-14-

242 25 58
                                    

Birkaç gün geçti.

Bu birkaç gün içerisinde sınıfta Bayan Bustier'in yokluğuna yavaş yavaş alışılmaya başlandı. Çocukların çoğu kaza modundan çıkmış ve eski hayatlarına geri dönmüşlerdi, eskisi kadar neşeliydiler de. Okul, kazayı otobüs şirketine sürmeye çalışsa da polisler patlamaya neden olan o cisimi araştırmaya devam ettiler. Otobüsün tabanı yandığı için bazı şeylere ulaşmak çok zordu.

Chat Noir, Ladybug'a kendisini affettirmeyi başarmış gibi görünüyordu. Bunun bir nedeni de Panda'nın ilk günlerde görünmemesiydi, ama sonraki günlerde şehri alt üst eden Akuma'lar, kendileri dönüşmeye fırsat bulamadan bir anda alt ediliyorlardı. Panda'yı hiçbir zaman göremediler, yine de onun etraflarında olduğunu biliyorlardı. Ladybug'ın işine gelmişti, onu görmemek.

Her şey normaldi.

'' KIM PAS VER ALLAH BELANI VERESİCE PAS PAS! ''

'' Max deli misin bir atsam uçacan hala pas istiyorsun ya?! ''

'' Mylene, bugün voleybol oynamaya ne dersin? ''

'' Şey... Ivan bugün bana badminton çalıştıracaktı da... ''

'' Ah, anlıyorum. Sizi gidi kumrular! Tamam, Juleka. Gel, biz voleybol oynayalım. ''

'' Mari! Marinette?! Ah, Adrien. Mari'yi gördün mü?! ''

'' Marinette mi? Az önce soyunma odasına girerken görmüştüm. ''

'' Tamam, görüşürüz! ''

'' Görüşürüz! ''

Fırçanın ucunu dokundur. Fazla değil. Sağ köşeye doğru biraz mavi...

Hayır. Kırmızı.

Sadece kırmızı.

Fırça parmaklarının ucundan bir tüy gibi hafifçe kaydı ve kırmızı yağlı boya kutusunun içerisine düştü. Hipnoz edilmiş gibi on beş dakikadır ne çizdiğini unuttu birden. Tuvalin üst kısmında arkası dönük siyah bir karaltı, bir siluet; altında ise daha büyük karaltılar. Yere yığılmış bir sürü insan. Cesetler. Siluetin elinde bir metal parçası ve bir sürü kırmızılık, kan.

Aydan yükselen kırmızı bir gökyüzü bütün tuvalin cephesini oluşturuyordu. Arkada duran siluetin parlayan bir köpek dişi ve korkunç sırıtışı görünüyordu. Kimdi bu? Neden on beş dakikadır cesetler, kanla kaplanmış bir resim çiziyordu? Ellerine baktı. Eline bulanan kırmızı, koyu boya bir an kandan farksız göründü. Parmaklarının titremeye başladığını hissetti.

Ruhsuz bir şekilde fırçasını beyaz boyaya batırdı ve siluetin kısa beyaz saçlarına ve elinde parlayan bıçağa parlaklık ekledi.

'' Vay canına, şuna bak Enrique. Şu ikinci sınıf bebesinin yaptığına bak hele. ''

Duyduğu seslerle kafasını kaldırdı. Karşısında tehditkar bakışlarla ondan daha büyük olan Colin ve tek kişiden oluşan çetesi duruyordu. İri bedeninin gölgesi kendisinin ve tuvalinin üzerine düşmüştü. Korku hissetmedi, sadece suratına bakmakla kaldı.

Cevap da vermedi.

'' Hey, sana dedim! '' Colin sert bir şekilde tuvalini aldı ve bakmaya başladı. Gözleri aniden büyüdü. '' Bak sen... veledin içinde neler yatıyormuş Enrique! Hehe... ''

'' Onu geri ver. ''

Nathanael spor salonunun küçük bankından ayağa kalktı ve onun karşısına dikildi.

'' Başka? Bebeye bak. '' dedi Enrique.

'' O, benim için anlam ifade ediyor. ''

'' Anlam ifade ediyormuşmuş! ''

ÖLÜM MUCİZELERİ || miraculous ladybugHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin