-12-

235 22 47
                                    

‘’ C-Clarice! ‘’

Clarice başını arkasına çevirdi ve bir süre öyle duraksadı. Arkasında duran hiddetli genç adamı elbette tanımıştı, yine de hiçbir şey yapacak gücü yok gibiydi.

‘’ Sen… neredeydin?! ‘’ dedi Adrien, hızlı adımlarla ona yaklaşarak. Aralarında bir adım kalana kadar ilerledi. ‘’ Seni ne kadar merak ettim biliyor musun?! ‘’

Ona gözleriyle kısa bir bakış attı.

‘’ İyisin ve bir hafta boyunca hiç birimizi ziyarete gelmedin, Clarice! Beni geçtim, Marinette, Alya, Nathanael, hiç birini mi umursamadın?! ‘’

Clarice boş bir ruh gibi yere bakmaya devam ediyordu.

‘’ Peki ya… peki ya ölsek ne olacaktı? Clarice, yüzüme bak! Ölsek ne olacaktı diyorum, sana! ‘’

Clarice onun gözlerine bakmadı.

‘’ Beni dinliyor musun sen?! Tanrım, Clarice, sana diyorum! Ne zaman bu kadar ruhsuz oldun? Arkadaşlarını bir hafta burada, ölüm kalım mücadelesi verirken bırakacak kadar ne zaman ruhsuz oldun? Başımıza neler geldi biliyor musun! ‘’

Adrien onun dikkatini çekmek için iki kolundan tutup sarsmayı denedi, karşı koyacağını düşündü ama Clarice oyuncak bir bebek gibi kollarında sallandı. İlk başta gerçekten ona dayandığını sanmıştı, şaşırdı. Clarice neden bu kadar güçsüz ve ruhsuz görünüyordu, gerçekten?

O sırada Clarice onun suratına baktı ve bembeyaz olmuş suratında alaycı bir gülümseme sezdi Adrien. Gözleri ağlamaktan kızarmış gibi görünüyordu. O… gerçekten Clarice miydi emin değildi. Kollarının arasındaki kız kimdi?

‘’ Umurumda değilsiniz. ‘’ dedi Clarice, tükürür gibi. Sonra kollarını sarhoş bir tavuk gibi silkeledi. ‘’ Bırak beni. ‘’

Adrien onu bıraktı ama o istediği için değil, aşırı derecede şaşkın olduğu için. O Clarice değildi.

O Clarice olamazdı.

‘’ Umurumda değilsiniz mi?! ‘’ diye bağırdı birkaç saniye sonra, kendine geldiğinde. Clarice henüz yavaş adımlarla birkaç adım atabilmişti. ‘’ Clarice, dediklerini kulağın duyuyor mu senin?! ‘’

‘’ Üzerime gelme. ‘’

‘’ Böyle gidemezsin! ‘’

‘’ İzle. ‘’

Clarice yavaş adımlarla koridorun sonuna doğru ilerlemeye devam etti. Adrien hayal kırıklığı ve şaşkınlıkla karışık bir şekilde arkasından bakakaldı. Karanlık her geçen saniye koridora biraz daha hükmediyor, aralarındaki mesafeyi daha fazla belirgin hale getiriyordu. Aralarında mesafe vardı, artık görülür bir şekilde.

Elini, havayı yakalamak için kaldırdığını fark etti yine. Bir hayaletin parmakları kadar güçsüzdü kolları, kızın siyaha karışmış bedenini yakalamak için kaldırmıştı ama Clarice gitmişti. Merdivenlere ilerliyordu, onu görebiliyordu. Onu son kez görebiliyordu belki de.

Gözleri yaşla ıslandı ve görüş alanı bulanıklaştı. Fayanslar ayağının altından kayıyor gibi oldu ve bedeninin kontrolünü bir an ele geçiremedi. Gözlerini sıkıca yumdu, tutunacağı bir yer aradı. Şanslıydı ki pencerelere yakındı, eliyle pencerenin pervazını yakaladı. Gözlerini ne kadar sıkarsa sıksın başındaki ağrıya engel olamıyordu. Doktor aynen bunu söylemişti: Birkaç gün daha yatmazsa başına gelecek şey buydu.

Pencerenin pervazının elinden kaydığını hissetti ve gözleri iyice karardı.

Başını yere vurduğunda, her şey için çok geçti…

ÖLÜM MUCİZELERİ || miraculous ladybugHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin