Panda'nın belki on dakika önce orada olması gerekiyordu ama Chat Noir artık o sopayı belinden kaydırıp da ellinci kere Ladybug'ı aramak istemiyordu. Son anda değişen kararla Ladybug bütün sporcuları ve Beysman'i engellemek durumundaydı, ona yeteri kadar yük olmuyor muydu zaten?
Üzerinde durduğu sopasıyla beraber gökyüzünün içerisindeydi sanki. Metrelerce ve metrelerce yukarıdaydı, yine de o kızı bulamıyordu. Sopanın en üzerinden aşağı kadar kaydı ve sopası otuz santimetre boyuna inene kadar onu tuttu.
Bir ağaca yaslandı. Etraf çok sessizdi, derin bir iç çekti. O sırada ağacın tepesinden yaprakların haşırdama sesini duydu.
Aniden yanına inen Panda'nın kafasıyla beraber korkunç bir çığlık atacaktı ki, Panda onun kafasını çekip elindeki elmayı onun ağzına soktu. Çok tuhaf bir vaziyetteydiler, Panda ağacın tepesinden ters bir şekilde sallanıyordu ve beyaz saçları onun sarı saçlarına karışmıştı. Kolunu onun kafasına sarmıştı, şimdi ise Chat Noir'in ağzına bir elma vardı.
Chat Noir acıyan çene kaslarını dikkate alarak elmayı ağzından çıkardı.
'' Sen... nerelerdeydin! Sabahtan beridir- hey, bir dakika... ''
Çemkirmek için arkasına döndüğünde, Panda'nın aslında ağaçtan sarkmadığını ve tam olarak ters bir şekilde ağacın kalın dalı üzerinde yürüdüğünü gördü. Şu an çenesinin tam olarak elma varmış gibi açıldığından emin olabilirdi çünkü Panda, ağacın üzerinde yürüyerek yere inmişti.
'' 17. Yüzyılda insan vücudunda fark edilen tek şey damarlar ve iskeletler değilmiş. '' Panda, ona yaklaştı ve kunai'sini hızla elmaya savurarak onun elinden aldı. '' Ete ve kemiğe can veren şey olan ruhun enerjisini keşfetmişler. Çakra dedikleri bu şeyi yeterince iyi kullanabilen kişiler, zekiliklerinden dolayı ülkelerinden sürülmüşler ve bu neredeyse beyninin %100'ünü kullanmakla aynı şey. Ah şu Japonlar... ''
Chat Noir duyduğu şeyden hiçbir şey anlamayarak huysuz bir kedi gibi kollarını savurdu.
'' Sana. Onu. Sormadım! ''
'' Eh, neden gelmediğimi sormuştun değil mi Kuroneko-chan?( Kara Kedi ) '' Buklelerini, elmasını çıkardığı kunai'sine doladı. '' Sanırım kayboldum. ''
Chat Noir, Eyfel'i gösterdi.
'' Koskoca Eyfel Kulesi'ni mi kaybettin?! ''
'' E aman be, hep de ben suçlu! ''
'' CHAAAAAAT! ''
'' LEYDİM! ''
Chat Noir, Ladybug'ın yardım isteyen sesini duyduğunda sopasını tuttu ve metrelerce uzatarak onu görebileceği bir yüksekliğe çıktı. Bu sırada Panda da yanındaki binaya koşarak tırmanmış, neredeyse aynı anda en yükseğe varmışlardı.
Bu kötü haberdi.
Beysman ve sporcuları sokağın ortasında duruyorlardı, o kadar kalabalıktı ki ilk başta Ladybug'ı göremediler. Ama binanın köşesindeydi. Beysman onu binanın üzerine fırlatmıştı ve şimdi toprak ile taşlar arasında uzanıyordu, kırmızı kostümünün bir kısmından ise kan akıyordu.
'' LADYBUG! '' Chat telaşla sopayı yere uzatıp yere indi ve onun yanına gitti.
Ladybug'ın konuşmaya mecali kalmamıştı. Karnında büyük bir yarık vardı, her saniye tuğlaların üzerine kan yaymaya devam ediyordu. Chat titreyen bedenine söz geçiremeyerek onun yanına, taşların üzerine düştü ve kafasını kaldırıp kucağına aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM MUCİZELERİ || miraculous ladybug
Fanfiction" asla pencerenden aşağı sarkan, panda kostümü giyen ve elma yiyen birine güvenme, derler. dünyaca ünlü bir mucize ya da bültenlerce aranan bir seri katil olabilir çünkü. " iki yeni mucize ama bunlar insanları kurtarmıyor. öldürüyorlar. ve bunu yapa...