Bölük pörçük görüntüler zihninin puslu perdesine yansırken rüya mı görüyor yoksa gerçeklerin birer yansımasını mı izliyor bilmiyordu Aymira. Kapalı gözleriyle yatağın çarşafını iki eliyle sıkıca tutmuş ve çekiştiriyordu. Uyanmak istiyor, gözlerini bu kabustan çekip çıkarmak ve gerçek dünyayla yeniden kavuşmak istiyordu.
Çığlık atan insanların sesleri, kılıç ve savaş nidası adan insanların seslerine karışıyor, karşısında gökyüzüne doğru uzanan devasa bir girdabın içerisine bütün insanların tek tek hapsolduğunu seyrediyordu.
Adeta mahşer yeriydi.
Aymira terliyordu. Kızılın ve karanlığın birbirine karıştığı bu cenk meydanında ne yapacağını bilemez ve korkmuş bir halde etrafına bakınıyor, tanıdık tek bir sima arıyordu. Sol tarafında yer alan gökyüzünde dev bir ışık belirdiğinde nefesini tuttu. İlahi bir güç misali parıldayarak üzerlerine gelen bu ışığın gücü bedeninde bir şeyleri harekete geçiriyor, ruhu o daralmış ve çaresiz duygulardan arınarak umut doluyordu.
Aymiraaaa.
Aymiraaaaa.
Uzaklardan adını sayıklayan sesi tanıyordu. Etrafına bakınıyor ama kimseyi göremiyordu.
Aymiraaaa...
Konuşmak için ağzını açtığında dudakların sessizlik dışında hiçbir şey duyulmamıştı. Ne yapacağını bilemez halde ellerini boğazına götürdü ama sesi çıkmıyordu. Gökyüzü karanlık girdap ve ilahi ışığın savaşıyla giderek kızıllaşırken Aymira kendini bir anda boşlukta düşerken buldu.
***
Çığlık atarak gözlerini açtığında nerede olduğunu anlamak için korkuyla etrafına bakındı. Çalışma masası ve penceresinden giren güneş ışığıyla odasında olduğunu anlaması zor olmamıştı. Ancak farkına vardığı bir diğer konu yatağının sırılsıklam vaziyette olmasıydı.
"Kahretsin!"
Yatağından sokranarak kalktığında bedenindeki bütün eklemler sızlıyor, kasları hareket etmemek için adeta yalvarıyorlardı. Anne ve babasının evde olmaması durumu bir nebze kurtarıyordu. Şayet evde olmaları halinde onlara iyi olduğunu anlatmakla uğraşacak, belki de her rüyasını yorumlayan annesi bu sefer onu daha da bunaltacaktı.
Kendini biraz daha zorlayarak çığlık atarcasına sızlayan kaslarına inat ayağa kalkıp teriyle yıkanmış olan pijamalarını da çıkartarak doğruca banyoya yöneldi. Kıyafetlerini kirli sepetine attıktan sonra duşa attı kendini. Ilık suyun bedenine nazikçe akmasına izin verirken gözlerini kapatıp duvara yasladı bedenini. Kapalı gözlerinin perdelerine yansıyan rüyası tekrar tekrar geliyordu önüne. Her seferinde daha da silikleşen rüyanın bazı detayları net bir duygu yaşatıyordu Aymira'ya. O ilahi ışığın bedeninde vuku bulan güven ve huzur hissiyatı ruhunu sarıp sarmalıyor, benzersiz bir sevgiyle kucaklıyordu benliğini.
Çığlıklar.
Kulaklarında her yankılandıklarında kanı çekiliyor, tarifi imkansız bir acı yaşatıyordu. Bedeninin bir kaynayan ateşin içindeymişçesine ıstırap duyduğunu hissediyor ve cayır cayır yanıyordu eti.
Gerçekten yanıyordu.
Gözlerini, bedeninde hissettiği acıyla birlikte açtığında sıcak su ayarını bilinçsizce arttırdığını fark etmesiyle musluğu kapatması bir oldu. Bedeninin üzerindeki sıcaklık hissi dinerken bir kez daha anne ve babasının evde olmamasına seviniyordu. Güne başlarken attığı ikinci çığlıkla beraber ailesi dün aldığı haberden psikolojisinin kötü etkilendiğini düşünebilir, daha da endişelenirlerdi. Aymira bunun olmasını istemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Üçgen Serisi 1 - Zamansızlar (+18)
FantasySırlar yıllarca saklanan ama elbet bir gün ortaya çıkmaya çalışan birer yaramaz çocuk gibidirler. Fakat çoğu zaman ortaya çıkmaları büyük felaketlerin geleceğinin habercisidir. Aymira o gün hayatına başlarken kaderini büyük bir sırla değiştireceğin...