İçtiğim o muhteşem çaydan sonra biraz sahilde takılma kararı alındı. Bu çocukta beni ona çeken bambaşka bir şey vardı. Hani hissedersiniz ya; bazı insanlardan nefret edersiniz, bazı insanları canınızdan çok seversiniz işte turuncumu gördüğüm ilk andan beri hissettiğim ve savunduğum tek bir şey vardı ''RUH EŞİM'' evet insanların birer ruh eşleri vardır ve buldun mu bırakma denilir, kaçarsa kovala..
Bende öyle yaptım kaçtığı sürece hep kovalamaya devam ettim, oda farkına varacaktı ve çok sevecekti beni buna adım gibi emindim. Nereden geliyor bu kadar öz güven, nasıl bu kadar eminsin dediğinizi duyar gibiyim. Aşkı hissedersiniz, elbet bir insanı gördüğünüzde güzelliği, gülüşü vs. sizi etkileyebilir içinizde değişik şeyler oluyor olabilir ama ben gördüğüm o insanın kalbine, bana verdiği enerjiye vuruldum. Yıllardır kalbim bir yapboz parçası yüzünden tamamlanamamış ve o parçayı turuncumda bulmuş gibi heyecanlandırıyordu beni, sanki ona sarılsam dinecekti bu kalbimdeki boşluk öylesine değişik bir his, hoşlanmak beğenmek değil onu gördüğünüz ilk andan itibaren onun dünyasına aitmiş gibi hissetmek.
Sahile gittik toplu resim çekilelim denildi ve bu resim karesine turuncum girmedi çünkü o sırada kendisi kapüşonunu geçirmiş dertli dertli etrafta dolaşmaktaydı. Oturduk sohbet muhabbet derken turuncu'm yine köşeye kaçmış, açmış bir cem adrian öylece dalmıştı uzaklara, hakim olamadım kendime neydi onu bu denli üzen, aşık olma ihtimalini bile göze alarak onu dinlemek için can atıyordum resmen...
Geçtim ve oturdum yanına;
- '' Ne derdin var bu kadar ?''
- '' O kadar mı belli oluyor.''
- '' Cem Adrian dinliyorsun ve dalıp gitmişsin, gözlerinden belli ''
Aramızda geçen diyalog sadece bu kadardı ve sonra konuşmadan oturduk öyle ikimizde...
Bazı insanlar vardır dertlerini,üzüntülerini kendi kendine iç dünyalarında yaşamayı tercih ederler. Sanırım turuncu'm da onlardan biriydi ki bana anlatmak istemedi, saygı duydum çünkü kendi kararı ama yılmak yoktu elbet bir gün dökecekti içini bende büyük bir sabırla bekleyecektim o günü...
Herkes toparlanmış arabalarına binmiş gitme vakti gelmişti ve geriye dolmuş ile dönecek sadece dört kişi kalmıştık. Turuncum, ben, en yakın arkadaşım osman ve hayallerimin ortasına oturan yenge..
Biraz sahilde dolaştıktan sonra sohbet ilerlemişti, o kadar çok konuşmasa bile arada laf sokmaktan vazgeçmiyordu. Yaklaşık bir saat bankta oturmuş dolmuş beklerken artık orada kalacağımızın planlarını yapmaya başlamıştık, çünkü bu saate kadar gelmeyen dolmuş bu saatten sonra hiç gelmezdi. Bir yandan içimde göbeciklerimi atarken bir yandan da korkmuyor değildim, kalırsak güzel bir anı olabilirdi. Başladık kimde ne kadar var bunun planını yapmaya ve turuncum hemen ''kızları otele yerleştirip biz sahilde takılırız'' dedi arkadaşıma ben durur muyum hayır; ''birlikte geldiysek ya birlikte otelde kalırız yada birlikte sahilde '' dedim ona '' sen ne kadar inatçısın'' diye yapıştırdı lafı olsun doğruya doğru ne olacaksa hep birlikte olmalıydı.
Merkeze doğru ilerleyip bankamatik ararken söke'ye giden son dolmuşa denk geldik. Hepimiz yorulmuş bitmiş bir halde dolmuşun en arkasında oturuyorduk tabi ki bu sefer onun yanında ben vardım yani zafer benimdi. Rol icabı uyuyor numarası yaparak kafamı onun omzuna düşürme planları yaparken turuncum çaktırmadan resmimi çekmiş bende cesaret edemeyip yengesinin omzuna koymuştum kafamı ve sonra oda yanımdan kalktı ve öne oturdu. Sahildeyken eşyalarını bana vermişti çantam var diye ilk inecek kişi de oydu benden hemen eşyalarını istedi verdim ve indi. Daha sonra fark ettim ki ona sigara paketini vermemiştim.
Gece ansızın gelen mesaj tabi ki de turuncum atmıştı. Ben o sıralarda uyuyor numarası yaparken çektiği resmi göndermişti ve çok güzel konuşmaya başlamıştık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE MERYNURİ
Romance'' Onu ilk gördüğüm de aşk düşmüştü yüreğime, sonucu ne olursa olsun savaşmak istiyordu bu çılgın gönlüm '' Aşkı için savaşan kızın macerası ve değişimi sizlerle...