-10-

325 28 157
                                    

BÖLÜM SONU AÇIKLAMASINI OKUMAYI UNUTMAYIN.

---

‘’ Nath-a-na-el! Naaaaath! Nathan! Hadi! Uyan da balığa gidelim, saat kaç haberin var mı? Naaaatee! Ah, sağır bu çocuk… ‘’

Nathanael gözlerini kısarak açmaya çalıştı. Kolunu bir kafasının üzerine kaldırmıştı ve kırmızı saçları yastığının her tarafına dağılmıştı. Üzerinde pijama olarak bir sıfır kol tişört ve şort vardı. Çadırdaydı, yanı boştu ve çadırın açık kapısından çok az bir ışıkla hafif rüzgar giriyordu.

Tek farklı şey Clarice’ti. Kocaman mavi gözleri ile muzip bir şekilde ona gülümsüyordu ve artık uyanması için burnunu sıktırmayı bırakmıştı. Kafasında balıkçı üniforması desenli bir kasket ve uzun, yine balıkçı desenli bir tulum vardı. İçerisinde siyah tişörtü görünüyordu. Kocaman bir olta ve kova ise çadırın içerisini doldurmuştu.

...Ne?

‘’ …Clarice? ‘’

‘’ Şükürler olsun ki uyandın. ‘’

‘’ Bu ne hal? Ne yapıyorsun burada? ‘’ Gözlerini kırpıştırdı ve doğrulmak için dirseğinin üzerinde kalktı.

‘’ Ne dediğimi duymadın mı? ‘’ dedi Clarice, sitem ederek. Onun üzerine eğilmeyi bırakıp yeniden dizlerinin üzerine çöktü. ‘’ Uyan da balığa gidelim! ‘’

‘’ Balık mı? Saat kaç? ‘’

‘’ Altıyı henüz geçiyor. Balıklar şimdi var ya… doluşmuştur göle! ‘’

Clarice büyük bir olayı anlatır gibi kollarını kocaman şekilde savurdu.

‘’ Göl mü? Orasının nasıl balıklarla dolu olduğunu nereden biliyorsun? ‘’

‘’ Göl kocaman. Bu tarafı biraz yapay ama öteki tarafına alabalıklar doluşmuş. Bende bir tane olta var ama ben mızrağı da çok güzel kullanırım. Biraz tutarız, az sonra herkes zaten kahvaltıya kalkacak. Hadi, gelecek misin? ‘’

Clarice soru sorar gibi bakışlarını Nathanael'e yöneltti. Nathanael şaşkındı, hem en son konuştuklarında Clarice ile kavga etmişlerdi. Clarice hala nasıl onunla böyle samimi konuşabileceğine ikna ediyordu kendini? Nathanael ona o kadar kızmamıştı ve aslında bunu onunla konuşacaktı ama Clarice gerçekten deli yürekliydi.

Başını yastığa yeniden koydu.

‘’ Bu delilik. ‘’ Başını sağa çevirdi. ‘’ Nino nerede? ‘’

İkisi de Adrien’in nerede olduğunu biliyordu. Adrien, Marinette ile beraber kendi yedek iki kişilik çadırında kalmış ve sabah olana kadar gözünü bir kere bile kırpmamıştı.

İkisi de bunu sindirebilmişlerdi.

‘’ Nino ve Alya kendilerini vahşi kampçılar gibi hissederek birden kamp ateşinin yanında yatmaya karar verdiler. ‘’ Sanki çok sıkılmış bir kovboy gibi kollarını savurdu. ‘’ Ne kadar eğlenceli. ‘’

‘’ Sabahın köründe balık tutmaktan eğlenceli. ‘’

Clarice kaşlarını çattı ve gerçekten ona sinirlenmiş gibi baktı. Kovasını ve oltasını alıp çadırın dışına koydu.

‘’ Gelmeyeceksen gelme. ‘’ dedi sinirli bir sitemle. ‘’ Yamacın öteki tarafına yürüyeceğim. Yaklaşık yarım kilometre mi ne. O kadar güzel balıklar tutacağım ki ağzın sulanacak! ‘’

Clarice hışımla çadırdan çıktığında çadırın kapısı sallanarak bir süre sonra kapandı. Nathanael içini çekti, bir kızı yalnız başına yamacın öteki tarafına kadar yürümek zorunda bırakır mıydı? Kendisi yüzünden ölürse, yaşayacağı pişmanlıktan kurtulmak için ayaklandı ve büyük çadırın içinde çantasını bulmaya çalıştı. Bir kız, onu saat altıda kalkıp üzerini giymeye ikna ediyordu. Nathanael delirmiş olmalıydı.

ÖLÜM MUCİZELERİ || miraculous ladybugHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin