-13-

276 27 61
                                    

Birkaç gün sonra her şey normale dönmüştü. Ladybug ve Chat Noir'ın araları biraz daha düzelmişti, villain'ler ise her günkü sıradanlıklarıyla devam etmişti. İkisi de hastaneden çıktıklarından bu yana daha iyi hissetmeye başlamışlardı, üstelik geçen gün ettikleri kavga yüzünden birbirlerini suçlamıyorlardı da. Chat onun kalbini kazanmak için biraz daha cilveleşmeye çalışıyordu ve Ladybug da her zamanki gibi onu tersliyordu. Her şey normale dönmüştü.

Çünkü Panda yoktu.

Yaklaşık iki hafta kadar Panda hiçbir şekilde ortalıkta görünmedi. Normalde ikisinden biri onun yine bir şeyler çevirdiğini düşünürlerdi ama telefon aramalarına da cevap vermiyordu, iki hafta aralıksız bir şekilde Panda'ya dönüşmemişti. Chat Noir, Ladybug'dan korkmasa Master Fu'ya onu soracaktı fakat bir süre sonra onun artık onları ziyaret etmeyeceğini, dolayısıyla geçici olduğunu düşündüğü için bundan vaz geçmişti.

Okulda her şey normale dönmüştü. Bütün öğrenciler neredeyse tamamen iyileşmişlerdi, Nathanael'in kolunun birkaç günlük tedavi süreci kalmıştı ve Chloe de artık yavaş yavaş bacağının üzerine basıyordu. Bu olay onu pek etkilememiş olacaktı ki hala eskisi gibi ukalalığına devam ediyordu. Dersler normal işleyişine dönmüştü, hayatları normal işleyişlerine dönmüştü fakat Bayan Bustier hala komadaydı ve onun için dua ediyorlardı. Tek eksik olan o değildi, birisi daha meydanda görünmüyordu:

Clarice.

Adrien onun neden ortalıkta olmadığını biliyor gibiydi. Onların hastanede olduğu süreçte hiç birini ziyaret etmemiş ve onları umursamadığını söylemişti; bu şekilde nasıl hala okula gelebilir, onların yüzüne gülümseyebilirdi? Sınıftaki çoğu kişi onu merak ediyor ve birbirlerine sorular soruyordu ama Adrien her nasılsa onun yaptığı bu adiliği onlara söyleyebilecek cesareti kendisinde bulamıyordu. Clarice'in gelmeyecek olması iyiydi. Onu bir daha görmek istemiyordu.

Ama o gün, her şey diğer günlerden biraz farklı gerçekleşti.

O gün...

...Bayan Bustier'in ölüm haberini aldılar.

Ölüm çanları on iki kere aynı saati vurduğunda, genç kadının sınıfında on dört tane şok içerisinde ruh dolaşıyordu. Hepsi birbirinden beyaz ve birbirinden korkmuş derecede on dört tane on altı yaşında çocuk, sanki birbirlerini hiçbir zaman tanımamışlar gibi yabancı gözlerler birbirlerini süzüyorlar ve hepsi pişmanlıkla kavruluyorlardı. Chloe bile başını sırasına dayamış, korkuyla hıçkırmaya başlamıştı.

Bundan sadece iki gün sonra her şey gelişti.

Adrien hala nedensiz bir şekilde üzgünlüğünü üzerinden atamıyordu ve çantasını sırasına yavaşça bıraktığı zaman bütün herkesin de kendisinden farklı olmadığını gördü.

'' Günaydın. '' dedi ölü gibi bir sesle, arkasından şaşılacak şekilde erken gelmiş olan Marinette bir fısıldamayla ona aynı şekilde cevap verdi.

Sırasına oturduğu sırada Nino'nun sinirli bir şekilde dudaklarını ısırdığını ve ne zaman stresli olsa -Matematik sınavında- yaptığı gibi ayağını sürekli titrettiğini gördü. Yumruğunu sıkıyor, parmak boğumlarına tırnaklarına batırıyordu. Onun için endişelenmeye başladı, patlamaya hazır bir bombaymış gibi yaklaştı en yakın arkadaşına.

'' Eğer... '' Arkadan bir kızın yavaşça mırıldanması duyuldu. '' ...o kampa gitmeseydik- ''

'' YETER ARTIK! ''

Nino sinirle ayağa kalktı ve arkasına döndü, bunu kimin söylediğini bilemese de aynı anda ona dönen ruh gibi çocukların hepsine ithafen öfkeliydi.

ÖLÜM MUCİZELERİ || miraculous ladybugHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin