Ev

55 11 4
                                    

UMAY
Okula bir haftadır uğrayamıyordum. Annem teyzemin yanına gittiğinin ertesi günü hasta olmuştum. Sıcak çorba yapanım olmadığı için lanet hastalık gitmiyordu benden. O kadar halsizdim ki yuruyemiyordum bile. Yemek yemeyeli kaç gün olmuştu kimbilir. Ev telefonuna çağrılar geliyordu sürekli ama umrumda değildi.
Geçen hafta okula gittiğimde sadece bir kere Alp'i görmüştüm. Yüzüme bile bakmadan yanımdan geçip gitmişti. Beni orada yalnız bıraktığı için özür dilemeyi hiç düşünmüş müydü acaba¿ Garip bir çocuktu. Onu sürekli düşünmem aşk falan değil. Umay aşık olacağın en son adam o! Alp'i düşünmek daha da gücümü almıştı benden. Son gücümü masamin üzerindeki telefonuma hamle yapmada kullandım. Evet 30 mesaj.
"Faturanızın son günü yaklaşıyor. "
"Kayıtlı olduğunuz keman derslerine devamsızlık yapmamanız rica olunur."
Ben burda hastayım siz keman kursuna çağırın. Bu kursu bırakmayı düşünüyordum zaten. En kısa zamanda anneme bu konudan bahsetmekliyim. Zaten derslerim iyice yoğunlaştığı için bir şey demez.
"İyi bir tatil keyfi için..."
Okulun bitmesini ve denize girmeyi o kadar istiyordum ki. Okulda herkes çok değişikti. Ben hariç!
Bir iki mesaj da sınıf arkadaşlarımdan gelmişti.
"Geçmiş olsun Umaycığım hepimiz seni çok özledik. "
Ben de sizi çok özledim (!)
Sınıfla genel olarak iyi anlaşırdım. Ama insanlar genelde yüzünüze gülüp arkanızdan iş çevirir. Ah neyse bunu düşünecek kadar yoğunlaşamıyordum. Bu hastalık neden bu kadar kötü.
Ve son kalan mesajlarda bilmediğim bir numara vardı. Ben de kayıtlı olmayan bir numara neden bu kadar çok mesaj atmıştı ki ¿ Ve bir tane daha bilmediğim numara. Neler oluyor böyle?
Zil ben mesajlara bakarken beş defa çalmıştı. Kapıdakinin gitmesi için dua ediyordum ama anlaşılan çok ısrarcı biriydi. Telefonumu masaya geri bırakıp merdivenleri inmeye başlamıştım. Aklımda hala mesajlar vardı. Birazını okumaya zamanım olsaydı keşke. Ayaklarım beton dökülmüş gibi ağırdı. Bu merdivenlerin kaç basamağı vardı böyle! Hey o cam kırılma sesi miydi? Artık adım atamıyordum. Korkuyor muydum şaşkın mı onu bile bilmiyordum. Nefesimi tutmuştum. Evimin camını kırıp içeri giren bir katil olabilirdi. Annem gelince cesedimi merdivenlerde bulacaktı. Ne kadar üzülecekti kim bilir! Keşke sana veda etmeye zamanım olsaydı anne. Biraz toplanıp kendimi güvene almak için bir plan yapmıştım. Olabildiği kadar sessiz olup odamın kapısını kilitleyecektim. Zaten telefonum da oradaydı. Hemen polisi arayabilirdim. Beynim uyusuyor, ellerim titriyordu. Yapabilirsin Umay bir şey olmayacak kendine inann. Ayağımı kaldırmamla gözümün kararması bir olmuştu. Vücudumun bir şeylere çarptığını ve çok ses çıkardığımı duyuyordum. Bunu durdurmak istiyordum ama gücüm yoktu. Vücudumu artık serbest bırakmaya karar verdim. Dönmelerim son bulduğunda başım kollarımın yanında yerini almıştı. Bedenimi saran ilk sıcaklık koyu bir kırmızılığa aitti. Bu kadar çok kanım var mıydı benim? Son zamanlarda beslenmeme çok da dikkat etmemiştim aslında. Gözlerimi açık tutamayacak kadar çok başım dönüyordu ve midem de iyi durumda değildi. Kulaklarıma gelen ayak sesleri artık yoktu. Gözlerimi açmak istedim ama olmuyordu. Başımı yerden bir elin kaldırmaya başladığını hissediyordum. Belki de bir hayaldi. Ah katilimin evde olduğunu nasıl unutmuştum. Yerden kaldırıldığımda gözlerimi açıp neler olup bittiğine bakmanın zamanının geldiğini anlamıştım. Ve bana bakan endişe dolu siyah gözleri gördüm. Bu gözler beni öldürmek için gelmemişti buraya.

BİR EYLÜL MASALIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin