38. Bölüm

9.3K 852 282
                                    

Jungkook hızlı adımlarla tanıdık ve büyük mağazaya girdiğinde titrek nefesleriyle etrafına bakınmaya başladı. Eşini ve Se Na'yı ararken yanına çalışan bir kızın geldiğinden haberdar değildi.

"Bay Jeon,buyrun. Eşiniz müdür odasında baygın." eliyle ilerideki, yukarı kata çıkan merdivenleri gösterdiğinde Jungkook etrafta ona şaşkınca bakan müşterileri umursamadan koşar adımlarla yukarıya çıkmaya başladı. Çalışan kız da hızına yetişmeye çalışıyordu.

İkili sonunda yukarı çıktığında Jungkook çalışanın gelmesini bekledi. Çalışan hızla yanına gelince sol koridordaki müdür odasına doğru büyük adımlarla yürümeye başladı.

Jungkook Jimin'in baygın olduğunu öğrendiğinde ne yapacağını bilemez bir haldeydi. Kızını mı aramalıydı yoksa baygın eşiyle mi iligilenmeliydi?  Aklındaki soruları umursamadan müdür odasına koşturdu ve kapıyı çalmadan açarak içeriye doğru adımladı.

"Jungkook." sol tarafından duyduğu sesle yanına döndü. Koltukta ıslak yanaklarıyla baygın bir şekilde uyuyordu Jimin.

Biraz yanına baktığındaysa boş bebek arabası karşıladı onu.

Ölüm gibi bir manzaraydı.

Titreyen göz kapaklarından şiddetle soğuk yaşlar düştü. Boğazını düğümleyen yumruyu serbest bıraktı. Nasıl yaparlardı bunu? Kim yapabilirdi bu çirkefliği? Kim bu kadar kör olabilirdi?

"Jungkook, şu an güçlü olmalı ve bebeği bulmalıyız. Lütfen yıpratma kendini ne olur." Se Na şefkatle arkadaşına sarıldı. Jungkook karşısındaki manzaraya daha fazla bakamayacağını anlayınca sımsıkı yumdu gözlerini.

"Se Na, o olmazsa ne yaparım ben?" Se Na da arkadaşına eşlik edip sarsılarak ağlarken derin bir nefes aldı.

"Jimin var Jungkook. Onu bırakamazsın." Jungkook duyduğu kelimelerle derin bir nefes alıp arkadaşından ayrıldı ve elinin tersiyle sildi taze gözyaşlarını. Arkasını dönerek masumca uyuyan bedene yaklaştı. Karşısında çömelip bebeklerinin pembe battaniyesine sarılan eşinin elini kavradı.

Nasıl olurda tam mutlu olacağız derken oluyordu tüm bunlar?

Kızıl saçlara elini atıp yavaşça okşamaya başladı. Yumuşak tutamlar parmaklarına değerken bile bir kez daha onu sevdiğini anlıyordu Jungkook. Alnına uzun bir öpücük kondurdu ve baygın bedene bakarak yüzünde parmaklarını gezdirirken konuştu.

"P-pekala. Bana herşeyi baştan sona anlat." Se Na baygın yatan bedenin yanında çömelmiş arkadaşına gergince baktı. Eğer Se Na Jimin'i çağırmasaydı tüm bunlar yaşanmazdı. Hepsi onun suçuydu. Ve nasıl telafi edeceğini de bilmiyordu.

"Ben ve Jimin.. bebek elbiselerine bir kaç dakikalığına bakınırken bebek arabasını yanımızda bıraktık. Arkası dönük olduğu için ne olup bittiğini göremedik. Jimin bebeğe bakmak için arabayı çevirdiğindeyse.. Yoktu." Se Na tekrar ağlamaya başlarken devam etti.

"E-eğer ben Jimin'i elbiselere bakması için çağırmasaydım tüm bunlar yaşanmazdı. Tüm bunların suçlusu benim. Düşüncesizlik ettim Jungkook. Affetme beni-"

"Saçmalama. Böyle olacağını nerden bilebilirdin? Kendini suçlamayı bırak."

Konuşmaları sırasında müdür odasının kapısının açılmasıyla içeriye orta yaşlarda bir adam girdi.

"Bay Jeon, kamera kayıtlarında herşey görünüyor. Benimle gelip kamera görüntülerini inceleyin. Tanıdığınız biriyse polisle derhal irtibata geçip, şahısın yakalanması için çalışmalara başlayalım." soluksuz şekilde konuşan adamı ikili dikkatlice dinlediğinde Jungkook kafasına vurdu.

"Tabii ya! Kamera kayıtlarını nasıl unuturum?!" hızlı adımlarla müdüre doğru yürüdüğünde aklına gelen şeyle Se Na'yı doğru döndü.

"Se Na, Jimin'in yanında dur. Ben gelince de hastaneye götürelim. Ben de o suçluyu yakalayıp- polise teslim edeyim." kendini tutamayıp küfredeceği sırada  müdürün olduğunu fark etti. Derin bir nefes alıp şakaklarını ovup oradan çıktı.

Güvenlik görevlilerinin olduğu odaya girdiklerinde müdür olan adam kamera kayıtlarını kontrol eden görevliye konuştu.

"Jae, şu bebeğin kaçırıldığı kayıtları aç bakalım." görevli adam hızla klavyede numaraları tuşlayıp karşısına çıkan kamera kayıdına tıkladı.

Jungkook farkında olmadan nefesini tutarken karşısındaki kayıdı izlemeye koyuldu.

Başına geçirdiği siyah kapşonlusuna rağmen dışarı sarkan sarı saçları onu ele veriyordu. Jungkook yüzünü seçemediği kadına baktığında sarı saçlarından kim olduğunu anlamıştı.  İlk görüşte fark etmesiyle önündeki masaya yumruğunu geçirdi sertçe. Görevliler yerlerinden sıçrarken Jungkook soğuk sesiyle mırıldandı.

"Sanırım kim olduğunu biliyorum." müdür ve çalışanlar Jungkook'a bakarken Jungkook saçlarını karıştırıp oradan çıktı. Çaprazındaki odaya ilerlerken oldukça sinirli ve gergindi.

Kapıyı açarak içeri girdiğinde Jimin'in koltukta oturduğunu gördü. Sersemce gülümseyip yanına doğru ilerleyerek eşine sıkıca sarıldı.

"Güzelim, iyi misin?" Jimin gözlerinin dolduğunu hissederken cevap verdi.

"Değilim. Onu bulana kadarda iyi olmayacağım." hıçkırarak ağladığında Jungkook dişlerini sıktı.

"Bebeğimizi kimin aldığını öğrendim." Jimin şişmiş gözlerini heyecanla açarak eşinden ayrıldığında kekelyerek konuştu.

"N-nasıl? Kim almış? Niye almış?"  sitem edercesine sordu. Jungkook eşinin tombul yanaklarını eliyle okşadı.

"Sen eve git ve dinlen. Ben bebeğimizi bizzat bulup kucağına vereceğim-"

"O-olmaz. Onu bulmadan hiç bir yere gidemem. Ölürüm Jungkook." muhtaç bakışlarını yolladı eşine. Jungkook derin bir nefes verdi ve doğrulup eşinin elinden tutarak ayağa kalkması için elini beline koyup kendine çekti.

"Se Na. Sen eve git. Bir şey olursa haber-"

"H-hayır. Bu suçluluk duygusuyla eve gidemem. Ve ayrıca, bebeği kim almış?"

Jimin hatırladığı şeyle beklentiyle eşine bakarken Jungkook titrek bir nefes aldı. Gergince ince dudaklarını ısırdı ve cevap vermeye çalıştı.

"Han Taemin'in kız kardeşi, Han Eun."










Of han eun ne amkkkk ajjchzkaudkxhamdhxmshdmxgandgsm

Bu bölüm fazla fazla duygusuzdu. Sorry......

Inşallah bölümü beyenmişsinizdir hatunlarım<3

Daughter's Dad&gt;&gt; DD °jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin