğim zamanlar için aynı şey olmuyordu. İsteksizce dokunuyordum onlara. Notalar bana kırılıyordu. Arya'ya daha çok zaman ayırmak istiyordum ama günlerim hep doluydu. Akşamları bir kaç saat görüşür olmuştuk. Başka biri olsa beni çoktan terk etmişti belki de. Ah zaten bunlar yetmezmiş gibi şimdi de iki haftadır kursa gelmeyen bir öğrenciyi bulmam gerekiyordu. Daha önce hiç ders vermediğim bir öğrenciydi. Ailesine ulaşmaya çalışıyorduk ama bir türlü geri dönüş yoktu. Onu bulup nedenini öğrenmem benden rica edilmişti ve bu akşamım bununla doluydu. Öğrencilerin kayıt dosyalarının olduğu odaya girdiğimde son dersimden  çıkmış ve yorgun haldeydim. Neyse ki devamsızlık yapan çok öğrencim olmadığı için onu bulmak zor olmayacaktı. İlk mavi dosyayı açtığımda üçüncü sayfada onu bulmuştum. Siyah saçlı ve tatlı bir kızdı. Onu kendi yaşıtlarından ayıran bir şeyin olduğunu hissediyordum fotoğrafına baktığımda. Bilgilerine göre şimdi lise sondaydi. İyi bir kolejde eğitim görüyor.
İsmi Umay Kılıç.

BİR EYLÜL MASALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin